Last Updated on 24 Ekim 2018 by Yaşar Çelik
Bir havayolu şirketi düşünün; biletiniz yok yolcu değilsiniz, isminiz sistemde yok ama o uçuşun atanmış amiri sizsiniz… Yani bir varsınız bir yoksunuz! Bir havayolu şirketi düşünün; bu sefer de görev aldığınız pozisyondan daha düşük bir kıdemde çalıştırılmak için size zorla bir sözleşme imzalatmaya çalışılıyor. Ama bu iş tam olarak yabancı filmlerdeki polis sorgulamaları gibi… İşte tüm bunlar adı gizli tutulan havayolu şirketi tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden işlerine son verilen kabin amirlerinden Fatma Yenilmez ve Nurcan Şen’in yaşadıkları.
gazeteduvar.com’dan Nuray Pehlivan’ın ‘Havayollarında deneyimli çalışanlar işten çıkartılıyor’ başlıklı özel haberi sayesinde dikkatimizi çeken bu olay; havayollarında deneyimli çalışanların ne gibi zorluklar çektiğini ve işlerinden sebepsizce nasıl çıkarıldıklarının ayrıntılarını gözler önüne serdi.
Kabin amirlerinden Fatma Yenilmez ve Nurcan Şen, hiçbir geçerli sebep gösterilmeden işten çıkarıldıkları o havayolu şirketinin çalışma koşullarını ve yeni şirket politikalarıyla ortaya çıkan tehlikeleri gazeteduvar.com’dan Nuray Pehlivan’a bakın nasıl anlatmış:
(Haberin dikkat çeken bölümleri verilmiştir. Detaylarını lütfen tıklayarak kaynağından okuyunuz!)
“Şirketteki işinizden hangi gerekçe ile atıldınız?
Fatma Yenilmez: Emekliliğime 6 ay kala hiçbir gerekçe gösterilmeden, uçuştayken işten çıkarıldım. Yatı görevini takiben bir uçuşum vardı ancak sisteme girdiğimde kodlama yapamadım. Sonra ismimin sistemden silinmiş olduğunu gördüm. Şirketin hiçbir yerinde ismim görünmüyordu ama o uçuşun atanmış amiri bendim. Kontrol masasına kodlama yapamadığımı söyleyerek durumu ilettim, ekip tahsise gidip sordum… Sisteme giriş yapar yapmaz birbirlerine bakıp sonra bana dönüp bu uçuşun atanmış amiri sizsiniz dediler. ”Evet, ama biletim yok yolcu değilim, ismim sistemde yok amir değilim” dedim. Hangi vasıfla bu uçağa bineceğim diyerek sesimi yükselttim.
Oldu kİ başıma bir şey geldi, ayağım kaydı, merdivenlerden düştüm ama ben uçakta yokum! Yolcu olarak da, görevli olarak da uçakta yokum. İnsan olarak yokum. Aziz Nesin’in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz hikâyesindeki gibi…
Nurcan Şen: Türkiye ve dünyanın önde gelen havayolu şirketlerinde görev yaptım. 2008 yılında kabin amiri olarak işe başladım. Sonra üstün performanslı olarak değerlendirip beni ekip koçu olarak atadılar. Bir gün şirkete çağrıldım. Kabin hizmetleri müdürümüz, koçluk sistemi pozisyonu kapatılıp danışmanlık şeklinde daha az kişiyle yürütüleceği gerekçesiyle yeni sözleşme imzalattı. Böylelikle hem kıdemim düşürüldü hem maaşım… Bu arada koçluk sistemi kaldırılmadığı gibi, pozisyona yeni elemanlar alındı. Aradan 3 ay geçti ve bana yeni bir sözleşme daha imzalamam gerektiği konusunda bir SMS gönderildi. Yaşadığım bu olayları anlatan bir mail hazırlayarak yöneticilerime bu durumu bildirdim ancak hiçbir yöneticiden mailime cevap gelmedi. Kayseri uçuşumun dönüşünde diğer Kabin Hizmetleri Müdürü elinde imzalatmak istediği sözleşmeyle ekip bekleme odasında beni karşıladı. Tüm ekiplerin ortasında bana sözleşmeyi gösterdi ve imzalamam konusunda baskı yaptı. ‘Bu sözleşmeyi imzala yoksa işsiz kalırsın, bu zamanda iş bulamazsın’ dedi ve bir yerleri aramakla tehdit ederek arada bir telefonunu gösterip üzerimde baskı kurdu. Herkesin ortasında sözleşmeyi imzalatmak için her yolu denedi ama buna rağmen imzalamadım. Ertesi gün uçuşum vardı. Uçuşumu görev değişikliği ile aldılar ve yerine GMA kodlu bir görev atadılar. Bu kodu hepimiz biliriz. Bu, şirkete çağrıldığımız haberini verir; mutlaka bir olay vardır, orada sorguya çekeceklerdir, hesap soracaklardır… Nitekim şirkete gittiğimde de böyle oldu. Kabin Hizmetleri Direktörü ve İnsan Kaynakları Uzmanı, sorguya çekmek için beni bekliyordu. Kabin hizmetleri direktörü neden böyle bir mail gönderdiğimi sordu ve ‘Başımıza ne işler açtın, zor duruma düştük, Üstlerimize bu durumu açıklayamadık. Sen ne istiyorsun’ gibi sorular yöneltti. O da sözleşmeyi imzalama konusunda baskı yaptı. O sözleşme haklarımın elimden alınması ve ücretsiz izne çıkarılmam demekti. Bir ara beni düşünmem için yalnız bıraktılar. Kendi belirledikleri kabin ekiplerine bu sözleşmeyi imzalatıp beni unutmuşlar ve imzalatmadan ücretsiz izne çıkarıp programıma yansıtmışlar. O zaman imzam olmadan yaptıkları keyfi uygulama başlarına dert açtığı için beni zorladıklarını anladım. Tüm bu olanlardan sonra Kabin Hizmetleri Direktörümüz hiçbir açıklama yapmadan iş akdimin feshedildiğini söyledi. Yayınlanan uçuş programım yarıda kesildi. Sorgusuz sualsiz ve haksızca işime son verdiler. Şimdi işe iade davası açtım. Dava sürecim devam ediyor.
