Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy, İstanbul’daki kruvaziyer liman eksikliğinden dolayı sektörün her yıl ortalama 5 milyar dolar kaybettiğini belirterek, “İstanbul’a yeni bir kruvaziyer limanı kazandırmak istiyoruz. Yenikapı’daki miting alanının yanına bir liman yapılması talebimiz var. Konuyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve belediye başkanımıza görüştük. Gerekli girişimleri yaptık. Geçtiğimiz yıla oranla turist sayısında artış olduğunu ifade eden Ulusoy, “Bu sene yüzde 20 bir artış yakalamış durumdayız. Sayı bugün itibariyle 5 milyonu aştı. Ortadoğu’dan gelen turist sayısı da yüzde 25 arttı. Ukrayna ile kimlikle seyahat imkanının gelmesiyle turist sayısında yüzde 100 artış oldu. Rusya ile ilişkilerin düzelmesiyle birlikte turist sayısındaki artış yüzde 300’leri buldu” ifadelerini kullandı.
Haber7.com’un sorularını yanıtlayan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Başkanı Başaran Ulusoy ile, turizm sektöründe yaşanan son gelişmeleri, sektörün sorunlarını dile getirdi.
“TÜRKÇE REHBERLİĞİN ÖNÜ AÇILMALI”
Son zamanlarda özellikle iç turizme yönelik hamleler yapıyorsunuz? Yaptığınız çalışmalar hakkında biraz bilgi verir misiniz?
İç turizmi canlandırmak için her ay bir vilayette çalıştaylar yapıyoruz. Bugüne kadar Diyarbakır, Van, Kars, Erzurum, Hatay, Adana ve Mersin’de çalıştaylar yaptık. Bunlara devam edeceğiz. Bunun yanı sıra kruvaziyer turizmi, sağlık turizmini geçiştirmek istiyoruz. Öte yandan Türkçe rehberliğin önünü açarak devreye girmesini istiyoruz. Rehber ihtiyacımız var ama Rehberler Odası bize set çekmeye çalışıyor. Üniversite’den mezun olan gençlerimize bizim iş verebilmemiz için Türkçe Rehberliğin önünün açılması şarttır. Bu konuda gerekli girişimlerimizi bakanlık düzeyinde yaptık.
Bu konuda hükümet ile ortak yaptığınız çalışmalar var mı?
Türkiye’den kaçırılan tarihi eserleri geri alma konusunda hükümetimiz çok kararlı. Gerekli hassasiyeti gösteriyor. Hukuk mücadelesini veriyor. Bizde kendilerine her türlü desteği veriyoruz. Demokrasinin gereği sivil toplum kuruluşları vardır. Bizim görevimiz siyasi otoritenin itibarını yurtdışında artırmak, yurtiçinde ise yardımcı olmaktır. Biz siyasetin hiçbir tarafında yokuz. Hizmetin içinde varız. Dünyanın en iyi otelleri, en iyi mutfakları, en iyi kültür varlıkları bizde. İstanbul’un 8, Urfa’nın 10 bin yıllık tarihi var.
BUGÜN İTİBARİYLE SAYI 5 MİLYONU AŞTI
2017 yılının ilk 8 ayını geçtiğimiz yıla göre değerlendirirsek sektör nasıl bir performans gösterdi? Beklentileri karşıladı mı?
Geçen yıl dünya bir türbülanstan geçti. Biz bu zamanları yumuşak geçirmeye çalıştık. Sektörün dayanıklılığı, birlikteliği ve siyasi otorite ile uyum içinde çalışmanın neticesini görmüş olduk. 2017 yılında 2016’yı aratmayan, 2015 yılını yakalamaya çalışan bir anlayışımız var. Bu yılki hedefimiz 2014-2015’leri tekrar yakalamak. Geçen yıla oranla turizmde bu sene yüzde 20 bir artış yakalamış durumdayız. Erken rezervasyon imkanlarıyla vatandaşlarımıza imkanlar sunuyoruz. Sayı bugün itibariyle 5 milyonu aştı. Bütün bakanlıklarımızla güzel bir uyum içindeyiz. Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş ile de aynı uyumu yakalayacağımızı düşünüyoruz.
