Avrupa’da yer alan “Lüks Segment” kategorisindeki oteller arasında yılın oteli seçilen St. Regis İstanbul, Nişantaşı geleneklerini ve tarzını Çağdaş Art Deco akımından etkilenmiş mimarisi ile harmanlıyor.
Tarih, sanat, lüks, alışveriş, gurme deneyimler ve gece hayatının peşinde koşan rafine gezginler için ideal bir adres olma özelliği taşıyan St. Regis İstanbul, aynı zamanda bir sanat oteli olarak da dikkat çekiyor.
TABLOLARLA SANATA YOLCULUK
Her köşesinde ünlü bir sanatçının eserini keşfetme şansı sunan otelde özellikle Fernando Botero’nun tablosu ve otelin bünyesindeki Spago İstanbul’un içerisinde yer alan Andy Warhol’un pop-art eserleri misafirlerin ilgi odağı oluyor.
MUTFAKTA ‘ÇİFLİKTEN MASAYA’ FELSEFESİ
St. Regis İstanbul, Nişantaşı’nın keyifli restoranlarından Spago İstanbul ve St. Regis Brasserie ile de müşterilerini keyifli anlar yaşatıyor. Gastronomi dünyasının öncülerinden biri olarak lider konumunu koruyan; mutfak sanatları, servis ve stil açısından trendleri belirleyen Spago’nun Amerika dışındaki ilk uluslararası restoranı olan Spago İstanbul, ünlü şef Wolfgang Puck’ın “çiftlikten masaya” felsefesini yansıtan menüsü ile şehre yepyeni bir lezzet kültürü getiriyor. Kısa zamanda Nişantaşı sakinlerinin ve tüm İstanbulluların buluşma noktası haline gelen St. Regis Brasserie ise ödüllü şef Özgür Üstün’ün yönetimindeki Türk ve Fransız mutfağını harmanlayan lezzetleriyle misafirlerini gastronomik bir serüvene davet ediyor.
EZBERLERİ BOZAN BİR SPA
St. Regis markasının seçkin köklerinden doğan ve sadece St. Regis’e özgü bir marka olan Iridium SPA da su seslerinin eşlik ettiği görkemli ve huzurlu ambiyansıyla ezberleri bozarak misafirlerine beklentilerin ötesinde deneyimler yaşatıyor.