Alman pazarında Türkiye satışları için yüzde on beş geriden geldiğini söyleyen de var, yüzde elli ekside olduğunu anlatan da.. Bunun anlamı şudur: Birçok Avrupa ülkesinde İspanya’nın yanı sıra artık Yunanistan’ın bile gerisine düşeceğiz..
Kimsenin canını sıkmak istemiyorum ama bunca yıldır katılmış olduğum turizm fuarlarının hiç birinde Türkiye salonu içerisinde, iki eli de cebinde dolaşan bu kadar çok adam gördüğümü hatırlamıyorum.
Bu yürüyüş modelini sadece sektör büyüklerimize değil psikoloji, sosyoloji, fizyoloji veya antropoloji yani birçok konuda uzman kişilere de sordum. Ama iki eli de cebinde, başını aşağı yukarı sallayarak, fuar salonu içinde dolaşmanın nasıl bir fantezi olduğunu hala anlamış değilim?
Hatta yazıma başlarken acaba onlar olabilir mi diye düşünmedim değil. Çünkü devlet büyüklerimizin “Artık kendi tur operatörlerimizi kuralım” sözü ardından, Sezen Aksu’nun deyimi ile ne kadar simitçi, kahveci ve gazozcu varsa Türk tur operatörlüğü kurgusu konusunda hazırlıklar yapıyormuş!
Konu hakkında ilk konuşmaları fuarının ikinci gününün sabahı Charlottenburg tramvay istasyonunda duymuştum. Avrupa’nın birçok ülkesinden kalkıp Berlin’e gelen Türkiye tur operatörü kurma sevdalıları projelerini takdim etmek için sıra bekliyorlarmış?.
“Kimin ne olduğunu veya olmadığı bilinmediği için her gelenin projesi dinleniyor ve notlar tutuluyormuş” diyor.
Pekâlâ, niçin mi sunum yapıyorlar? Sebep malum ‘duygusal’ yani nakit ihtiyacı! Görünüşe göre yapılan açıklamalar sonucu Turizm ve Kültür Bakanlığı tanıtım fonu veya devletin yeni kurmuş olduğu Varlık fonundan kendilerine koltuk çıkılacağını sanılıyor.
İnsanın bu safsatalara inanası bile gelmiyor ama herhalde birileri bunlara devletten para koparmanın şimdi tam zamanı diye söylüyor..
Turizmle uzaktan yakından ilgisi olmadığı belli ikinci kişi ise omuzunu silkerek“Güya biz nelerin döndüğünü bilmiyor, görmüyoruz. Avrupa’nın birçok ülkesindeki tur operatörleri Türkiye diye destek istiyor ama İspanya, Yunanistan ve Portekiz için çarşaf gibi reklam çıkıyor” dedi.
Belki bu mevzuya hiç bulaşmamak gerekirdi ama “Ne yapsınlar?” dedim. Türk turizmin durumu malum! Oysa herkes yaşamak zorunda.. Eğer müşteriler Türkiye almıyor ise onlarda başının çaresine bakacak. Daha dün söylenmiyor muydu? Turizmde ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız..
Ayrıca size bunları anlatan arkadaşınıza şunu tavsiye ederim. Bütün gün Türkiye salonu içerisinde, iki eli de cebinde başını aşağı yukarı sallayarak dolaşan kişilerle oturup, konuşup boş yere vakit harcamasınlar.
Gelgelelim Almanya ile Türkiye arasında yaşanan miting krizi ile başlayan ‘Nazi uygulamaları’ sözleri ile devam eden. Bunun yanı sıra her iki Berlin havalimanlarındaki grev sebebiyle dönüşü bile çetrefilli olan ITB Berlin Turizm Fuarına.
Öncelikle şunu söylemem lazım. Türkiye hariç herkes çok mutluydu! Almanya pazarında Türkiye satışlarının yüzde on beş geriden geldiğini söyleyen de var, yüzde elli ekside olduğunu anlatan da.. Bunun anlamı şudur: Birçok Avrupa ülkesinde İspanya’nın yanı sıra artık Yunanistan’ın bile gerisine düşeceğiz.
Artık hiçbir kimse geçmiş yıl olduğu gibi “Bu sezondan daha kötüsü olmaz” diye konuşmuyor..
Almanya’dan sonra Hollanda’ya sıçrayan miting krizi konusunda ise şunu söyleyebilirim. Eğer Türkiye’de referandum, Hollanda’da seçim olmasaydı bunlar hiç yaşanmayacaktı. Gelgelelim bu mevzuda en çok turizmcileri etkilenecektir..
Bugünden itibaren Hollanda’dan yapılacak satışlarda ise Almanya benzeri bir akış yaşayacağımızı tahmin ediyorum. Geçen yıla göre zaten ağır aksak ilerleyen rezervasyonlar önce durma noktasına gelir, refleks sonucu iptaller yaşanır ve ağır, ağır da olsa tekrar hareket başlar.
Geçen sezonun rakamlarını yakalayabilir miyiz sorusuna gelince. Yaşanan olaylar kısa sürede unutulur veya iki ülke arasında 1612 yılında başlamış ilişkiler tekrar eski haline dönerse neden olmasın?
Her ne olursa olsun. Anlaşılan bizlere daha çok iş düşecek!
Yavuz Ataç
DestinationTurkey
13.03.2017