15 Temmuz sonrası hükümetin işverenlere sunduğu ortamdan yararlanan şirketler, tazminatlı-tazminatsız, toplu ya da küçük gruplar halinde nitelikli bir çok elemanı işten çıkardı. Çalıştığınız şirkette bu anlamda ve sendikal faaliyetler nedeniyle bir baskı var mı?
Nurcan Şen: Özel şirketlerde ne yazık ki böyle bir durum var. Çalıştığımız şirkette sendikalı olmak dışında özellikle havacılıkta uzmanlaşmış orta yaş, tecrübeli personelin üzerinde baskı kurulmaya başlandı. Bu yaşta çıkarılanların tek bildikleri iş havacılık ve dolayısıyla başka sektörlerde de iş bulamıyorlar. Sendikalar özellikle bu yaş aralığını koruyacak sözleşmeler yapmalı işverenle. Belli bir yaş üstü insanlar tecrübelerinin en üst düzeyde olduğu dönemde işten çıkarılıyor. Çünkü bu yaşta maaşlar yükseliyor ve şirket için artık bir külfet haline geliyor bu. 40 yaşında işten çıkarılan bir insan emeklilikte yaşa da takıldığı için sigortasını doldursa bile emekli maaşı alamıyor. Sosyal haklarından faydalanamıyor. İnsan başına gelince anlıyor. Hepimiz mahkemelerde hak arıyoruz. Şu süreçte sendika gibi bizi koruyucu bir güç olması iyi olurdu.
Şİmdi çil yavrusu gibi dağıtıldık.
Fatma Yenilmez: Haklarımızı koruyacak bir platformumuz ve sözleşmemiz yok maalesef. Bizim en büyük dezavantajımız bu. Sendika en azından bilir kişi olarak bize fayda sağlayabilecek danışmanlar, avukatlar sağlayabilirdi. Ama ne yazık ki sendikalı olmak zaten işten çıkarılma sebeplerinden bir tanesiydi. Bu şirkette bırakın sendika olmamasını, her konuda psikolojik baskı vardı. Mesela bize herhangi bir uçakta bir olay ya da kaza olduğunda hiçbir şekilde açıklama yapmamamız gerektiği öğretilir. Bizim mesleğimizin ana kurallarından birisidir bu.
”Kol kırılır yen İçinde kalır” mantığıyla her zaman susturulduk.
Mesela hasta olunca mutlaka rapor alın denir ama rapor aldığınızda bu sicilinize işlenir; performans notunuz düşürülür… O yüzden 39 derece ateşle uçuşa gidersiniz. Aman işten çıkarılmayayım diye… Ben bir iş kazasının devamında aldığım raporun arkasından işten atıldım mesela. Parmaklarımı kokpit kapısına sıkıştırdım. 3,5 ay süren bir rapor sürecim oldu. İki tırnağım tamamen dipten düştü ama şirketin menfaatini düşünerek iş kazası tutanağı tutmadık. Çok sancılı bir süreçti. Sonrasında tırnaklarımın yerinden çıkması, delinmeye başlamasıyla benim de düşünemediğim uzun bir sürece girdik. İkinci ayın sonunda hastane tarafından tekrar rapor öngörülünce bu rapora Kabin Hizmetleri Direktörümüz itiraz etti. İşyeri hekimimizden tırnaklarımı çekmesini ve beni bu şekilde uçuşlara dahil etmesini istedi. Ancak bu isteği hekim tarafından reddedildi.
Bu yapılan bence de çok canİce ve bencilceydi.
Doktor periyodik muayenenin yenilenmesi gerek diyerek beni kabin hizmetlerine yönlendirdi. Kabin Hizmetleri Direktörü de böyle bir şeyin gereksiz olduğunu, hastaneye gitmeme gerek olmadığını söyledi ve bu şekilde raporluyken uçurulmuş oldum. Olayda yönetici hatası vardı ama ihale bana kaldı! Raporluyken uçmak yalnızca benim suçummuş gibi davranıldı.
