Last Updated on 11 Temmuz 2018 by Turizm Günlüğü
Tenis sporunun en eski ve en prestijli turnuvası olan Wimbledon, bu yıl 132. kez organize edilerek tenis meraklılarının yanı sıra eşsiz lezzetler sunan mutfakları ile gurmeleri de kendine çekmeyi başardı.
Geçtiğimiz Pazartesi günü başlayan Wimbledon’da İtalyan mutfağından Sushi’ye, Tayland yemeklerinden Fransız yemeklerine kadar sayısı giderek artan restoranlar da turnuva boyunca lezzetleriyle birbirleriyle yarışıyor.
Şampiyona zamanı iki hafta boyunca tenisle coşan sporseverler, her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırlayan Wimbledon’da dünya yemeklerinin yer aldığı zengin bir mutfak ile karşılaştı.
GURMELER KEŞİFTE
Bölgedeki restorantlar kullandıkları malzemelerinin kalitesi ve sunumuyla Londra’nın en seçkin mekanlarını yaratmayı başardılar.
Wimbledon’a Londra merkezden trenle 25 dakikada varıyorsunuz. İstasyondan çıkar çıkmaz cadde boyunca restoranlar sizi karşılıyor. Turnuvanın oynandığı kortlara giden caddenin adı Wimbledon Hill Road. Trenden iner inmez karşılıklı restoranlar muhteşem dış dekorlarıyla hemen dikkat çekiyor. Bu yol üzerinde bir sıra boyunca The hand & Racquet, Roxie, The loft, The Alexandra ve All Bar One yer alıyor.
The hand & Racquet ve Roxie zengin bira çeşitleriyle klasik bir İngiliz Pub’ı olmasına rağmen Roxie, bölgenin en lezzetli bifteğini sunuyor. Bira çeşitlerinin zenginliği ile tercih edilen mekan ayrıca birbirinden değişik sunumuyla cocktailde de iddialı. The loft, The Alexandra ve All Bar One ise daha çok bira ile tüketilecek lezzetli burgerler ve fish and chips gibi klasik İngiliz mutfağından lezzetler sunuyor.
Yolun karşı tarafında ise balık seçenekleriyle popüler İtalyan restaoranı San Lorenzo, geleneksel Vietnam yemekleri yapan Asya mutfağını en iyi temsil eden restoranlardan bir olan Pho Vietnamese Street Food, kısa sürede ün yapan Sticks Sushi ve Arjantin mutfağının dayanılmaz bifteklerini sunan Buenos Aries yer alıyor.
BÜYÜK BEĞENİ TOPLAYAN SEÇENEKLER
Buradan yürüyüp yukarıya doğru Wimbledon Village’e vardığınızda ise seçenekler artıyor. Burada sizi daha çok romantik ve keyifli bir akşam yemeği için lezzetler sunan restoranlar bekliyor. Ana cadde üzerinde sadece gündüz açık olan ve harika kahvaltı seçeneği sunan Le Pain Quotidien yer alıyor. Onun yanında Fransız mutfağının eşsiz lezzetleriyle Cote Bistro var. Cote Bistro, özellikle sunduğu set menü ile hem hesaplı hem lezzetli sloganıyla büyük ilgi görüyor. Burada tek kişi tatlı dahil 15 sterline keyifli bir akşam geçirmeniz mümkün. Hemen yanında yer alan başka bir Arjantin restoranı olan Chango ise etli böreğiyle ünlü. Yarım ay şeklinde hazırlanmış içinde bolca baharatlı et bulunan spesiyali müşterilerden büyük beğeni topluyor. İtalyan mutfağını temsil eden Strada daha çok pizza yemek isteyenlerin uğrak yeri. Lezzetli salataları ve sandviçleri ile Paul, taze istiridye ve şampanyası ile ünlü Fire Stable yer alıyor.
SERENA’NIN FAVORİSİ TAYLAND YEMEKLERİ
Tavsiye ettiğim restoranların hemen hemen tamamında yemekler muhteşem, ben bir tercih yapmakta hep zorlanıyorum. Benim bir kaç favorim var ancak Wimbledon Village’de bulunan Tayland restoranı Thai Tho, farklı bir özelliği ile ön plana çıkıyor. Taylandlı Nicky Santichatsak Millls’e ait olan Tho’nun Wimledon için ayrı bir yeri var.
Birçok tenisçinin uğrak yeri burası. Yıllar önce Shrapova şampiyon olduğu yıl turnuva boyunca sık sık buraya uğramış. Daha sonra turnuvayı kazanınca burayı uğurlu restoranı olarak seçmiş. Ayrıca Serena’da sık sık ailesiyle birlikte burada yemeği tercih ediyor. Thai Tho’ya uğradığınızda mutlaka ünlü bir tenisçiyle karşılaşmanız kaçınılmaz. Kadınlar soyunma odasında bile konuşulan lezzet haline gelen Pho’nun klasik bir menüsü var. Özellikle buğulanmış taze balık ve çorbaları muhteşem. Denemenizi kesinlikle tavsiye ederim.
Restoranın sahibi Nicky, yıllar önce Londra’ya İngilizce öğrenmeye gelmiş okul masraflarını karşılamak için Wimbledon pazarında annesinin yemeklerinden yapıp satmaya başlamış çok popüler olunca da restoran açması kaçınılmaz olmuş. Yıl boyu açık olan restorana benim en çok beğendiğim kırmızı soslu karides. Basmati pilavı ile servis yapılan yemeği mutlaka tatmanızı tavsiye ederim.
Ancak hangi restoranı tercih ederseniz edin mutlaka birkaç gün önceden rezervasyon yapmanızı öneririm. Turnuva dolayısıyla yer bulmak oldukça güç oluyor.
SUGARPOVA ŞEKERLEMELERİNE YOĞUN İLGİ
Ayrıca, bu yıl ünlü tenisçi Sharpova da Wimbledon’da sağlıklı şekerlemeler satan bir dükkan açtı. Bu yıl kortlara dönen ünlü tenisçinin şekerlemeleri ismi kadar eğlenceli. Yoğun ilgi gören “Sugarpova” ana cadde üzerinde bulunuyor.
34 MİLYON STERLİN ÖDÜL
En eski tenis turnuvası özelliğini taşıyan şampiyona, ilk defa 9 Temmuz 1877 tarihinde yalnızca erkeklerden oluşan Britanyalı 22 tenisçinin katılımıyla oynandı.
23 Temmuz 1868’de kroket oynanması için kurulan, 1877’de ise “All England Lawn Tenis ve Kroket Kulübü” adını alan tesislerdeki ilk turnuvayı, Spencer Gore kazandı.
Tenisin en prestijli organizasyonları arasında yer alan Wimbledon Turnuvası, kendine özgü kurallarıyla ayrı bir yere sahip. 1909’dan beri koyu yeşil ve mor renklerin resmi renkler kabul edildiği turnuvada tenisçilerin “beyaz giyinme zorunluluğu”, korta giriş ve çıkış protokolü gibi birtakım kurallar da bulunuyor.
Wimbledon, çim kortta oynanan tek grand slam turnuvası olma özelliğini de taşıyor.
İki hafta süren turnuvada Kraliyet ailesinin de bir locası bulunuyor. Burada bir karşılaşma izlemek Şampiyonayla gurur duyan İngilizler için de büyük bir spor olayı. İki hafta boyunca şampiyonadaki gelişmelere ve karşılama sonuçlarına kitlenen İngilizler için Wimbledon Turnuvası yılın en önemli spor olayı.