Kuruluşundan bu yana Housekeeping (kat hizmetleri) camiasına yönelik gerçekleştirmiş oldukları eğitim, etkinlik ve faaliyetleriyle adından sıkça söz ettiren, turizmin en aktif sivil toplum kuruluşlarından biri olan Hoted, 20 Ekim 2017 tarihinde Sultan Sipahi Resort Hotel’in ev sahipliğinde dikkat eksikliği ve etkili iletişim konulu 132’inci eğitim seminerini gerçekleştirdi.
Grand Okan Otel Müdürü Amanda Özsoy ve Sultan Sipahi Otel yönetim kurulu üyesi Murat Sipahioğlu ve Housekeeperlar’ın yanı sıra çok sayıda davetlinin katıldığı seminerde Psikiyatrist Uzman Doktor Mustafa Erkan Dikkat eksikliği ve etkili iletişim konularını işledi. Seminerin açılış konuşmasını ise dernek başkanı Tarık Saylar yaptı.
Saylar, “Sultan Sipahi Resort Hotel Yönetim Kurulu üyesi Sayın Murat Sipahioğlu başta olmak üzere, eğitimci konuğumuz, Doktor Mustafa Erkan’a, bu geceye ev sahipliği yapan üyemiz Hk müdürü Huriye Ceylan’a, derneğimize destek ve katkılarını esirgemeyen tüm dostlarımıza teşekkür eder, saygı ve şükranlarımızı sunarız. Uluslararası Housekeeping olimpiyatlarımız dahil, eğitim, etkinlik ve faaliyetlerimiz her zaman olduğu gibi tüm hızıyla devam ediyor” dedi.
Seminere konuşmacı olarak katılan Hoted’in kurucu üyesi, onursal başkanı ve başdanışmanı Executive Müdürü Hakan Halit Yeni, sert eleştiriler yaptı. Yeni, iki yıllık araştırmalarının sonunda ortaya çıkan sonuçları açıkladı ve konuşmasına şöyle devam etti.
“Bu gün sizlere son iki yıldır yaptığımız araştırmalar sonucunda ortaya çıkan Housekeeping camiasının ortak sorunlarından bahsedeceğim. Öncelikle Türk turizminde Housekeeping’i 12 ay, yani Yaz kış olarak adlandırdığımız şehir otelciliği ve 6 aylık, sadece yaz olarak adlandırdığımız sahil otelciliğini birbirinden kesin olarak ayırmamız gerekiyor.
Özellikle çalışanlar konusunda sürdürülebilirlik, tercih edilirlik, eleman temini, istikrar ve verimlilik konularında birinde hepsi var, diğerinde ise hiç biri yok. Bu bağlamda sahil otelciliğinde Housekeepıng, yani kat hizmetlericamiası Türk turizm tarihinde resmen can çekişmektedir.
İKİ YILDAN BUYANA YAPTIĞIMIZ ARAŞTIRMALARA GÖRE DURUM SANDIĞIMIZDAN ÇOK DAHA VAHİM. BİR ŞEYLER YAPILMAZSA SAHİL TURİZMİNDE HOUSEKEEPING’İN İKİ YIL ÖMRÜ KALMIŞTIR!
Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece, inişleriyle çıkışlarıyla Türk turizmi de var olmaya devam edecektir. Housekeeping (kat hizmetleri) personeli başta olmak üzere turizmden umudunu kesen personelin yüzde onluk kısmı AVM, gündelik işler, çocuk bakıcılığı, özel mağazalar, hastaneler, 12 ay açık restoranlar, okullar, kreşler gibi süreklilik arz eden ve daha rahat edebilecekleri, stressiz yerleri tercih ederek sektör değiştirdiler.
Yüzde 20’lik bir kısmı ise Housekeeping’i bırakıp, mutfağa geçtiler, geçmeye de devam ediyorlar. Çünkü orada maaş politikasının ve çalışma şartlarının kat hizmetlerine göre çok daha iyi ve rahat olduğunu düşünüyorlar. Örneğin geçiş yapan personellerle yaptığımız anket sonuçlarına göre AGİ dahil 1400 TL maaş alan bir maid (kat görevlisi) bölüm değiştirdiği zaman en az 400 ila 500 TL arası maaşlarının arttığını söylüyorlar.
