Kadıköy’de 400 TL hesap ödeyip aç kalkılan mekan: Kadı Nimet Balıkçılık! Gastronomi turizminin öneminin her geçen gün arttığı ülkemizde Turizm Günlüğü olarak mekanları deneyimleyip “Seyahat Rehberi” tadında sayfalarımıza taşımaya karar verdik. Projemizin çıkış noktası olumlu düşünceler taşısa da ilk deneyimimiz maalesef pek olumlu olmadı.
Birçok kişi gibi biz de bir arkadaşımızdan duyup İngiltere’den gelen iki misafirimizle 28 Aralık 2017’de rakı balık için gittiğimiz bir mekandı Kadı Nimet Balıkçılık. Mekan Kadıköy Çarşı içinde olduğundan ve çok fazla gel-geç müşteri barındırdığından beklentim kesinlikle yüksek değildi. Sadece iki duble rakı eşliğinde keyifli bir sohbet ve balık yemek için seçtiğimiz bir yerdi.
Aslında her şey rakı siparişini verdiğimizde başladı ama biz sonra olabilecekleri kestiremedik. Israrla “Yeni Rakı” istememize rağmen garson: “Efe Gold var. Daha güzel bir rakı onu vereyim” diye dayattı ama almadık.
Sonra seçtiğimiz sanırım 7 çeşit meze geldi ve ufak ufak atıştırmaya başladık. Mezelerde tazelik ve lezzet açısından bir sorun yoktu. Sonra ana yemek öncesi bir de tereyağında karides söyledik. Onda da bir sıkıntı yoktu. Onu da afiyetle yedik.
“BALIKTA KOKU VAR!”
“ŞEF BAKTI, BİR ŞEY YOKMUŞ YİYEBİLİRSİNİZ!”
Ben ve misafirim yavaş yavaş balıklarımızı yemeye başladık. Fakat ben daha ilk lokmada balıktan bir koku aldım. Bu tanıdık kokuyu daha öncede başka restoranlarda ve evde buzlukta fazla bekletilmiş balıklardan tanıdım. Misafirime de sordum: “Balıktan bir koku alıyor musun?” diye. Evet dedi. Misafirim tuvalette olan eşini beklememizi, hiçbir şey söylemeden bir de ona tattırmamızı önerdi. Eğer o da balıktaki kokuyu alırsa geri yollamamız gerektiği konusunda hemfikir olduk. Eşi tuvaletten geldi bize servis edilen balığın tadına bakmak için bir çatal aldı ve “balıkta bir koku var” dedi.
“YESENİZ DE YEMESENİZ DE PARASINI ÖDEYECEKSİNİZ”
Masadaki 3 kişide aynı şeyi söyleyince garsonu çağırıp “balıklar kokuyor bunların alın” dedik. Tamam dedi. Önce benimkini alıp götürdü. 5 dakika sonra gelip diğer tabağı da alıp götürdü ve 10 dakika sonra 2 tabağı aynı şekilde geri getirdi.
Cevap: “Şefimiz baktı. Balıklarda bir sorun yokmuş. Ben arada kalmayayım. Ya yiyin balıkları ya da paket yapayım, eve götürün.”
Bu cevabın Türkçesi Türkiye’de yaşayan her canlı bilir: “Yeseniz de yemeseniz de, bunların parasını ödeyeceksiniz.”
“YA YİYİN YA DA EVE GÖTÜRÜN”
Sen arada kalma, balıkları götür şefi yolla dedik. On dakika sonra başka bir garson geldi ve “beyefendi balıklarda sorun var diye geri yollamışsınız ama biz sabahtan beri satıyoruz o balıkları kimse geri yollamadı. Balık sabahtan beri tezgahta durduğundan biraz gevşeme olmuş olabilir ama kesinlikle bayat değil. Biz balığı iade almayız. Siz de ya yiyin balığı ya da eve götürün” dedi. Bizim mekanda yiyemediğimiz balığı evde kim yiyecekse?
Balıksız bile 300 TL’lik bir hesabı olan masamıza hayatımızda ilk defa gördüğünüz biri gelip 100 TL için; yemek zevkimiz ve zekamızla dalga geçebiliyor. Keyifli bir akşam için zaman ayırdığınız misafirlerin önünde cereyan eden olaya mı üzüleceksiniz? Size “kokuyor” diye yollamamıza rağmen, “ye” diye dayatılan bir balığa mı?. Günümüzde “he şey para mı?” Sorusunun cevabı Kadı Nimet Balıkçılık için “evet paraymış”…
Kötü yemekten hiç mideniz bozuldu mu bilmem ama benim geçen sene yine Kadıköy’de içtiğim bir çorbadan iki gün komalık yattığım olmuştu. Aynı şeyleri tekrar yaşamaktansa o balığın parasını öder ve eve aç ama sağlıklı gitmeyi göze aldık ve öyle de yaptık.
