Last Updated on 30 Nisan 2018 by Yaşar Çelik
Turizm sektöründeki işçi sendikları ve çalışanların oluşturduğu meslek örgütleri, 2015 ve 2016 yıllarındaki tarihi krizden en çok etkilenen kesim olan ve hâlen bu ağır sorunlarla boğuşan turizm çalışanlarının, 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı buruk kutladıklarını ifade ettiler.
1 Mayıs İşçi Bayramı, dünyada ve ülkemizde alanlarda coşkuyla kutlanacak. Her 1 Mayıs’ta olduğu gibi, bu yıl da işçilerin çektiği zorluklara dikkat çekilecek. 2015 ve 2016 yıllarındaki tarihi krizin faturasını en ağır şekilde ödeyen ve hâlen de krizin getirdiği ağır sorunlarla boğuşan turizm çalışanları, 1 Mayıs’ı bu yıl da yine buruk kutlayacak.
TOLEYİS: HER ŞEYDEN ÖNCE SENDİKALI OLMALI
Her krizde olduğu gibi 2015 ve 2016’daki krizde de faturanın yine yine turizm çalışanlarına kesildiğini belirten Türkiye Otel Lokanta Dinlenme Yerleri İşçileri Sendikası (TOLEYİS) Başkanı Cemail Bakındı, turizm çalışanlarının her şeyden önce kendilerinde sorun olduğunu ve hepsinin mutlaka sendikalı olması gerektiğini söyledi. “Birlik beraberlik ve dayanışma içerisinde olup sorunlarını o şekilde çözmeleri lâzım. Bu da sendikasız olmaz” diyen Bakındı, turizm çalışanlarının sendikalaşma oranının çok düşük olduğunu ifade etti. Antalya’da bile 10-12 tesisin sendikalı olduğuna dikkat çeken Bakındı, şunları söyledi: “Bu iş böyle olmaz. Turizm çalışanlarının bu sorunları evvela kendilerinden kaynaklanıyor, çünkü sendikalı olmuyorlar. Sendikalı olurlarsa, biz sorunlarını çözmek için bütün gayretimizle çalışırız ve çözeriz. Sendikalı yerlerde bu sorunlar hep çözülmüştür. Ne varsa elimizden gelen bütün imkânları seferber ederiz ama evvela turizm çalışanlarının sendikalılaşması lâzım. Birinci sorun budur. Yoksa turizm çalışanlarının tabii ki birçok sorunu var.
“TÜRKİYE’NİN TURİZM POLİTİKASI SAĞLIKLI OLMALI”
Turizm çalışanlarının sorunları temelde izlenilen yanlış turizm politikasından kaynaklanıyor.
Herkesle kavga edersek bu ülkeye turist gelmez. Avrupa ile ilişkilerimizin kötüleşmesi turizm sektörünü de çok olumsuz etkiliyor. Avrupa ile iyi entegre olmak zorundayız. Onlarla sıfır kavga ile gitmemiz ve Avrupalı turistin kaçırmamız lâzım. Türkiye çok güzel bir ülke ama turizm politikamız sağlıklı değil. Dış ülkelerle olan ilişkilerimiz iyi değil. Bunları düzeltmek lâzım. Türkiye’nin değil 50 milyon, 100 milyon turisti çekmemesi için hiçbir sebep yok.
“DAHA ÇOK TURİST, DAHA ÇOK GELİR VE DAHA YÜKSEK MAAŞ”
Mayorka Adası’na senede 14 milyon gidiyor. Marmaris’le veya Bodrum’la mukayese dahi edilemeyecek olan Mayorka’nın ne doğru düzgün denizi var ne de yemekleri… Buna rağmen yılda 14 milyon turist çekiyor. Bizim de şapkayı önümüze koyup, nasıl turisti buraya çekebileceğimizi düşünüp tartışmamız lâzım. Pek tabii ki bu, bugünün meselesi değildir. Geçmişten bugüne turizm bakanlarının, turizmi yönetenlerin, turizme öncülük edenlerin ihmalidir. Bunu iyi bir hâle getirmemiz lâzım. Sıkıntı buradadır. Turist gelirse işçiler iyi çalışır, turizm gelirleri artar ve işçiler de daha çok para alır. Turizm politikamızı düzgün hâle getirmeli, el birliğiyle çalışmalı ve biribirimize yardımcı olmalıyız.
