“Türkiye’deki yerli ve ithal mutfak sektörünün önemli problemlerinden birisi de Avrupa’daki gibi fuarların olmamasıdır” diyen Nolte Mutfak Türkiye Genel Müdürü Sebahattin Gürel, “Yapılacak bir mutfak fuarının sektöre çok büyük faydası olacağına inanıyorum” dedi.
UNICERA’da mutfakçıları en dibe atıldığını ve bunun geri dönüşlerinin sektöre hiç hoş olmadığını söyleyen Nolte Türkiye Genel Müdürü Sebahattin Gürel ile Nolte Türkiye Genel Merkezinde bir araya geldik. Gürel sözlerine şöyle devam etti:
UNICERA’da mutfakçılara biraz daha farklı gözle bakılmasının zamanı geldi
Aslında baktığınız zaman mutfak işin ana merkezlerinden birisi. Müteahhit konutları satarken, banyoyu, küveti gösterip satmıyor, mutfağı gösterip satıyor. Hiç bir müteahhit seramikten dolayı evi satamaz. UNICERA’da mutfakçılara biraz daha farklı gözle bakılmasının zamanı geldi bence. Rakam olarak yapı sektörü büyük bir sektör olsa da, pazardaki algı çok farklı. Mutfak artık bir yaşam alanı. Türkiye’de bu algı yeni yeni gelişiyor. Mutfakçılar kendi fuarını yapmalı. Çok büyük bir fuar olması gerekmiyor. Daha küçük, ithal mutfakçıların olduğu, merkezi bir nokta da, butik bir fuar olabilir mesela. Merkezi olan bir fuara küçük de olsa; mimarlar, mühendisler ve tüketiciler rahatlıkla gelebilir.
Türkiye geneline yayılmış yerli mutfak markası daha fazla olabilir
Türkiye’de çok fazla yerli üreticinin olmaması da tabiî ki fuarlar için bir sorun teşkil ediyor. Türkiye geneline yayılmış yerli bir mutfak markamız yok. Mobilya ve seramiğin aksine, mutfakta en iyi markaları kurumsal anlamda yabancı markalar oluşturmakta. Şu an Türkiye’de 64 ithal mutfak markası bulunuyor. Yapılacak bir fuara yerli mutfakçılar bütçe sıkıntısı yüzenden katılamıyor. Güçlü, yerli markalar olmayınca mutfakçılar da fuar yapamıyor. Ama küçük ve düzenli bir mutfak fuarı yapılsa bile sektöre çok büyük katkısı olur.
Çünkü artık reklamlar yetmiyor
Müteahhitler, kullanıcılara mutfağı anlatmaya çalışıyor. Mutfak Türkiye’de yeni bir dünya ve bu dünyayı kullanıcıya anlatmamız, göstermemiz gerekiyor. Bunun da en iyi yolu fuarlardır. Mutfak fuarı mutlaka yapılmalı. Tüm dünyada böyledir, bir sektör başarılı olmak istiyorsa fuar yapmak zorundadır. Almanlar her iki senede bir fuar yapıyorlar, neden? Çünkü tanıtmazsam nasıl alıcı bulacaksın? Türkiye mutfak için iyi bir üs durumunda. İran, Irak ve bütün Türki Cumhuriyetleri bu fuar için ülkemize gelebilir. Ama önemli olan önce fuarı için doğru bir yer bulmak, sonra iyi organize etmek ve doğru hedef kitleye ulaşabilmektir.
Kurumsallığı iyi oturttuğumuz için bu kadar iyi büyüyebildik
Nolte’nin Türkiye’de şuan 17 mağazası var. 3 mağaza Nolte Türkiye’ye ait, diğerleri bizim iş ortaklarımıza ait. Türkiye’deki bütün mağazaların genel müdürlüğü bize bağlıdır. Sonuçta biz bayilik versek bile bütün fiyatlandırmayı, ürünleri biz getiriyoruz Türkiye’ye. Diğer bütün ithal markalara göre farkımız da burada. Biz merkezi sistemle çalışıyoruz. Bütün mağazaların siparişleri bizim üzerimizden yapılıyor. Almanya’dan ürünleri biz getiriyoruz ve biz dağıtıyoruz Urfa’ya, Antep’e, İzmir’e, Ankara’ya ve Bursa’ya. Her yerin dağıtıcılığı bizde. Diğer markalarda durum böyle değil. Mesela herkes gidip İtalya’dan alıyor. Herkesin hizmet anlayışı farklı olduğu için fiyatlandırma da farklı oluyor. Bizdeyse her şey tek kalem, tek kafadan ses çıkıyor. Hizmet anlayışımız da, vizyonumuz da, fiyatımız da, kurumsallık da aynı olduğu için daha kolay ve daha doğru oluyor işleyişimiz. Müşteriler için, hangi mağazaya gidersem gideyim aynı fiyat olacak düşüncesini oluşturduk. Kurumsallığı iyi oturttuğumuz için bu kadar iyi büyüyebildik. Diğerleri bu kadar büyüyebilmiş mi? Hayır. Bizim 17 mağazamız var, bizden sonraki en büyük firmanın 5 mağazası var. Ve birçoğu da 20-25 yıldır bu ülkede iş yapıyorlar. Demek ki bu işin altyapısı ve vizyon tarafı çok önemli.
