TD Hospitality Consulting Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Döşkaya, kurların çok yükseldiği bir ortamda Türk turizminin artık akıllı destinasyonlara ve üst gelir grubuna sahip turistlere ihtiyacı olduğunu belirterek öncelikle Avrupa ülkelerine konsantre olunması gerektiğini söyledi.
Küresel piyasalardaki gelişmelerin yanında, Türkiye ve ABD arasındaki siyasi gerginliğin artması öte yandan özellikle İdlib konusunda gelişmelerin yeniden ısınmasının etkisiyle Türk Lirası’ndaki değer kaybının hız kazandığını belirten TD Hospitality Consulting Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Döşkaya, Dolar ve Euro’nun Türk Lirası karşısında art arda rekorlar kırmasıyla, kur yükselişinin turizm sektörü gelirleri üzerinde etkisi pozitif olsa da yüksek enflasyon giderlerinin sektörü olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Döviz kurlarındaki dalgalanmanın, tıpkı ihracatçılar için olduğu gibi turizm sektörüne de çift yönlü etki etiğini belirten Döşkaya, şunları ifade etti:
“Yerli turiste yapılan tatil satışları, artan fiyatların ve Türk Lirası’nın değer kaybetmesinden ötürü olumsuz etkilenmektedir. Yabancı turist açısından bakıldığında ise Dolar ve Euro’nun Türk Lirası karşısında değerinin yükselmesi daha fazla turistin ülkemize gelmesine imkân sağlamaktadır.
Türkiye dalgalı kur rejiminin ilk kur krizini yaşıyor. Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) yıllık artış oranı 15,85 seviyesinde olmasının iyi okunması gerekmektedir.
Son dönemlerde ABD ile Çin arasında ticaret savaşları, İran’a yönelik yaptırımlar ve korumacı önlemler gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybetmesine ve ekonomik daralmaya neden olmuştur. Türkiye’nin turizmde öncelikle Avrupa ülkelerine konsantre olması sürdürülebilirlik açısından önem arz etmektedir.
Turizm gelirinde, döviz bazında kişi başı ortama harcama hedefinin yakalanabilmesi için harcama düzeyi yüksek üst gelir grubuna sahip turistlerin ülkemize çekilmesi ve bununla birlikte turizm destinasyonlarında çevre ve akıllı şehircilik yatırımı yapılması gerekmektedir. Pazarlama dilinde ise akıllı kavramı kullanıcı merkezli bir bakış açısıdır ve bu da akıllı ürün veya hizmetin daha çok kullanıcı dostu olmasını sağlamaktadır. Akıllı şehirler konsepti vatandaşların yaşam kalitesini arttırmak ve şehir hizmetlerinin verimliliğini iyileştirmek için sosyal bileşenleriyle sinerji yaratmaya çalışan teknoloji ile iç içe olan ekosistem ile ilişkilendirilmektedir.
Önümüzdeki dönem özellikle iç pazara yönelik TL kampanyası, erken rezervasyon avantajları ve döviz hareketliğinin daha az hissedilmesi için yapılan aksiyonlardan biri de ‘dövize çapa’, yani kuru sabitleme daha fazla önem kazanacaktır. Tatil satışlarının vazgeçilmez promosyonlarından biri de elbette kredi kartlarına taksit uygulaması. Her seyahat acentesinin özel anlaşmalarla hayata geçirdiği taksitlendirmeler, meblağ büyük olsa bile tüketicinin cebinden bir kerede çıkmadığı için cezbedici oluyor.
Otellerin “Yield Management” yaparak müşteri talebini ve elde kalan satılmaya müsait oda sayısını yorumlayarak, değişken fiyat stratejisi uygulamak ve bu suretle belirli bir dönemde geliri maksimize etmeye özen göstermeleri gerekmektedir.
Ayrıca hizmet kalitesinin yükseltilmesi için nitelikli personele yatırım yapılması, çalışma koşullarının ve ücretlerin iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu noktada artık ücret giderlerinden yapılan tasarrufun işletmelere fayda değil zarar verdiğiyle de dolu dolu geçen bir sezonda yüzleşmiş olduk.
Türk turizminin artık akıllı destinasyonlara ve üst gelir grubuna sahip turistlere ihtiyacı var.”