“1 MAYIS’IN KUTLANDIĞI HER YERDE ALANLARDA OLACAĞIZ”
1 Mayıs’ta sendikamızın var olduğu her yerde turizm çalışanlarıyla birlikte alanlarda olacağız. Türk-İş Hatay’da 1 Mayıs kutlaması yaptığı için genel itibariyle biz de oraya gidiyoruz. Yarın ben İstanbul’da olacağım. Taksim Meydanı’na gideceğiz Kazancı Yokuşu ve Taksim Anıtı’na çelenk koyacağız. Antalya ve İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarına teşkilatımız iştirak edecek. 1 Mayıs’ın kutlandığı her yerde TOLEYİS olarak biz de olmak için bütün gayreti gösteriyoruz. 1 Mayıs tatil olduğu için tatilini kullanan turizm çalışanlarını alanlara bekliyoruz. Maalesef turizm sektöründe tatil zorunluluğu yok. Çalışmayan arkadaşlarımız 1 Mayıs kutlamalarına iştirak edecektir. Biz organizasyonumuzu öyle yapıyoruz”.
TURİZM ÇALIŞANLARI DAYANIŞMA PLATFORMU: 1 MAYIS İÇİN BİLE EMEKÇİLERE İZİN VERİLMİYOR
Turizm Çalışanları Dayanışma Platformu Sözcüsü Mehmet Çeltikçi de turizm çalışanlarının 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü rahat kutlayamadaklarını belirterek, “Her şeyden önce ülkemiz, her alanda artan emek sömürüsüyle, hak gasplarıyla, işçi cinayetleriyle 1 Mayıs’ların ‘bayram’ olarak kutlanabilmesinden çok uzak bir görüntüde. Bununla beraber 1 Mayıs’ın işçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak kutlanabilmesi için de bir sürü engel yer alıyor. Örneğin 1 Mayıs resmi tatil olmasına karşın bir çok turizm çalışanı 1 Mayıs’larda rızaları alınmadan çalıştırılıyor ve herhangi bir fazla mesai ücreti de ödenmiyor. 1 Mayıs gösterilerine katılmak isteyen emekçilere izin verilmiyor” dedi.
“SENDİKALI OLMAK İSTEĞİ BİLE İŞTEN ÇIKARMA NEDENİ”
Turizm emekçilerinin bir çok sorunu olduğunu, bunların başında ise uzun ve kuralsız çalıştırılmaların yer aldığını ifade eden Çeltikçi, şunları söyledi: “Patronlar az personelle büyük kârlar elde etmek istiyorlar ve bunun sonucunda çalışma saatleri uzuyor, vardiya sayıları artıyor. Üstüne üstlük fazla çalıştığımız sürelerin ücretlerini alamıyoruz. Haftalık izinler genellikle patronların inisiyatifine kalıyor. Sektörde maaşlar çok gerilemiş durumda. Aynı zamanda gün geçtikçe artan taşeronlaşma işçiler arasında büyük bir rekabet yaratıyor. Avrupa’daki turizm çalışanlarının en büyük farkları bize kıyasla çok daha örgütlü olmaları. Örneğin geçtiğimiz yaz Yunanistan’da Hotel ve Restoran Çalışanları Sendikası tarafından sektördeki düşük ücretler ve hak gasplarına karşı büyük bir grev düzenlenebilmişti. Bizde bugün bir turizm çalışanı için herhangi bir sendika üyesi olmak istese, işten çıkarılma nedeni olabiliyor.