“DÜNYA BEŞİNCİSİYİZ”
Ortadoğu’da yaşananlar, Rusya ilişkileri ve Ukrayna ile kimliksiz seyahat imkanı turizmi nasıl etkiliyor?
Bu yıl Ortadoğu’dan gelen turist sayısında da yüzde 25’lik bir artış yaşandı. Ukrayna ile kimlikle seyahat imkanının gelmesiyle turist sayısını yüzde 100 artmış durumda. Rusya ile ilişkilerin düzelmesiyle birlikte turist sayısındaki artış yüzde 300’leri buldu. Sadece tatil olarak düşünmeyelim. Ruslar burada iş kuruyor, kız alıp kız veriyoruz. İlişkilerimiz çok gelişmiş durumda zaten. Turist sayısı bakımından beşinci, gelir bakımından ilk 10’nun içindeyiz. Amerika, İspanya, Fransa, İtalya ve İngiltere’nin ardından biz geliyoruz. Bölgemizde bazı sıkıntılar yaşanıyor ama Irak ve Suriye’nin düzelmesiyle birlikte daha üst sıralarda yer alacağımızı düşünüyoruz. Çin pazarına açılmak istiyoruz. Önemli anlaşmalar imzalandı. Önümüzdeki günlerde bakanlarımızın Japonya ziyaretleri olacak. Öte yandan İhracatın dörtte birini biz yapıyoruz. Biz 26 milyar dolarlık bir ihracat gerçekleştiriyoruz. Bütçe açığının yüzde 40’nı biz kapatıyoruz. İstihdam yaratıyoruz. 1 milyon 200 bin çalışanımız var.
“YUNANİSTAN İLE RAKİP DEĞİLİZ”
Son zamanlarda Yunanistan iç piyasada çok konuşulmaya başlandı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bu gibi şeylere hiç gerek yok. Turizmi tek taraflı olarak düşünmemek gerekiyor. Biz Yunanistan’a 500 bin kişi gönderiyorsak oradan bize 1 milyon insan geliyor. Gelen turist sayısı gidenden fazla ise sorun yoktur. Yunanistan bizim komşumuz. İki sene biz kurtardık onları. Bunun yanı sıra Yunanistan’ın kuzeyinde yer alan Kavala, Dedeağaç ve Selanik’te bizim önemli eserlerimiz var. Belediye başkanları mekanları restore edelim, bize Osmanlı turu yapın diye önerilerle geliyor. Bizim Yunanistan ile çok iyi ilişkilerimiz var. Turizmde kavganın yeri yok. Onların ürünü adaları, bizim ise kıyılarımız. Bu anlamda biz Yunanistan ile rakip de değiliz.
“GİDECEKLERİ BAŞKA YER YOK”
Almanya son aylarda Türkiye yönelik sert tutumuyla gündemde ancak son rakamlar Türkiye’ye gelen Alman turistlerin birinci sırada olduğunu gösteriyor. Almanya’nın çağrıları Türkiye’ye gelen turist sayısını nasıl etkiledi?
Bu gibi çağrılar genelde tavanda etkisin gösteriyor. Tabanda karşılık bulmuyor. Alman operatörleri bizi istiyoruz. Burada başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın siyasi olarak yaratmış olduğu bir algı var. Bütün bunlara rağmen Avrupalı bize gelmek istiyor. Bizi gözden çıkarmak istemiyorlar. Tur operatörleri Türkiye’yi seviyor. Bunun için kendi hükümetlerine baskı yapıyorlar. Çünkü gidecekleri başka bir ülke yok. Hem uçuş mesafesi hem de rahatlık bakımından İsveç’in, Norveç’in Finlandiya’nın Almanya’nın gideceği yer yine Türkiye. Ortadoğu bizi tercih etmeye başladı. Din yapıları ve dinsel mekanlara olan yakınlıkları bunda baş etken. Olumlu bir trafik var. Bizim eski algıları yıkmamız lazım. İnsanların giyimi kuşamı veya ten renginden dolayı bu insanları hor görmemeliyiz.
