Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (TUYED) üyesi gazetecilerle bir araya gelen TÜRSAB Başkan Adayı Firuz Bağlıkaya, adaylığı ve seçim vaatlerine ilişkin soruları cevapladı.
Son iki yılda bin 138 acente kurulduğu belirten Bağlıkaya, “Her sabah uyandığımızda iki acente kuruluyor. Bu sürdürülebilir bir politika değil” dedi.
İşte gazetecilerin sorduğu sorular ve TÜRSAB Başkan Adayı Firuz Bağlıkaya’nın cevapları…
TÜRSAB Başkanlığına neden aday oldunuz?
TÜRSAB’da geçmiş yıllarda bir buçuk dönem ikinci başkanlık yaptım. İkinci dönemin ortasında istifa ettim. Bu meslek grubuna belli seneler boyunca hizmet etmiş insanlarız. Bilgi ve tecrübeyi gelecek nesillere aktarmak, yaptığın mesleğin gelişmesi ve ilerlemesi için çaba sarf etmek, insanın doğasında olan bir şey. Ben de bu amaçlarla birliğin içinde yer almıştım. Fakat üç yıllık, çok yoğun bir çalışma döneminin ardından TÜRSAB’daki mevcut yapı ile sektöre hizmet edebilmenin mümkün olmadığını gördüm. Hedeflerimiz farklı, düşüncelerimiz farklı, yaptığımız işler ise bambaşkaydı. Maalesef sektörden çok kopuk bir Seyahat Acentaları Birliği var şu anda. Bu durumu değiştirmek için aday olduk aynı zamanda. Birilerinin ima ettiği gibi, menfaat var diye aday olmadık. Öyle bir yaklaşımımız olsaydı, zaten orada ikinci başkandım, istifa edip de bırakmazdım. Aday olma sebebimiz aslında çok nettir. TÜRSAB’ı mesleğimize faydalı ve kurumsal bir yapı haline getirmek istiyoruz. Dertlerimizi, sıkıntılarımızı çözebilecek bir Birlik istiyoruz. Seyahat acentalarının asli görevlerinin dışında hiçbir şeyle uğraşmayan, konsantrasyonunun ve mesaisini sadece işine ve üyelerine ayıran bir TÜRSAB istiyoruz.
“TÜRSAB’ın etkin, yetkin ve danışılan bir kurum olmasını istiyoruz”
TÜRSAB’ın çağa uygun, ülkenin ve coğrafyanın şartlarına uygun, turizmin yeni şartlarına ve ruhuna uygun bir yapıya kavuşması gerektiğini düşünüyoruz. Hükümete yol gösteren bir yapıda olmasını istiyoruz. Turizmle ilgili her konuda danışılan bir yer olmasını istiyoruz. Sektörüyle ilgili gelişmeleri gazetelerde öğrenen bir kurum değil, turizm politikalarını belirleyen bir kurum olmasını istiyoruz. Özetle etkin ve yetkin olmasını istiyoruz. Bu sektörün de bunu fazlasıyla hak ettiğini düşünüyoruz…
“Sektörü kucaklamalı ve önderlik yapmalıyız”
Mesleğimizin büyük sıkıntıları var. Sadece bizim değil, otelcilerin, rehberlerin ve havayolu şirketlerinin de sıkıntıları var. Rehberlerin sonradan oldu, ama sektörün tüm bileşenlerini kucaklayacak, yasayla kurulmuş tek kurum biziz. Bu nedenle bizim çözüm için önderlik yapmamız lazım. Kucaklayıcı olmamız lazım. Birliğimiz, saydığım tüm bu fonksiyonlardan uzak olduğu için bu göreve talip olduk. Başka da bir amacımız yok…
Açıklamalarınızda bundan sonra yeni seyahat acentası kurulmasına izin vermeyeceğinizi söylüyorsunuz.
Bizim baktığımız açı şöyle: Seyahat acentacılığı yalnızca ticari bir faaliyet değildir; ayını zamanda meslektir. Dolayısıyla mesleki bir takım kısıtlamalara ve formasyonlara tabi tutulabilir. Dolayısıyla diyoruz ki yeni acenta açılması kontrol altına alınabilir. Her müracaat edene belge vermek zorunda değiliz. Mesafe, bölge ve sayı kıstası gibi bir sürü kıstas getirilebilir. Ne zamana kadar; yasal düzenleme yapılana kadar… Yasal düzenleme yapıldıktan sonra, zaten yasal zemini vardır, yasaya göre davranır kurdurtmazsınız. Ayrıca bundan sonra hiç yeni acenta kurdurtmayacağız da demiyoruz. Belli bir döneme kadar kurdurtmayıp sonra da kontrol altına tutacağımızı söylüyoruz.
