Geçmiş yıllarda birleştirilmelerinden dolayı eleştiri oklarının hedefinde olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, şimdi tekrardan gündeme bomba gibi düştü. 24 Haziran sonrasında bakanlıklara dair yapılacak düzenlemelerde Kültür ve Turizm Bakanlığının ‘Kültür’ kısmının MEB içinde bir bölüm haline getirilmesi kültürümüze vurulacak en büyük darbe olarak görülüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının ayrılmasını doğru bulan ancak Kültür Bakanlığı’nı MEB içinde bir bölüm haline getirilmesini eleştiren Prof. Dr. Suat Çağlayan, konuyu “Kültür Bakanlığı neden kapatılmak isteniyor” başlıklı yazısında ele aldı.
İşte Odatv.com’dan Suat Çağlayan’ın “Kültür Bakanlığı neden kapatılmak isteniyor” başlıklı yazısının dikkat çeken kısımları:
“AKP, seçimlerden sonra -eğer ömrü yeterse- kamunun yeniden yapılandırması başlığıyla bakanlıklarda önemli değişiklikler yapmayı planlıyormuş.
Bu bağlamda Kültür ve Turizm Bakanlıkları yeniden ayrılacak, Kültür Bakanlığı bakanlık olmaktan çıkarılarak ya bir “başkanlık” ya da “genel müdürlük” halinde Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) bağlanacakmış.
Nereden bakarsanız bakın, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı iyi bir gelecek beklemiyor!
Bu birleşme yasalaşmadan önce, aralarında benim de bulunduğum eski Kültür Bakanları, ilk Kültür Bakanımız rahmetli Talat Halman’ın da katılımıyla, hem Kültür Bakanı Erkan Mumcu’yu ziyaret etmiş ve hem de bir bildirge yayınlayarak uyarılarda bulunmuştuk.
O zaman Talat Halman, Erkan Mumcu’ya özetle şöyle demişti:
“Turizm bir sanayi dalı ve işletme, kültür ise bir sanat dalıdır. Turizm yatırımcılık, kültür yaratıcılıktır! İkisini aynı çatı altına getirmek kurtla kuzuyu bir araya getirmek gibidir. Yazık edersiniz!”
Diğer bakan arkadaşlarımızın hepsi o görüşmede, bakanlıkların birleştirilmesi konusuna neden karşı çıktıklarını anlatmıştı. Ben de bu birleşmenin yapacağı tahribatı anlattıktan sonra;
“Turizmin iştahına kültürü kurban etmeyin! Lütfen Başbakan’ı (Tayyip Erdoğan) ikna ederek bunu önleyin” diye ricada bulunmuştum.
AKP hükümetinin yapmak istediğini çok iyi biliyorduk.
Amaç; Kültür Bakanlığı’nın yönetiminde olan doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sit alanlarının statüsünü kolaylıkla değiştirerek onları yandaş rantiyecilerin iştahına sunmak…
Bakanlıkları birleştirerek Kültür Bakanlığı’nın, başta “doğal sit” alanları olmak üzere, tarihi, kentsel ve arkeolojik sit alanları üzerinde ‘koruyucu’ etkisini sulandırdılar. Daha sonra, özellikle rant alanı olarak görülen “doğal ve kentsel sit” alanları üzerinde, daha rahat oyun oynamak için işin içine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı soktular.
Yapılan bütün tahribatlardan sonra bile, Kültür Bakanlığı’nı Turizm’den ayırmak çok doğru olacaktır.
Ama bunun için tek koşul, bakanlığın, yeniden Kültür Bakanlığı olmasıdır!
Yoksa, Turizm’den kurtardıktan sonra, Kültür Bakanlığı’nı MEB içinde bir bölüm haline getirmek, gelişmiş ülkelerin kültürü baş tacı yapmakta olduğu bir çağda, kültürümüze vurulacak en büyük darbe olacaktır.”