“SORUNLARIN KAYNAĞI EMEKÇİLERİN ÖRGÜTSÜZLÜĞÜDÜR”
Turizm emekçilerinin sorunlarının kaynağında aslında turizm emekçilerinin örgütsüzlüğü yatıyor. Çalışanlar örgütsüz olduğu sürece patron istediği gibi ücretleri ayarlayabiliyor, istediğini işten çıkarabiliyor, istediğine istediği işi yaptırabiliyor. Oysa turizm çalışanları ne kadar çok olduklarının ve birleşirlerse ne kadar güçlü olacaklarının farkında değil. Turizm Çalışanları Dayanışma Platformu geçtiğimiz yılın sonunda Ankara’da turizm çalışanlarının örgütsüzlüğünü kırmak, onların yalnız ve çaresiz olmadığını göstermek amacıyla kuruldu. Bugüne kadar otel çalışanlarına yönelik iş yerindeki hukuki hakları konusunda eğitimler düzenledi. Aynı zamanda çeşitli biçimlerde hak gaspına uğrayan ve kendisine ulaşan işçilere hukuki destek sağlıyor. Önümüzdeki dönemde de platform turizm çalışanlarını çeşitli biçimlerde bir araya getiren ve aralarındaki dayanışma ve örgütlülüğü artıran etkinlikler düzenlemeye devam edecek.
“TÜM TURİZM EMEKÇİLERİNİ ALANLARA DAVET EDİYORUZ”
Bugün memleket hızla seçim atmosferine giriyor. Böyle bir atmosferde emekçilerin kendi güçlerini, örgütlülüklerini kararlı biçimde göstermelerinin önemi daha da önem kazanmış durumda. Aksi takdirde seçimleri kim kazanırsa kazansın işçi sınıfı kazanmış olmayacak. Bu sebeple emeğiyle geçinen herkesi 1 Mayıs’ta kendi gücünü, birliğini göstermek üzere alanlara davet ediyor, başta turizm emekçileri olmak üzere tüm emekçilerin 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele gününü kutluyoruz”.
DEV-TURİZM-İŞ SENDİKASI: KRONİK SORUNLARA KRİZDEN KAYNAKLANAN EK SORUNLAR DA EKLENDİ
DİSK’e bağlı Devrimci Turizm İşçileri Sendikası (Dev-Turizm-İş) Genel Başkanı Mustafa Safvet Yahyaoğlu da, Dev-Turizm-İş Sendikası olarak Türkiye’de var oldukları bütün yerlerde alanlarda 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlayacaklarını belirterek, şunları söyledi: “Bu yıl ki 1 Mayıs kutlamalarında öne çıkan slogan ‘İş, Ekmek, Demokrasi ve Adalet’ olacak. Tabii ki Türkiye’de turizm işçileri yıllardır birikmiş birçok sorunla boğuşuyorlar. Son üç yıldır yaşanan krizlerin faturası da en çok işçilere, emekçilere kesildi ve tabii turizm bu bu siyasi ve ekonomik krizlerden en fazla etkilenen sektör. İşçilerin yıllardır devam ede gelen kronik sorunları var, bir de bu krizlerden kaynaklanan ilave sorunları var. Bu sene turizmin iyi olacağı pompalanıyor ancak bu çok da inandırıcı değil. Bu kadar siyasi ve ekonomik istikrarsızlık olan bir ülkede bir de şimdi bu seçim kampanyaları nasıl gidecek, ne gerilimler yaşayacağız, OHAL şartları içerisinde bir ülke… Turizm işçileri maalesef bütün bunlarla boğuşmak zorunda kalıyor. Arkadaşlarımıza mücadele dolu günler diliyoruz.
“TAŞERON YASASI İLE BİR SÜRÜ YENİ SORUN YARATTILAR”
Türkiye’nin rahat bir nefes almaya, kuvvetler ayrılığına, demokrasiye ve yeniden bir parlamenter sisteme dönüşe ihtiyacı var. İnsanlar hiç olmazsa demokrasinin kırıntıları da olsa, hiç olmazsa ekonominin kırıntıları da olsa işçilerin payında düşen, o kırıntıları da alamaz duruma geldi. Demokrasinin bile kırıntılarını yok ettikleri bir ülkede ne yazık ki taşeronları kadroya geçirdik derken, apar topar çıkardıkları bir kanun hükmünde kararname ile bir sürü yeni sorun yarattılar. Aslında kendi yarattıkları taşeron sistemine bir başka mağduriyet, bir başka sıkıntı eklemiş oldular ama sözüm ona taşeronu kaldırıyormuş gibi yaptılar. Zaten şu anda Türkiye’de en büyük taşeron devlettir. 2 milyonun üzerinde taşeronun olduğu bir ülkede 600-700 bin kişiyi taşerondan bir başka şirketlere naklederken sözüm ona taşeron sistemi kaldırılmış oldu. Hayır, taşeron da devam ediyor, kölelik devam ediyor, mağduriyetler de devam ediyor.