“Var olan acentaları kollamak zorundayız”
Neden böyle diyoruz, çünkü çok ciddi şikayetler var. Seyahat Acentaları Birliği, mesleği koruyup kollamak ve gelişimini sağlamakla yükümlü bir kurumdur. Halbuki belge almak isteyenlere nasıl kolaylıklar sağlandığını herkes biliyor. Yani Yeni Karamürsel’den elbise alır gibi belge veriliyor. Bu nereye kadar gidecek? Bu işi yapan arkadaşlarımızın rekabet üstünlüğü ellerinden gidiyor. Bunu koruyup kollamak zorundayız.
Hükümete sunacağınız bir rapordan bahsettiğiniz. Bu raporla ilgili bilgi verebilir misiniz?
Yalnız seyahat acentalarının değil, bizim sektör olarak birçok sorunumuz var. Çatı örgütümüz olmadığı için güç birliği yapamıyoruz. Gerçekten mevcut yönetimi eleştirmek için söylemiyorum, gerekliliklerden yapılmış olabilir, fakat biz bundan sonra sektörü kucaklayan, başkalarının yasanın da çıkmasına ön ayak olan, sektörün tamamıyla ilgili kaygıları olan bir Seyahat Acentaları Birliği hedefliyoruz. Burası benim, başkasına hiç bir şey yaptırmam, sektörü sadece ben temsil ederim diye bir anlayışımız yok.
Yine bir seçin vaadinizde havayolu şirketlerinden “free bilet” almayacağınızı söylediniz…
Evet almayacağız. Eğer menfaat çatışması içinde olduğunuz kurumlarla bu tür ilişkilere girerseniz, hak ve menfaatlerinizi koruyamazsınız. Seyahat acentalarının sorunlarını çözmek için illa havayolu şirketlerinden free bilet mi almanız gerekmiyor? Veya gidip bir şirket mi kurmanız gerekiyor? Bu sorunların çözümünün onlarca başka yolu var. Seyahat Acentaları Birliği’nden gerçekten nitelikli bir görev ve pozisyon bekleniyorsa; gerçekten bu ülkenin turizmiyle ile ilgili bir vizyon koyması isteniyorsa, bunun kaynağının da sağlanması lazım. Bunun da kamu kaynaklarından karşılanabiliyor olması lazım. Biz bu kaynağı alacağız. Düzgün ve doğru anlatarak alacağız.
“Tanıtımda TÜRSAB’ı etkin hale getireceğiz”
Tanıtımda çok daha etkin olmamız lazım. Fuarların bir köşesinde TÜRSAB standı açılıyor; içinde ya birisi var ya da yok. Var olan kişi de ya telefonuyla uğraşıyor ya da başka bir şeyle. Bu iş bu şekilde olmaz. Sektörün kılcal damarlarına kadar inip oralardaki acentalarla yurtdışındaki acentaları buluşturacak platformlar oluşturacağız. Bunu fuarların dışında ve başka zamanlarda da yapacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığı fuarlardan devasa standlar alıyor. Aslında o standları TÜRSAB’ın alması lazım. Çünkü bu işin pazarlamasından seyahat acentaları sorumludur. Yönetime geldiğimizde bu alanda birliği olması gereken alana çekeceğiz.
“Yepyeni bir dönem açılacak”
Tekrar ediyorum, yepyeni bir dönem açılacak. Seyahat Acentaları Birliği tüm Türkiye’yi kucaklayarak, sektörün tamamının sorunlarıyla ilgili ve bu sorunlar karşısında kaygı duyar hale gelmek zorunda. Başka türlü ilerlememiz mümkün değil.
Seçilirseniz ilk icraatınız ne olacak?
Ticari faaliyetlerden mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde çıkacağız. İkici olarak yeni acenta kurulmasını engellemek için hemen yasal süreci başlatacağız. Kaçaklarla ilgili çok daha etkin bir pozisyon alacağız. Havayolları ile oturup konuşacağız.
İlk 3-4 aylık programımız üç aşağı beş yukarı belli. Çünkü zaman kaybetmeden yapılması gereken şeyler var. Bugüne kadar neden yapılmadı gibi polemiklere takılıp kalmayacağız; yapacağız.
Son iki yıldır turizmde ciddi bir kriz var. Otelcilerden daha çok özellikle küçük acenteler çok zor durumdalar. Çoğu kepenk kapattı, kapatmak üzere olanlar var. Siz başkan olduğunuz zaman bunlara nasıl bir çare bulmayı düşünüyorsunuz?
