Last Updated on 14 Mayıs 2018 by Yaşar Çelik
TUROYD Başkanı Ali Can Aksu, ülkemizdeki turizm pazarının B2B ve B2C online satış kanallarının ve yabancı tur operatörlerinin eline geçtiğini, bu büyük kuruluşların Türkiye’den milyonlarca dolar rant sağladığını ileri sürerek, “Kendi ülkemizde misafir konumuna düşmek istemiyorsak gelin birlik olalım” çağrısında bulundu.
Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Başkanı Ali Can Aksu, yaptığı basın açıklamasında Türk turizm pazarındaki tekelleşmeye karşı seyahat acentaları ile otelcilerin birlikte mücadele etmesi gerektiğini ifade etti. Türk seyahat acentalarının ülke pazarlaması ve müşteri tedariğinde, otellere olan katkısının yüzde 3’ün altında olduğunu iddia ederek otel yöneticilerinin eskiden olduğu gibi bugün de yoğun bir mücadele ile pazarlama faaliyetlerinde kendi imkanlarını kullandığını ileri süren Aksu, “Bazı yaralar merhemle iyileşmez. Tıpkı Türkiye’nin turizm yarası gibi… Farklı konularda yazılmakta olan tezler, düzenlenen sempozyumlar, şuralar, oluşturulan komisyonlar, istişareler… Tüm bu yapılanlar fotoğraflarda boy göstermekten öteye geçemiyor” dedi.
“OTELCİLER OLARAK KENDİ SAVAŞIMIZI KENDİMİZ VERİYORUZ”
Uygulanabilir ve gerçekçi politikalarının olmamasına masadaki merhem tedavilerin de eklemesi ile bir türlü iyileşemeyen Türk turizm sektöründeki bu durumdan en çok, 85 milyar dolarlık yatırım yapan otel yatırımcıları ve çalışanlarının etkilendiğini belirten Aksu, açıklamasında şunları ifade etti: “Turizm STK’ları açısından tabloya dönüp baktığımız zaman masanın etrafında bir yarış hakim. ‘Yasayla destekleniyorum’ söylemine karşılık, ‘Turizm’e etkin, katkın dedir?’ diye sorgulayan yok. Hizmeti üreten son nokta olarak biz otelciler, kendimizi kaderimize mi terk etmeliydik? Süslü, ballı laflarla bir türlü otelimizin önüne yanaşamayan grup otobüslerini bekleyerek hayal gemisine mi binseydik? Kendimize, mesleğimize olan saygıdan, ülkemize olan sevgiden ötürü kendi savaşımızı veriyoruz.
“KENDİ ÜLKEMİZİ, KENDİ ACENTALARIMIZIN SATMASINI İSTEMEK SUÇ MU?”
Ülkemizdeki turizm pazarı B2B ve B2C online satış kanallarının ve yabancı tur operatörlerin eline geçti. Bu büyük kuruluşlar Türkiye’den milyonlarca dolar rant sağlıyorlar. Konuşmalarında ‘En karlı destinasyonumuz Türkiye’ diye bahsediyorlar. Peki bizim acentalarımız ne yapıyorlar? Taşeronluk! Bu büyük portallarla, operatörlerle anlaşma yapma peşindeler. Bizim otel yöneticilerimiz kendi imkanları ile bağlantı kuruyor, kontrat yapıyor zaten. Elimizde çanta gezilmedik fuar, çalınmadık kapı bırakmıyoruz. Biz otel yatırımcısı ve yöneticisi olarak nasıl güveneceğiz acentelerimize? Nasıl karşı duracağız tekelleşmeye? Kendi ülkemizi kendi acentalarımızın satmasını istemek, bunu beklemek midir suçumuz?
“SATTILAR, SÖMÜRDÜLER, YİYİP BİTİRDİLER!”
Fikirlerine başvurduğumuz bu büyük portalların ve turizm operatörlerinin yöneticileri veya kontrat müdürleri bu konudan tabi ki çok mutlular. Elinizde değerli bir ürün varsa ve bunu satamıyorsanız, bunu satacak birileri illaki çıkar. İşte bu adamlar bunu yapıyorlar. Piyasadaki fiyatı da bunlar belirliyorlar. Otellerin sürdürülebilirliği değil ki onlar için önemli olan, ne kadar çok para kazanacakları. Bunu dünyanın birçok ülkesinde yaptılar. Sattılar, sömürdüler, yiyip bitirdiler. Sonra da oralara kendi otellerini ve kendi acentalarını açıtılar. O ülke insanları da bu yabancı kuruluşların otellerinde, acentalarında çalışmak zorunda kaldılar. Biz kendi ülkemizde misafir konumuna düşmek istemiyoruz. Ama gördüğümüz kadarı ile o masanın etrafında büyük tik atarak fotoğraf karesine girenler maalesef bu tehlikenin farkında değiller.
“GELİN BİR OLALIM DERİM, SORGULAMADAN YARGILAMADAN”
Turizm Otel Yöneticileri Derneği olarak amacımız o masada fotoğraf karesine girmek değil. Bizleri en çok etkileyen tehlikeler karşısında gerçekleri dürüstçe söylemek, fikrimizi beyan etmek ve çözüm üretmek. Yasaların verdiği güvenle övünüp, turizm önderliğini üstlenenlerin karşısında tepkimiz doğaldır ki, güvencesi olmayan binlerce işsiz turizm emekçisi gerçeği karşısında aynı övgüden söz edemiyoruz. Türk turizmini kurtaracaksak eğer, gelin bir olalım derim, sorgulamadan yargılamadan”.