Sektörün içinde bulunduğu durumu analiz eden bir yazı kaleme alan deneyimli turizmci Seven Tur sahibi Deniz Tüfekçi, “Eğer her şey yerli yerindeyse, peki ne oldu da turizm sektörü bütünüyle bu hale düştü?” diye sordu.
Turizmci Seven Tur sahibi Deniz Tüfekçi’nin “Kim seni bu hale getirdi” başlıklı yazısı şöyle:
“KİM SENİ BU HALE GETİRDİ
Turizmciyim diyenlere soruyorum;
Akdeniz sahillerimiz yerinde mi?
Kapadokya aynen eskisi gibi duruyor mu?
Karadeniz’in yaylaları?
İstanbul Boğazı, Truva, Efes?
Ya folklorcular, kuzucular, lokumcular, halıcılar, kuyumcular, dericiler, boğazdaki balık lokantaları?
Bize göre 30 milyonun üzerinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na göre kırk milyona yaklaşan yabancı turist eğer yukarıda sıraladıklarımız yerli yerindeyse, yoksa bunları getiren tur operatörlerine, hizmet veren seyahat acentelerine, gezdiren rehberlere mi bir şey oldu?
Uçaklarımız, otobüslerimiz hepsi yerli yerinde değil mi?
Allah göstermesin, bir salgın hastalık mı oldu da bizim haberimiz olmadı?
Aklıma kötü şeyler gelmiyor değil, sakın Almanya, Fransa, İskandinavya, İngiltere ve diğer ülkelerdeki turistlere mi kıran girdi, seyahat etmez oldular?
Nasıl oldu da turizm sektöründe çalışanların üçte birine yakını, 450 bin civarında insan mesleğini terk etmek zorunda kaldı…
Ne oldu da batıdan gelen turist sayısı 17 milyondan iki yılda yedi milyona düştü…
Ne oldu da döviz geliri 31,5 milyar dolardan 14 milyar dolarlara düştü, iki yılda 35 milyar dolar civarında ülkeye giren döviz miktarı azaldı…
Elimizdeki abartılı rakamları günübirlik giriş çıkış yapan, İranlı, Gürcü, Bulgar, Yunanlı turistlere! Başka ülke vatandaşı olmuş 6 milyon Türk’ün memleketlerine gidiş gelişlerine mi, Deaş militanından yabancı istihbarat elemanlarına, kamyoncusundan ülkede görevli yabancı ülke vatandaşlarına mı borçluyuz?
Eğer her şey yerli yerindeyse, sahillerimizden yaylalarımıza, uçağımızdan otobüsümüze, acentesinden rehberine hiç eksik yoksa yerli yerindeyse, peki ne oldu da turizm sektörü bütünüyle bu hale düştü?
Bu soruyu sorup, doğru yanıtı alan, bulabilen, bunu söylemekte bir sakınca görmeyen, haykırmayan, bu koşulların ortadan kalkması için karnından konuşmak yerine somut laflar eden, nedenlerini cesaretle ortaya koyan, çözümü kısa ve orta vadede öneren var mı?
Önermesi gereken sektörün paydaşları, dernekleri, birlikleri, odaları bu güne kadar ne demişler?
Neden diyememişler?
Nedir bu korkunun kaynağı?
Bu ülkenin neresi kalkınmış diye sorsalar, adamına bak, doğru yanıtı bulun derim.
Gölge boksu yapanların karşısındaki hiç de öyle yapmıyor. Vuruyor yumruğu gözünün üstüne, iki seksen uzanıyor sektör.
Yumruk içerden vuruldu, tepeden tam beynine indi. Sersem tavuk misali iki seksen sektör uzanırken, dolar üç seksen’e uzandı o yumrukla.
Şimdi konuş bakalım, madem her şeyin yerli yerinde, neden bu hale düştün?
Kim düşürdü seni bu hale?
Doğru yanıtı bulup, çıkart beni bu halden diyerek yapışmazsan ilgilisinin yakasına, o zaman birisi çıkar, Allaha şükür turizme yeteri desteği verdik, sıra otomotiv, enerji, inşaat sektöründe diyerek alay eder seninle.
Farkında mısın seni bu hale neyin, kimin getirdiğinin?
Hala bu soruyu kendi kendine sorup, yanıt aramıyorsan, yanıt bulamıyorsan, bulup da sesini çıkartmıyorsan, sen devam et, o başkan olsun bu muhalefet kalsın, şuraya liman, buraya otopark yapalım, işler, iyi demeyeyim de ne diyeyim, milleti, hükümeti karşımıza mı alalım… Laflarını dinlemeye.
Sana bu hayat çok bol gelmiş, biraz daha sıkmak lazım ümüğünü… diyenlere eyvallah demeye devam et.
Deniz TÜFEKÇİ“