Çalışma koşullarınız nasıl? Avrupa ya da Türkiye’deki diğer firmalarla kıyasladığınızda sizin şirketiniz bunun neresinde?
Fatma Yenilmez: Çalıştığımız şirket bunun çok gerisinde. Daha önce çalıştığım havayolu şirketlerinde bizlere öğretilen “önce emniyet” olgusunun burada yerini “önce satış”a bırakıyor olması yapılan işin kalitesini düşürüyor. Performans adı altında yapmakla yükümlü olmadığınız işleri yapmak durumunda kalıyorsunuz. Normalde temizliği profesyonel ekip yapar. Hosteslerin görevinde uçuş esnasındaki zorunlu haller dışında uçağı temizlemek yoktur. Yolcu kusmuştur mesela ya da emniyeti etkileyecek bir unsur vardır havada, o zaman tabii ki yaparsınız. Diğer firmalar yerde 1 saat beklerken bize boarding, deboarding ve temizleme işlerini tamamlamak için 20 dakika verilmeye başlandı. Hem yolcu boşaltacaksınız hem temizlik yapacaksınız hem de güvenlik kontrolü yaparak tekrar yolcu alacak ve kapı kapatacaksınız! Bunları 20 dakikada yetiştirmek mümkün değil. Bu şekilde zamandan tasarruf ederek daha çok uçak kaldırıyorlar. Diğer şirketler bu işlerin hepsini 1 saate yayıyor. Çünkü bu saydığımız işler eksiksiz şekilde ancak bu kadar sürede yapılabilir.
Bİzim ülkemizde hostes olduğunuz zaman yalnızca garson olarak algılanıyorsunuz. Ya da temizlik görevlisi olarak bakılıyorsunuz. Ama görünüşünüz manken gibi olacak. Fiziğiniz düzgünse hiçbir kritere uymanıza gerek yok!
Oysaki Amerikan Airlines, Lufthansa, Emirates gibi firmalarla uçtuğunuzda karşınıza 50-60 yaşlarında hostes teyzeler çıkar. Houston’da nehire inen uçakta hiçbir yolcunun yaralanmadan, suya düşüp kaybolmadan tahliye edilmesi tesadüf değildi. Kabin Amiri 60 yaş üzeriydi ve tüm kabin görevlilerinin yaş ortalaması 50’nin üstündeydi. Yani havacılıkta aslında tecrübe çok değerlidir. Türkiye genelinde de hostes algısı böyle ama bizim şirketimiz özelinde sön dönemde genç ve dinamik bir ekip kurma adı altında 45 yaş üzeri personele bir takım yaptırımlar uygulanmaya başladı.
Bİr dönem hepimizin en büyük endişesi bu olmuştu. 45 yaş üzeri çalışanları işten çıkaracaklar diye düşünmeye başlamıştık.
AŞIRI VE AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARI HATALARA NEDEN OLUYOR
Nurcan Şen: Ben çok farklı firmalarda çalıştım. Normalde çalışanlar görev süresi dolar dolmaz ayrılır, istirahate çekilirler. Çalışma koşullarının ağırlığı uçuş ekibini geçtim yolcuya bile yansıyor… Uçuş emniyeti açısından büyük tehlikelere, hatta kazalara sebep oluyor. En son Trabzon kazası oldu mesela, ben o sırada şirketten çıkarılmıştım. Acelecilik, yorgunluk… Hepsi birleşince bu koşullarda uçuş emniyetine aykırı bir dizi durum oluşur. O kaza için pilotaj hatası denildi. Şirkette çalışan arkadaşlarımızdan o pilotların işten çıkarıldığını sonradan öğrendik. 2015 senesinde uçuş saatlerini aşarak uçtuğumuz için uçuş isletme başkanımız sivil havacılıktan ceza aldı ve görevinden ayrıldı. Verilen talimatları yerine getiremediğinizde, uçamam dediğinizde bir telefon trafiği başlıyor ve baskıya uğruyorsunuz. Bu gibi durumlarda sivil havacılık mensupları denetlemeye geldiğinde o uçağın içinde bile olmamalısınız. İstirahatte olmanız gerekiyor. Benim de böyle uçuşlarım oldu. Fakat uçuşu yapmayıp ekibimle otele geçtim ve olayı raporladım. Süreniz dolduysa hiçbir yere gidemezsiniz. Bizde bir söz vardır;
‘havacılık kuralları kan İle yazılmıştır’
diye. Kurallara uymanız gerekiyor. Kim ne derse desin, gidemezsiniz.
Bizler yönetim değişikliği ile apar topar işten çıkarıldık. Ben işten çıkarılma sebebimin ne olduğunu hiç bir zaman öğrenemedim. Yıllarca severek yaptığım mesleğimden sebepsizce koparılıp atıldım adeta. Hakkımı aramak ve benim başıma gelenlerin tekrarlanmaması için hukuk mücadelesi başlattım, sonuna kadar da arkasındayım. Umarım hak yerini bulur ve sorumlular cezalandırılır.”