Şöyle söyleyeyim mikro çözümler bulabiliriz, acentenin kendi segmentiyle ilgili özel çözümler bulabiliriz; bunlarla ilgili çalışabiliriz. Hepsine de vakıfız fakat çok temel sorunlarımız var. Biz neden ortaya çıkıp da 8 – 10 maddeyi söylüyoruz. Çünkü bunlar çözülmeden onlara sıra gelmiyor. Seyahat acentesi transfer yapamıyor. Ben seyahat acentesiyim transfer yapamıyorum; başka belgeler istiyorlar. Şu anda seyahat acenteleri asli faaliyetini yaparken zulümle karşı karşıya resmen… Bir şey söyleyeceğim şurada turistin bir tanesi elini kaldırsın taksiye binsin gider. Seyahat acentesinin aracı o turisti oradan alamaz. Faturasını gösterecek, isim listesini gösterecek, yol belgesini gösterecek… Anlamadığım şey taksici yapıyor biz acenteyiz, fatura karşılığı vergi veriyoruz; bize yaptırmıyorlar. Geçiyorum öbür tarafa uçak bileti satış acentesi kurmuşsunuz; 120 Lira’ya bilet satıyorsunuz; internetten bir bakıyorsunuz havayolu firması 99 Lira’ya satıyor. Ben bayisiyim benimle rekabet ediyor, benden daha ucuza bilet satıyor. Servis bedeli diye bir şey belirlendi; servis bedelleri 5 senedir değişmiyor. Bazı havayolları alıyor; bazıları almıyor. Bakıyorsunuz promosyonlar yapıyor havayolları ve acenteden alırsan promosyon geçerli değil diyor…
“Biz bu temel sorunları çok kısa sürede çözeceğiz”
Şimdi bizim o kadar çok temel sorunlarımız var ki… Biz bu acentelere yönelik ne yapacağız? Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Sektörü rahatlatırsanız, acente kuruluşunu kontrol altına alırsanız temel sorunlarımız çözülür ve çözülemeyecek şeyler değil. 3 ayda, 6 ayda çözülebilecek şeyler… Bizimle ilgili şeyler çünkü bizim Bakanlığımızla ilgili başkalarını ilgilendiren bir durum yok. Bakanlığa gidip düzgün bir şekilde anlatırsanız, dik şekilde durarak bizim böyle bir sorunumuz var demektir önemli olan.
“Belgelerin devrine müsaade edeceğiz”
Biz bu temel sorunları çok kısa sürede çözeceğiz ondan sonra zaten acentelerin genel olarak rahatlamasını sağlayacağız. İkincisi yeni acente kurdurmayacağız; çok ciddi bir şekilde kontrol altına alacağız. Üçüncü olarak belgelerinin devrine müsaade edeceğiz. Yani seyahat acentesi artık bu mesleği yapmıyorsa, vazgeçtiyse, istemiyorsa belgesini bir başkasına devredebilecek. Şu anda devir yasağı var, belgelerin şirketle birlikte satılması gerekiyor. Şirketle birlikte satılan belgeler için de hiç kimse gidip bir başkasının şirketini satın almıyor. Sektörü birkaç açıdan rahatlatmak lazım… Ondan sonra yerel acenteyle tur operatörünün arasındaki sorunu oturup masada çözmek lazım… Nasıl paylaşılacak bu pasta? Aslında kaçak ve sahteleri piyasadan çektiğiniz zaman çok ciddi bir rahatlama olacak. Şimdi her gün seyahat acentesi kuruluyor, her gün de kaçak ve sahte acenteler bizim işimizi alıyor. Bunları durdurduğumuz zaman zaten otomatik olarak bir rahatlama olacak. Bundan sonra mikro sorunları nokta atışıyla çözeceğiz. Vakit ayıracağız; başka işe konsantre olmayacağız. Hep aynısını söylüyorum: sorunları biliyoruz; vakit ayırıp konsantre olduğunuz zaman çözemeyeceğimiz hiçbir sorunumuz yok.
“İki yılda bin 138 acente… Mesleğe girişi zorlaştıracağız”
Bir şey söyleyeceğim hangi kaçak acenteyi yakalamışlar ki, öyle bir şey yok… Nerede? Denetim yapan insanları görevden alıyorlar. İki bayramdır çok ciddi kazalar oluyor. Kazaların meydana geldiği bölgelerde denetim var da bu denetimsiz, kaçak faaliyeti yapan araçlar nasıl kaza yapıyor? Koca otobüs şarampole yuvarlandı. Sahte çıktı, kaçak acente çıktı. Hani denetliyorlar; nerede denetliyorlar; nerede denetleme? Öyle bir şey yok bizi denetleyenler Rehberler Odası… Rehberler Odası denetliyor seyahat acentelerini o da rehber var mı diye denetliyor. Tekrar ediyorum; biz sebebi ne olursa olsun bu mesleğe girişi zorlaştıracağız. Kesinlikle zorlaştıracağız ve belge devrine müsaade edeceğiz.