Geri kaldı yüzde 70’lik bir kısım, bu yüzde 70’liğin yüzde ellisi ise gün sayıyor. Ve yine araştırmalarımıza göre iki yıl içerisinde büyük bir çoğunluğu emekli oluyor. Çalışmaya devam edenler olsa bile her halukarda yaş itibariyle verimlilik açısından çalışma koşullarına uygun olmaktan çıkıyorlar.Geriye kaldı yüzde yirmilik bir kısım.
Bu yüzde 20’lik kısımla ne yapılır? Nereye kadar devam edilebilir? Konuk memnuniyeti ve geri dönüşüm turizmi nasıl sağlanabilir? İnanın durum sandığımızdan çok daha vahim, eğer bu konuda bir şeyler yapılıp, gerekli önlemler alınmazsa sahil turizminde Housekeeping’in, en fazla iki yıl ömrü kalmıştır.
İŞLETMECİLER HOUSEKEEPING DEPARTMANINA KARŞI DAHA OBJEKTİF OLMALILAR, TABULARINI KESİN OLARAK YIKMALILAR!
En acı olanı da gidenlerin ve gideceklerin yerine geriden gelen olmadığı gibi, gelecek de yok. En önemlisi de Housekeeping derneklerinin ve Housekeeperlar’ın dışında Housekeeping İstihdamıyla ilgili herhangi bir çalışma yapıp, çaba gösteren de yok. Tüm bunlar karşısında sorunun nereden kaynaklandığını bilmiyorlarmış gibi, “Housekeeping müdürü ne işe yarar,elemanı bulsun” mantığıyla hareket eden işletme sahipleri, yöneticileri önlem almak, kendilerini sorgulamak bir yana, kıllarını bile kıpırdatmıyorlar.
Eleman bulamayınca, işler yolunda gitmeyince de bölüm müdürleri “başarısız, beceriksiz” oluyor. İşletmecilerimiz Housekeeping’e, karşı daha objektif olmalılar,bu bölüme karşı tabularını kesin olarak yıkıp, kangrene dönmüş bu duruma el atmalılar. Aksi halde bu sorun çözülmek yerine giderek daha da işin içinden çıkılmaz hale gelecektir.
İstisnalar kaideleri bozmamakla beraber, işletmecilerimizin bu bölüme karşı maddi ve manevi yönleriyle bakış açılarını değiştirmemekteki ısrarcı tutumları sebebiyle, sahil turizminde Housekeeping (kat hizmetleri) maalesef hızla kan kaybetmeye devam ediyor.
HOUSEKEEPING’İN ÖNEMİNİ ANLATABİLMEK İÇİN DİLİMİZDE TÜY BİTTİ. MAAŞ POLİTİKALARINI GÖZDEN GEÇİRİP, AZ ADAM ÇOK İŞ MANTIĞINDAN VAZGEÇMELİLER
Yapmayın etmeyin diye diye tabiri caizse dilimizde tüy bitti. Konaklama sektöründe Housekeeping’in (kat hizmetleri) hijyenin önemini anlatabilmek için resmen ömrümüzden ömür gitti desek yeridir. Yıllardan bu yana kat hizmetleri yöneticilerine ve personeline yönelik uygulanan üvey evlat muamelesi, düşük maaş, az adam çok iş, sezon başı geç başlatma, sezon sonu erken çıkartma konuları başta olmak üzere, Housekeeping departmanına karşı sürekli ötekileştirme, önemsiz görme, sözde farklı, uygulamaya gelince farklı davranışlar sergilemek gibi saçma sapan tutum ve davranışlardan bir an evvel vazgeçilip, gerekli önlemler alınmazsa emin olun bunun bedeli konuk memnuniyeti, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm turizmi açısından çok ağır olacaktır. Ama o zaman da iş işten geçmiş olacak ve bu bölümü toparlamak bir hayli zor alacaktır.
TAŞIMA SUYUYLA DEĞİRMEN DÖNDÜRMEYE ÇALIŞIYORLAR. AMA BUDA KENDİ MİLLETİNE İHANET ETMENİN BAŞKA BİR VERSİYONUDUR.
Yine yaptığımız araştırmalara göre bazı otel sahipleri kendilerince,bu durumun önüne geçebilmek için bir çıkış yolu bulmuşlar. Ortadoğu, Kırgızistan gibi ülkelerden eleman ithal ediyorlar. Örneğin 700 personel çalıştıran bir otelin 200’e yakını yabancı uyruklu, yaklaşık dört ay gibi bir süreyle getiriyorlar ya da taşeronlarla sıkıntıyı aşmaya çalışıp, taşıma suyuyla değirmen döndürmeye çalışıyorlar. Şimdi soruyorum size bu kendi milletine ihanet etmenin başka bir versiyonu değil midir? Güler misiniz ağlar mısınız işsizliğin tavan yaptığı bir ülkeden bahsediyoruz.
