Last Updated on 8 Mart 2022 by Yaşar Çelik
Knidos… Ege ile Akdeniz’in birleştiği noktada Datça Yarımadası’nın en uç noktasına konumlandırılmış bir antik kent! Tarihin en eski kentlerinden biri sayılan Knidos, şimdilerde restorasyon çalışmaları ile gündemde. Bölgenin arkeolojik çalışmalarını yürüten Ozan Tozluca ve Batıkan Bora anlattı. Knidos Antik Kenti.
1858 yılında İngiliz arkeolog Charles Newton, Knidos’ta değerli gördüğü her şeyi gemilerle İngiltere’ye götürmüş ardından kazı sırasında rastladıklarını günlüğünde şöyle anlatmıştı:
“…Halikarnassos’un gurur duyacağı bir anıt mezarı: Mozole’si, Rodos’un bronzdan dökülmüş anıtsal bir heykeli: Helios’u varsa, küçük Knidos kentinin de aynı şekilde gurur duyabileceği bir Afrodit Heykeli vardır; o heykeldir ki, Bithynia (Ege bölgesinin kuzeyi) Kralı Nikomedes, karşılığında kentin bütün gelirini ortaya koymuştur; Knidos’un bütün borçların silmiştir, ama nafile…”
Bizde Turizm Günlüğü olarak 2012’den beri Prof. Dr. Ertekin M. Doksanaltı tarafından yürütülen Knidos kazı çalışmalarında görev alan Arkeologlardan Ozan Tozluca ve Batıkan Bora ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Knidos Antik Kenti.
Diğer Datça haberlerimiz için tıklayın:
2 bin 600 yıllık Knidos Antik Kenti’ne ilk girdiğimizde çitlerle çevrili yaklaşık 5 bin kapasiteli küçük tiyatro bizi karşıladı. Rölöve, restitüsyon, restorasyon ve ışıklandırma projelerinin hazırlanmasıyla Knidos’un iki tiyatrosundan biri olan ‘Küçük Tiyatro’ya yeni taş bloklarının konulduğunu gördük.
Arkeolog Ozan Tozluca Küçük Tiyatro’yu bize tanıtırken basında çıkan olumsuz haberleri de eleştiriyor. Yapılan restorasyon çalışmalarının orijinalinden tabii ki fark edileceğini söyleyen Tozluca, yeni ile eskinin ayırt edilmesi gerektiğine vurgu yaparak “Buradaki taş blokların yapısı M.Ö. 14. yüzyıla kadar dayanıyor. Yani sizin yapacağınız yeni taş bloklarına bu eskitmeyi vermeniz imkânsız. Bunu nasıl yapacaksınız? Yaptığımız çalışmalar yıllar geçtikçe Knidos’un doğal yaşamına uyum sağlayarak aşınıp, eskiyip bu görüntüyü alacak” dedi.
Kazı ve çevre düzenlemesinin birlikte yürütüldüğünü ifade eden Arkeolog Batıkan Bora ise bize kazılarda ortaya çıkarılan eserlerin tasnif edilerek düzenlendiğini ve buluntuların da yerinde sergilendiğini aktardı.
Tarihi antik kentin 5 bin kişilik küçük tiyatrosunun ana duvarından da bahseden Bora, 7-8 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 100 metre uzunluğunda olan yapının sahip olduğu taş işçiliğinin ilk günkü görkemini halen koruduğunu söyledi.
Ticaret anlamında hareketli olan ve iki limanı bulunan bu kenti Dionysos Tapınağı’na girerek dolaşmaya devam ettik.
Frizlerine (Tiyatro perdesi – Mimarlıkta: kabartmalı süslü bölüm) konu olan tanrı Dionysos ile ilgili sahnelerinden dolayı bu adı alan tapınakta erken Hristiyanlık döneminde bir kilise inşa edilmiş. Kazılarda bulunan Doğu Roma İmparatoru Anastasios sikkesi, üç nefli olan bu kilisenin M.S 500 yıllarından önce hizmete girmiş olduğunu bize anlatıyor.
Dianisos Tapınağından Liman Caddesine kadar uzanan Stoa ise dükkan ve depo olarak kullanılmış. Knidos’un görkemine yakışır bir görüntü veren Korint başlıklı sütunların kabartmalı boğa başı, yılan, asma yaprağı ve üzüm salkımı bezemeli olduğunu gördük.
Yukarıya doğru çıktıkça antik kentin eşsiz bir manzaraya sahip olduğunu koylarına bakarak anlıyoruz. Karşımızda Akdeniz ve Ege sularının birleştiği tek yer olan Deveboynu Deniz Feneri uzanadursun eski zamanlarda tek başına bir ada olan bu yer dolgu toprak ile karaya bağlanarak iki yapay limanın oluşturulmasına neden olmuş. Kuzeydeki liman askeri diğer liman ise daha çok ticari amaçlar çerçevesinde kullanılmış. 1931 yılında inşa edilen ve denizden gelenlere rehberlik eden Deveboynu Deniz Feneri hala bu görevini sürdüren bir yapı.
Uzun ve verimli bir gezinin ardından ören yeri ile ilgili son detayları paylaşan Arkeolog Ozan Tozluca, 2012 yılında başladıkları bu kazı çalışmalarını Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün denetiminde ve finans desteğinde sürdürdüklerini belirterek bu sene küçük tiyatro, liman caddesi ve batı limanda bir şapel kazısı gerçekleştirdiklerini ayrıca bunların dışında yerel halk tarafından Gıyrap olarak adlandırılan iki farklı mezarda da kazı ve koruma çalışması yaptıklarını söyledi.
Her sene biraz daha ileri giderek 10 yıl içerisinde ana caddeye ulaşmayı hedeflediklerini kaydeden Tozluca, “Tiyatronun doğu duvarını bitirdik şimdi ise batı parados duvarında çalışmalarımız sürüyor. Elimizdeki verilerle aslına uygun bir şekilde taş ustalarımızın el işçiliğiyle duvarın tamamlanma çalışmaları başladı. Ancak tiyatroda yaklaşık bir 3 sene daha restorasyon çalışmaları devam edecek” şeklinde konuştu.