Seçilmeniz halinde Başaran Ulusoy’u TÜRSAB’a onursal başkan yapacak mısınız?
Benim böyle bir yetkim, böyle bir haddim de yok. Şöyle söyleyeyim şu anki TÜRSAB Başkanımız, gerçekten buraya çok uzun yıllar hizmet etmiştir. Seçim yarışında mevzuları birbirine karıştırmayalım; ben böyle bir hata yapmak istemem. Hizmet etmiştir, gerçekten çok faydalı işler yapmıştır, çok uzun yıllar ailesinden, işinden fedakarlık yapmıştır, orada mesai harcamıştır tabi ki müteşekkiriz; bizim eleştirimiz son 3 -4 senesiyle ilgilidir, son dönemki tavır, hal ve icraatlarıdır. Bunun yüzünden biz aday olduk, bunları beğenmediğimiz için aday olduk. Seçildiğimizde alkışlarla uğurlayacağız onu. Bize yakışan nasılsa öyle uğurlayacağız onu. Omuzlarda uğurlayacağız. Gerçekten öyle, ne bir kinimiz var, ne rövanş duygumuz var. Hak ettiği şekilde uğurlayacağız ancak onursal başkanlık genel kurul kararıyla olabilecek bir şey, bu genel kurulla ilgili bir durum dolayısıyla benim böyle birilerine unvan dağıtıyor olmam doğru olmaz. Benim haddime de değil böyle bir şey. Genel Kurul uygun gördüğü takdirde hiçbir sakıncası yok; bizi rahatsız eden bir şey olmaz bu durumda.
Siyasetten hiç bahsetmiyoruz. Turizmin son iki yıldır yaşadığı bu krizin asıl nedeni hükümetin izlediği politikalar ama bu konuda Başaran Bey hiç ağzını açmıyor. Siz de bu konuda bir şey söylemediniz…
Samimi olarak bu konuya nasıl baktığımı söyleyeyim. Hükümet şu veya bu şekilde bir aksiyon almış, bir politika belirlemiş yol izliyor. Şimdi bizim bunu değiştirme ihtimalimiz var mı? Yok, ülke menfaatleri için yapıldığı söylenen bir işe kalkıp benim ticari olarak şöyle zararım var denilir mi? Denilemez, hükümetin aldığı kararların tamamen arkasında (siyasi görüşünüz bu olmasa dahi) mesleki olarak arkasında durmak zorunda kalabilirsiniz; siz birlik başkanısınız. Tabi ki hükümet ile uyumlu çalışacaksınız aksi takdirde istifa edip gitmeniz lazım. O zaman neden çalışıyorsunuz? Buna bir itirazım yok.
“Ben meslek siyasetine soyunmuş bir adamım”
Benim itirazım şu: Bizim sıkıntılarımız var; ve bunu anlatmıyorsunuz. Meselemiz bu yoksa hükümet politikası, Irak politikası bu işler bizim boyumuzu aşan işler… Bu işlerle ilgili ben ne yorum yapayım? Benim haddime değil ki o iş, ben meslek siyasetine soyunmuş bir adamım. Bir gün bir partide siyaset yaparım o zaman her şeyi söylerim. Fikrim yok anlamında söylemiyorum. Her şeyle ilgili fikrimiz var, biz de bu toprakların çocuklarıyız, burada büyüdük, belli yerlerde biz de bulunduk ama ben meslek siyaseti yapan biri olarak; şunu söylemek zorundayım: Hangi hükümet olursa olsun ben mesleğimin derdini, tasasını, sıkıntısını anlatmak zorundayım. Bu geçmiş olan süreyi de bir kayıp olarak görüyorum. Tekrar söylüyorum kayıptır. Neden kayıptır? Hükümetin yardım etmediği sektör kalmadı. Her sektöre önemli yardımlar yapıldı, bizimki hariç… Neden? Biz de bir talep yok! Sektör son derece tedirgin, son derece rahatsız; bu gidişata “dur” demek istiyor.
OHAL var, seçimlerin ertelenme ihtimali var mı sizce?
Tam olarak bilmiyorum; ihtimal var mıdır? Olabilir, oda seçimlerini ertelediler; bunu da ertelemek isterlerse erteleyebilirler tabi bilemiyorum. Böyle bir çaba var mı onu da bilmiyorum. Belki olabilir… Ama sonuç itibariyle bir gün olacaktır seçimler. Bir gün olacak, bizim motivasyonumuz bozulmaz.