“BÜTÜN GÜCÜMÜZLE 1 MAYIS’TA ALANLARDA OLACAĞIZ”
Yıllardır çalışan, o işi yapan işçilere sınavdan bahsediliyor, güvenlik soruşturmaları engeli çıkarılıyor vs. Bu şartlar altında 1 Mayıs’ı kutlayacağız ama 24 Haziran’da bir seçim var önümüzde. Dileriz ki vatandaş kendisine giydirilen ama içinde ekmek yiyemediği, nefes alamadığı bu dar gömlekten sıkılmış olsun ve demokrasiyi tercih etsin, özgürlükleri, adaleti ve eşitliği tercih etsin. Bu dileğimizle 1 Mayıs’ta bütün gücümüzle alanlarda olacağız. Çalışır durumda olan turizm çalışanı üyelerimiz, mesaileri uyduğu takdirde 1 Mayıs kutlamalarına gelebilecekler. İzin almak kolay değil. Çünkü turizm 24 saat hizmet üretilen bir sektör, orada işi aksatmak mümkün değil. Ama üç vardiya çalışıldığı için kimisi sabah çalışıyordur öğleden sonra katılabilir, kimisi gece çalışıyordur sabahtan itibaren katılabilir, kimisi 1600-24:00 vardiyasında çalışıyordur ve mitinginden sonra mesaisine rahatlıkla yetişebilir. Bu anlamda katılımda bir sıkıntı yaşanmaz.
“SENDİKA ÜYELİĞİ FARK EDİLDİĞİ ANDA İŞÇİLER KAPININ ÖNÜNE KONULUYOR”
Dev-Turizm-İş Sendikası olarak Antalya’da şubemiz var. Alanya ve Manavgat’ta Doğu Antalya şubemiz var. İzmir’de Ege Bölge şubemiz var. Ankara’da da şubemiz var. İstanbul, Bursa ve Kocaeli’de örgütlenen Marmara şubemiz var. Diyarbakır, Batman, Mardin ve Ağrı’da üyelerimiz var. Türkiye’nin her yerinde örgütleniyoruz. Zaten turizm eskisi gibi değil artık. Eskiden Türkiye’de 8-10 merkez saydığınızda Türkiye’de turizmi anlatabilirdiniz ama bugün Erzurum’a gittiğinizde Palandöken’de turizm var, Kayseri’ye gittiğinizde Erciyes’te turizm var, Kars’ta Sarıkamış’ta turizm var, Nevşehir’de Kapadokya’da turizm var. Bugün artık Türkiye’nin 81 ilinde turizm var. Biz henüz 7 yaşında bir sendika olduğumuz için üye sayımız fazla değil. 70 yıldır sendika olan bir sektörde ne yazık ki biz 7 yıl önce bir sendika kurmak zorunda kaldık. DİSK’in içerisindeki sendika DİSK’ten ayrılıp Hak-İş’e geçti. Onun üzerine biz DİSK’in içerisinde bu sendikayı kurduk. Yeni yeni örgütleniyor ve sendikamızı ayağa kaldırıyoruz. Şu anda DİSK’in içersindeki beşinci büyük sendika durumuna geldik. Şu anda turizm çalışanları için en önemli sorun, işveren sendika üyeliğini fark ettiği anda işçileri kapının önüne koyuyor. Bir anayasal hak olarak, bir evrensel hak olarak sendikalaşma en doğal bir demokratik hak iken, işverenler kendileri istedikleri sendikalara, istedikleri odalara, istedikleri derneklere üye olduklarında biz işverenleri işten atmıyoruz ama onlar üye olduğumuzu duydukları anda bizi işten atıyorlar. Böylesine ters işleyen, demokrasiyi içine sindiremeyen ülke konumundayız”.