“TEŞVİKLER DEVAM ETMELİ”
Hükümet tarafından turizm sektörüne destekler veriliyor. Sizce bu destekler yeterli mi? Sektör olarak beklentileriniz neler?
Cumhurbaşkanımız, Maliye Bakanı ve Kültür ve Turizm Bakanımız bizi Külliye’de topladı ve moralimizi düzeltti. Uçak başına 6 bin dolarlık bir teşvik verdiler. Bu sistem gayet iyi yürüyor. Biz devam etmesini istiyoruz. Bunun yanı sıra biz İstanbul’a yeni bir kruvaziyer limanı istiyoruz. Yenikapı’daki miting alanının yanına bir liman yapılması talebimiz var. Konuyla ilgili Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve belediye başkanımıza görüştük. Gerekli girişimleri yaptık.
“YILDA 5 MİLYAR DOLAR KAYBIMIZ VAR”
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ihaleye çıkılacağı yönünde bizlere söz verdi. En ideal yer orası. Senede miting meydanı olarak 10 gün kullanılıyor. Bizde 6 ay da biz kullanalım istiyoruz. 4 iskele yapılabilir. 4 iskeleye aynı anda 8 gemi yanaşabiliyor. 8 gemiyle ortalama 40 bin kişi geliyor. Bu insanlar Kapalıçarşı’yı, Ayasofya’yı, Topkapı Sarayı’nı, Yerebatan Sarnıcı’nı gezecek, alışverişini yapacak ve geri dönecek. Son olarak da Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş’a anlattık. Yeterli limanımız olmadığı için 2,5 milyon kişi kaybediyoruz. 500-600 gemiyi kaybediyoruz. Bununda rakamsal karşılığı 5 milyar dolar.
kruvaziyer liman karaköy ile ilgili görsel sonucu
“YÜZDE 40’I İSTANBUL’A GELİYOR”
3 tarafımız deniz ama gemilerin yanaşacağı liman yok. Burada başka bir sorun da var. Liman ücretlerinin düşürülmesi gerekiyor. Gemi gündüz yanaştığında bile fener parası alınıyor. Kendi imkanlarınla yanaşıyorsun römorkör parası alınıyor. Geminin içinde sağlık hizmeti verilmesine rağmen sağlık hizmeti ücreti alınıyor. Bütün bunların kalkması gerekiyor. Kısacası turizmde İstanbul’u ayağa kaldırırsanız Türkiye’yi uçurursunuz. Çünkü Türkiye’ye gelen turistin yüzde 40 İstanbul’a geliyor.
“AVRUPALI ARTIK BİZE GELİYOR”
Son zamanlarda Türkiye’de sağlık turizmi atağa kalkmış durumda. Dünya genelinde 60 milyar euroluk bir Pazar olduğu düşünüldüğünde Türkiye bundan ne kadar pay alıyor? Bu oranı artırmak için neler yapmalıyız?
Dediğiniz gibi 60 milyar euroluk bir pazar ve Türkiye bu pazardan sadece yüzde 3’lük bir pay alıyor. Bu oranın en az yüzde 10’lara çıkması gerekiyor. Bugün Türkiye’deki sağlık hizmetleri, doktorlar ve hastaneler Avrupa’dan önde. Bu sektöre özen gösteriyoruz. Bunun için bakanlık bünyesinde Sağlık Turizm Genel Müdürlüğü’nün kurulmasını istiyoruz. Konuyla ilgili hem Sağlık Bakanlığı hem de Kültür ve Turizm Bakanlığı ile görüşmelerimiz devam ediyoruz. Burada anlatmamız gereken hastanelerin turizm hizmeti vermeyeceği, turizm acentalarının ise sağlık hizmeti vermeyeceği olmalı. Dünyanın en iyi termal kaynakları bizde ama kullanmıyoruz. Sıcaklıkları 60-70 dereceye ulaşan sularımız var. Avrupalı Cilt bakımı, saç bakımı, göz ve diş bakımı bize geliyor. Almanya bize geliyor. Orta doğu bize geliyor. Türkiye artık sağlık bakımından çok önde.
