Site icon Turizm Günlüğü

OHAL ve Turizm: Değişim umudunuz var mı?

Umudunuzu koruyun, bakın hükümet turizmcileri destekliyor!. Otel tahsisleri 49 yıl daha uzatıldı, uçaklara yakıt desteği, yatlara mazot, cruise’lere 30 USD destek devam ettirilecek. Türkiye çok pahalı bir ülke ya, turist sanki pahalılıktan gelemiyor. Daha ne istersiniz….!

Deneyimli turizmci, Seven Tur’un sahibi Deniz Tüfekçi, turizm sektörüne ‘OHAL’in etkilerini anlatan bir yazı kaleme aldı. Tüfekçi, batılı turistin yavaş yavaş ayağını Türkiye’den çekmeye başladığına işaret ediyor.

Temel gelir kaynağımız olan Batılı turistlerin bu koşullar değişmediği sürece ülkemize adım atmamaya kararlı olduğunu savunan Tüfekçi, ‘MATRUŞKA’ başlığı altında yazdığı yazıda ‘ironi’ yapıyor.

Tüfekçi, “Eğer Türkiye hukuk ve demokrasi konusunda yeterli adımı atmazsa batılı turist diye adlandırdığımız Batı Avrupa ve Kuzey Amerika bölgesi ülkelerden gelişler her yıl daha da azalacaktır. Olayın siyasi boyutunun dayanakları turizmde bizi vurmaktadır. Önümüzdeki en az 3 yıl kimse bu pazarlardan bir beklenti içine girmesin” diye konuşuyor.

İşte Deniz Tüfekçi’nin yazısı:

MATRUŞKA;

UMUT nasıl oluşur?

Yarınlar bizim …

70’li yılların güzel bir parçasıydı.. Bunları dinleyerek büyüdük.

Turizm için yarınlar bizim diyebilmenin temel koşulu, Türkiye’de yerli ve yabancılar, yerleşik ya da konuklar için ortamın hukuk ve demokrasi açısından iyileştirilmesidir.

Turizmdeki sorunun kaynağı yukarıdaki iki anahtar kelimedir. Hukuk ve Demokrasi.

12 Eylül askeri darbesini yaşayan birisi olarak, önceki yıllarda acentamıza tur gönderen İsviçre, Fransa, Almanya, İsveç, Belçika, İtalya gibi ülkelerdeki tur operatörlerimiz 1981 yılında ve sonrasında Türkiye’yi broşürlerinden çıkartıp başka ülkelere yöneldiler. O yıllarda işin içinde olan meslektaşlarımız bunu kendi işlerinden de gayet iyi hatırlarlar. Ne zaman seçim oldu, askeri cunta yönetimi sivillere devretti, turizmde işler düzeldi. 84 yılı ve sonrası söylediklerimi doğrulamaya yeter.

Türkiye’nin güvenli bir ülke olup olmadığının batı Avrupa ve Amerika ülkeleri başta olmak üzere demokrasi ile yönetilen tüm ülkeler için ölçü, Olağanüstü Hal idaresi, yani OHAL’dir.

Bahsettiğimiz OHAL, Fransa’daki ismi dışında hiçbir şeyi bizimkine benzemeyen OHAL değildir.

OHAL, Türkiye’nin terör açısından riskli olduğu gerçeği nedeniyle periyodik olarak uzatılmaktadır.

Demokratik bir ortam, terör tehlikesinin ortadan kalktığını gösteren OHAL’in artık uzatılmaması ile sağlanmış olmanın ön şartıdır. OHAL’in kalkması, tehlikenin ortadan kalktığını gösterir.

Sayın Cumhurbaşkanı, OHAL’in ilk uzatıldığı günlerde verdiği bir demeçte OHAL’in ‘’Demokrasi, hukuk ve özgürlüklerin korunması’’ için uzatılması gerektiğini söylemiştir.

15 Temmuz tarihinden bu yana yaklaşık 17 ay geçmiş olmasına karşın, terör tehlikesi henüz geçmemiş, demokrasi, hukuk ve özgürlüklerin korunması sorunu sağlanamamış olmalı ki, OHAL devam etmekte, OHAL koşulları altında turizm hareketi topallamaya devam etmektedir.

Gezi Parkı olaylarında hükümet kuvvetlerinin göstermiş olduğu tepki, ülkemizin demokrasi açısından kendi standartlarına pek de uymadığı algısını oluşturmuş, yaklaşık 17 milyon batılı turist yavaş yavaş ayağını Türkiye’den çekmeye başlamıştır. Bu yıl kayıp on milyon sınırına dayanmaktadır. TUİK’in gerçeği yansıtmadığına inandığım rakamlarını bir yana bırakırsak, 2015 yılında ülkemize gelen 17 milyon civarındaki batılı turist sayısı 2016 yılında 10 milyona, 2017 yılında da 7 milyon civarına düşmüştür. Avrupa kıtasında saydığımız ülkeler içinde Romanya dışında – ki Avrupa’da şimdilik siyasi sorunumuz olmayan neredeyse tek ülke konumundadır-, artış gösteren bir başka ülke yoktur. Temel gelir kaynağımız olan Batılı turist bu koşullar değişmediği sürece ülkemize adım atmamaya kararlıdır.

Eğer Türkiye hukuk ve demokrasi konusunda yeterli adımı atmazsa batılı turist diye adlandırdığımız Batı Avrupa ve Kuzey Amerika bölgesi ülkelerden gelişler her yıl daha da azalacaktır. Olayın siyasi boyutunun dayanakları turizmde bizi vurmaktadır. Önümüzdeki en az 3 yıl kimse bu pazarlardan bir beklenti içine girmesin.

Harcama düzeyi yurt dışında sadece Türkiye’ye çıkabilmeye yeterli Ortadoğu, BDT pazarları ile kamuoyu bu tür değerleri pek önemsemeyen uzak doğu ülkeleri dışında biraz Balkan ülkelerinden ve İran’dan gelecek turistle yetineceğiz.

Geçen hafta yapılan Londra WTM Fuarı yukarıda yazdıklarımın ne kadar gerçekçi olduğunu göstermektedir.

Değişim umudunuz var mı?

Umudunuzu koruyun….., bakın hükümet turizmcileri destekliyor!!!. Otel tahsisleri 49 yıl daha uzatıldı……, uçaklara yakıt desteği, yatlara mazot, Cruise’lere 30 USD destek devam ettirilecek……Türkiye çok pahalı bir ülke ya, turist sanki pahalılıktan gelemiyor…
Daha ne istersiniz….!!!

Merakımı bağışlayın. İktidarın ya da muhalefetin böyle bir gündemi var mı? Benzer tespitleri var mı? Var ise neden seslendirmezler?

Yukarıdaki başlığı mı merak ettin?

Osmanlı Bankası yazacaktım, Matruşka yazmışım Arif….anla artık.

Deniz Tüfekçi

Exit mobile version