KADIKÖY’E YAKIŞMAYAN BİR ZİHNİYET
İstanbul’un eski hallerini herkes bilir. Bu tür davranışlar aslında 2000’lerden sonra açılan zincir ve kaliteli mekanlar sayesinde azalmıştı. Kadıköy Çarşı gibi bir yerde arkadaş tavsiyesiyle gittiğimiz bir mekan, kendi tezgahında sattığı 2 balık için neden müşterisiyle böyle bir diyaloga girer anlamakta zorlandık. Sonrasında internette mekan ile ilgili yorumlara baktığımda ise nedenini anladım tabiî ki. Mekanda benzer sorunları yaşayan bir tek biz değildik. Mekan internetteki tüm kötü yorumlara rağmen halen ayakta ve iş yapıyorsa demek ki müşterilere cazip gelen bir yanı da var.
Bizim bir daha kesinlikle gitmeyeceğimiz mekanda geçenin sonunda hesabımızı istedik, gelen 400 TL’lik hesabımızı ödeyip aç olarak en yakın kebapçıya gidip karnımızı doyurduk.
KADI NİMET BALIKÇILIK İLE İLGİLİ EKŞİ SÖZLÜKTEN VE GOOGLE YEREL REHBERLERDEN BİRKAÇ YORUM:
“Herkesin tiki bize mi kalkıyor dedirten mekan, millet gidip 30 tl vermiş bize 60 tl fiyat çıkardılar kişi başı. İçtiğimiz de bir küçük rakı, yediğimiz 3-4 meze bir porsiyon balık küçük meyve mezeler lezzetli servis iyi niyetli mekan da şirin. 08.06.2012 10:12 uwh player”
“İkinci defa gittim ben buraya. İlkinde memnun kaldık, sonunda kadıköy tarafında ve çarşı içinde adam gibi yer bulduk dedik. Dün gidişimizde ise çiçek pasajında bile karşınıza artık zor çıkabilecek o hin esnaf kafasıyla merhabalaştık. 7 kişilik masaya bitişik vitrindeki balıkçıdan 4,5 kgluk bir kalkan seçildi ve balıkçının kendilerine ait olup olmadığı özellikle soruldu. Oraya aitmiş zaten tabelasında da kadı nimet yazmaktaydı. Kalkanın fiyatı soruldu, kg başına hesap yapıldı vs. hesap istendiğine balığın üçte biri kadar fazla fiyatla yazıldığı görüldü. Garsona durumu sorduk, pişirme parası cevabını aldık. evet restoranda siparişi verilmiş rakı sofrasına gelmiş balığa kişi başı 7 lira pişirme parası uyguluyorlarmış. Açıklamanın bomba kısmı isi pişirirken yağ falan gidiyormuş:) gülücüğü koymadan edemedim. Mekanda bulanmayan balığı başka yerden istetsek tamam, ya da başta tüm detaylar konuşulurken pişirme parası alıyoruz hem de kişi başı 7 lira, ona da tamam ama olayın bu hali düpedüz hinlik ve sahtekarlık. Şefimsi bi garsona durumu ikinci defa izah ettik, yanıt “1000 defa söyledik ama yine de pişirme parasını söylemiyorlar” sanki restoran işletmiyor da köy meydanında lahmacun fırını işletiyorlar… Pişirme parası nedir birader. Hatalarını kabul ettikleri halde bişiii yapamazlarmış, bi dahaki sefer hatırlatacakmışız vs vs… Bir dahaki sefere görüşmemek üzere ayrıldık bu efendi gözüken hinoğlu hin müesseseden. 18.06.2012 13:45 turuncu harpagon”
“Bir kaç kez gittiğim bir yer, Mezeleri çok güzel. Balığı siz seçmelisiniz. Onlara bırakırsanız çok taze olmayan bir balığı da önerebiliyorlar. Ama çok güzel pişiriyorlar. Garsonlar biraz verdiğiniz siparişe göre muamele ediyorlar, sadece meze alacam derseniz muamele biraz kalitesini düşürüyor. Büyük balık zengin menü olursa masa etrafında dönüyorlar… Ömer SÖKMEN-6 ay önce.”