“ÖNCE FİŞ SONRA İŞ”
Vatandaşın en çok şikayet ettiği konuların başında sosyal medya üzerinden yapılan yanıltıcı reklamlar ve dolandırıcılık. Bu konu aldığınız önlemler var mı?
İlk olarak vatandaşımız ucuz fiyatlara kanmasın. Bunun yanı sıra sigorta çok önemli. Turizmde sigortayı sadece seyahat acentaları yapabiliyoruz. Yani seyahat poliçesini sadece biz kesiyoruz. Vatandaşlarımız rezervasyon yaptırdıkları şirketin seyahat acentası olup olmadığına, TÜRSAB üyesi olup olmadığına baksınlar. Toplu seyahat etsinler ama ne olursa olsun, ‘Önce fiş sonra iş’ mutlaka seyahat poliçesini alsınlar. Bu belgeyi aldıklarında turun gidiş dönüşü garantidir.
turizm ile ilgili görsel sonucu
“FAZLA YARAMAZLIK YAPIYORLAR”
Geçtiğimiz günlerde Rekabet Kurulu 3 şirket ve TÜRSAB hakkında umre ve hac soruşturması başlattı. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi verir misiniz?
Biz haksız rekabeti ortadan kaldıran kurul kararlarına uyarız. Söz konusunu soruşturmada konuşulan 320 bin TL. Bunun tekelleşmesi olabilir mi? TÜRSAB olarak bu konuda çok dikkatli davranıyoruz. Biz Rekabet Kurulu’nun(RK) kaidelerine uyarız. Soruşturma yapıldı. Bundan 10 yıl önce de 2 sene öncede yapıldı. Yine yapacaklar. Biz soruşturmadan kaçmayız. Sorularını sordular gerekli cevaplarımızı verdik. Onlar vazifelerini yapıyor bizde vazifemizi yapıyoruz. Ama arkadaşlarımızın tutumları yanlış. Biz bugün varız yarın yokuz. Bu davayı açan arkadaş da ben göreve geldiğimde buradan uzaklaştırdığım bir arkadaş. Seçimler yaklaştığı için böyle bir şey oluyor. Ben bunlara iyi çocuklardır diyorum ama biraz fazla yaramazlık yapıyorlar.
“SADECE YURT İÇİNE SATIŞ YOK”
Geçtiğimiz aylarda da Booking.com’un kapatılması gündemi oldukça meşgul etmişti. Bu süreçte yaşananları ve son durum hakkında bilgi verir misiniz?
Biz Booking.com ile aynı şartlarda olmadığımız için rekabet edemiyoruz. En başta Türkiye’de faaliyet göstermediği için vergi vermiyorlar. Bizde RK’nın kurallarına uyulmasını istiyoruz. Maliye Bakanı Naci Ağbal ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci bunu söyledi. Maliye Bakanımız Naci Ağbal bunları vergi sistemine soktu. Biz Avrupa’nın dünyanın arka bahçesi, muz cumhuriyeti hiç değiliz. Biz hangi şartlara uyuyorsak herkes riayet edecek. Biz Booking.com’un gitmesini istemiyoruz. Uluslararası markalara karşı değiliz. Engelleyen değiliz. Türkiye’ye faydası var. Şimdi bizim acentalarımız da kendi sitelerini kurmaya başladı. Şuanda aynı işi bizim acentalarımız da yapıyor. Ama acentalarımız vergilerini veriyor yani eşit şartlarda rekabet ediyorlar. Şuanda Booking.com’un sadece yurt içinden yurt içine satışı yok.