Sırf kendi milletine daha fazla para vermemek, ay bazında daha fazla çalıştırmamak için devreye sokulan sezonu kurtarma politikası değil midir bu durum? Peki, bu yöntem işe yarar mı? Geçici olarak evet ama böyle devam ederse o bahsini ettiğimiz elde kalan yüzde yirmilik kısım da sektörü terk edecekmiş gibi görünüyor.
SORUNU ÇÖZMEK BİR YANA BİRBİRLERİNE KAZIK ATMAYA BAŞLADILAR
Bir de işletmelerin birbirlerine attıkları kazık var ki, buda anlatmakla anlaşılacak gibi değil. Örneğin nisanda otelini açıp, devlet destekli personelle ya da az adam çok iş mantığı ile mayıs ayına kadar eleman alımı yapmayan, sonrada bulamayınca meydancı maaşlarını 2 bin TL’ye kadar çıkarıp, personelini erken alan diğer işletmelere kazık atmak gibi, etik olmayan ticaret ahlakından uzak kötü bir alışkanlık edindiler.
Doğal olarak çalışanda fırsatçılık yapıp, parayı fazla veren veya bir ay bile olsa fazla çalışabileceği işletmelere yönelerek, bu durumu kullanıyorlar. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz gelinen durum şu ki, eskiden elemanı işletmeler seçerdi, şimdi ise elemanlar işletme seçiyorlar. Çünkü çalışma süreleri üç, beş ayla sınırlı olduğu için eleman menfaatine bakıyor. Örneğin nerede üç kuruş fazla para, nerede üç gün fazla iş, nerede çalışma şartları ve koşulları daha rahatsa doğal olarak orayı tercih ediyorlar.
BİRDE İŞ KUR VE DEVLET DESTEKLİ ELEMAN MESELESİ VAR
Tabii bir de iş kur meselesi var ki, bu başlı başına derin bir mevzu şimdilik bu konuya girmek istemiyorum. Ama bu konuda şu kadarını söyleyeyim iş kur veya devlet destekli eleman meselesi sözüm ona daha çok istihdam için hayata geçirilen bir uygulamadır. Ama gelin görün ki maalesef bu da böyle olmuyor… Aksine tam tersi oluyor bu konuya da başka bir zaman değineceğim.
İster dikkate alınır, ister alınmaz orasını bilemem ama bizim bu konuyla ilgili tüm uğraşlarımız, çabalarımız, gayretlerimiz herkesçe malumdur.Turizmin geleceği için, daha bilinçli, daha donanımlı, daha verimli bir Housekeeping (kat hizmetleri) camiası için yaptığımız çalışmalar ortadadır. Hiç şüphe yok ki biz üzerimize düşen sorumlulukları, görevleri yerine getirebilmek için imkanlar dahilinde elimizden gelen ne varsa fazlasıyla yapıyoruz.Amacımız birilerini eleştirmek değil, ortada kangrene dönmüş bir sorun var bunun çözülmesi gerekiyor. Ve kimlerin çözebileceği de bellidir. Kaldı ki bu sorun Housekeeping yöneticilerinin sorunu olmaktan da çıkmış, turizmin ana sorunlarından biri haline gelmiştir.
Dolayısıyla turizmin geleceği başta olmak üzere, Housekeeping camiasının yoluna istikrarlı bir şekilde devam edebilmesi, bu departmana karşı tercih edilirliğin artması için, konumum ve üstlendiğim misyon gereği gerçekleri tüm açıklığıyla söylemek, dile getirmek zorundayım.
İlaveten özellikle altını çizerek belirtmek isterim, sayıları çok az bile olsa turizmciliği gerçek manada, layıkıyla yapan ya da yapmaya çalışan, istihdama katkı sağlayan, kendi milletinesahip çıkıp, uzun süreli iş imkânları sağlayan, çalışanına mümkün olduğunca uzun süreli sahip çıkan saygı değer işletmecilerimizi tenzih ediyorum. Ve her birine ayrı ayrı saygılarımızı sunuyoruz.”
Yaklaşık üç saat süren seminer sonunda Mustafa Erkan, Murat Sipahioğlu ve Huriye Ceylan’a, destek ve katkılarından dolayı tüm Housekeeping camiası adına teşekkür edilip, çiçek takdim edildi.