İthal bir mutfağı her şehirde satamazsınız
Hedefimiz 2019’a kadar 25 mağaza açabilmek. Ondan sonra da bir durup ülkenin konjonktürüne bakacağız ve yatırımlarımızı ülkenin durumuna göre yapacağız. Çünkü ithal bir mutfak her şehirde satamazsınız. Mağaza açacağımız şehirlerin belirli kıstasları olması gerekiyor. Mardin’den, Diyarbakır’dan, Rize’den, Ordu’dan, Trabzon’dan bayii talepleri var fakat hepsinde olur mu, olmaz. Çünkü şöyle düşünmek lazım; biz kendi markamız için şöyle bir tespit yaptık; nerede Rolex varsa; Beymen, Vakko, Mercedes, BMW varsa o şehirde Nolte oluyor. Çünkü bu şirketler milyarlık şirketler ve altyapılarını yapmış, araştırmış, bakmış ve şehre yatırım yapmış. Bu markaların kullanıcılar aynı zamanda bizim de hedef kitlemizi oluşturuyorlar. Bu nedenle biz de bu markaların olduğu şehirlerde olmayı tercih ediyoruz. Yeni bayii açarken bunlara ve nüfusa dikkat ediyoruz. Şehrin markanızı kaldırabilmesi önemli. Bu bir süreç tabii ki ve yavaş yavaş gelişiyor.
Türkiye’nin en büyük kurumsal ithal mutfak markası biziz
Bildiğiniz gibi Türkiye’de bazı sektörlerde veriler çok sağlıklı değil. Mutfak sektörü de bunlardan biri. Ama Almanya’dan aldığımız verileri sizinle rahatlıkla paylaşabilirim. Türkiye’deki 64 ithal markadan 31’i Alman markası. Bilgiyi Almanya’dan aldığım için verebiliyorum fakat Türkiye’de doğru bilgiyi kimse vermiyor açıkçası. Muder’de bile kesin bir bilgi yok. Almanya’dan gelen 30 mutfağın %40’ı Nolte’den geliyor. Böyle bir bilgi verebilirim. Bir dönem Türkiye’deki markalı mutfak pazarı ne kadar diye araştırmak istedik, “aşağı yukarı” şöyle bir şey çıkardık; Türkiye’deki mutfak pazarı 1 milyon dolar civarında. Fakat bunun %10-12’si “aşağı yukarı” markalı mutfak. Fakat veriler “aşağı yukarı” işte. Kimse bir şey diyemiyor. Neden? Çünkü Türkiye’de ithal mutfakçı olarak biz yapmasak da, 1 milyon dolarlık bir Pazar var. Demek ki birileri bu pazara ürün satıyor.
Büyük projelerden bahsetmişken şu bilgiyi de vermek isterim. Nolte olarak biz aslında toplu işlerden ziyade 30 ile 50 arası butik projelerde yer almayı tercih ediyoruz. Ortaköy’de ki Philip Starck imzalı Yoo İstanbul projesi, Kameroğlu’nun PelicanHill projesi ve Seba İnşaat projelerini yapıyoruz.
Pazar Alman markalarına doğru kayıyor
Ben 2009’dan beri Türkiye’deyim. Türk kullanıcısı öncelikle İtalyanlar gibi tasarımı seviyor.
Ama aynı zamanda fonksiyonellik ve kaliteye de önem veriyor. Yani eskiden sadece tasarıma bakarken, artık hem fonksiyonelliğe, hem de bu ne kadar dayanır? Diye soruyor. Sağlamlık ve dayanıklılık tercih sebebi olmaya başlayınca tabiî ki pazar ister istemez Alman markalarına doğru kayıyor. Çünkü Almanlarda hem fonksiyonellik, hem kalite, hem de tasarım var.
Türkiye’de kulpsuz modellere çok talep var
Özellikle Avrupa’ya göre çok daha fazla. Avrupa’da kulpsuz modeller yarı yarıya ise Türkiye’de bu oran %80’lerde. Ayrıca lake ve ahşap kapaklar Türkiye’de çok tutuluyor. Renk olarak tabii klasik beyazlar her zaman tutuyor. Açık renkler, koyu griler çok moda son 2-3 yıldır. Yine 2 yıldır mat camlar çok moda, biz yapıyoruz mesela mat cam inanılmaz güzel ve değişik bir kapak görüntüsü veriyor. Herkes parlak cam yaparken biz de onun matını yapıyoruz işte. Bir de ahşap tabii. Türk insanı biraz ahşabı seviyor. Koyu ahşap tonlarını seviyorlar.
Mutfaklar fonksiyonelleşirken aynı zamanda kişiselleşiyor
Tabii geleceğin mutfağına baktığınız zaman bir kere iş hem fonksiyonelliğe, hem de kişiye özelliğe doğru gidiyor. Yani herkesin kullandığı değil de kişinin istediği, ona özel tasarlanmış mutfaklar olacak gelecekte. Mesela insanların boyuna göre, fazla eğilmesin diye sağlığını düşünerek fırının ve çamaşır makinesinin yüksekte olduğu mutfaklar yapılmaya başlanıyor artık. Sağlık açısından önemli olan birçok şey gelecekte mutfağa yön verecek fakat aynı zamanda teknolojide mutfaklara çok fazla girecek. Bir taraftan sağlık, kişiselleştirmek; aynı zamanda tabii gittikçe teknoloji de mutfağın içine girmeye başlayacak. Mesela bizim bir modelimizde cep telefonunu mutfak tezgâhının üzerinde şarj edebiliyorsunuz. Mutfağı uzaktan kumandayla indirip, kaldırabiliyorsunuz, yüksekliğini ayarlayabiliyorsunuz. Yakın gelecekte teknoloji mutfağa daha çok göreceğiz ve daha kişisel, özelleştirilmiş mutfaklar ile karşılaşacağız.