Mahmut Yesari, kıvrak kalemiyle eski İstanbul’un sokaklarında, meyhanelerinde “antika” tiplerin peşinde geziniyor. Her birini eğlenceli bir üslupla tanıtıyor ve 20. yüzyıl başı İstanbul’unun şehir hayatına dair keyifli bir okuma sunuyor.
Bugüne kadar gazete sayfalarında kalmış bu değerli yazılar günümüz okuruyla buluşuyor.
“[Mahmut Yesari’nin] asıl kıymeti hayatında kavranmış değildir, ölümünden ve nesillerden sonra değeri artacak ediplerdendir.”
Refik Halid Karay
“Mahmut Yesari, kendisinde ve benzerlerinin şahsında zürriyeti kurumaya yüz tutmuş bir bohem neslinin son mümessillerindendi. (…) Mahmut Yesari’nin ölümü, Türk edebiyatını ve gazeteciliğini benzeri az bulunur bir rikkat ve fazilet örneğinden mahrum bıraktı.”
Peyami Safa
MAHMUT YESARİ KİMDİR?
1895’te İstanbul’da doğdu. “Solak” anlamına gelen soyadı büyük dedesi hatta Yesari Mehmet Esat’tan alınmıştır. İstanbul Lisesi’nde ve Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Güzel Sanatlar) okuyan yazar, Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale Cephesi’nde yedek subay olarak savaşmıştır. Gazeteciliğe Diken dergisine karikatür çizerek başlamış, daha sonra kendini roman ve öykü yazmaya vermiştir. Eserlerinde Osmanlı’nın son, Cumhuriyet’in ilk yıllarında ortaya çıkan sosyal yapıya ve olaylara değinen yazar, günlük yaşamı ve insan ilişkilerini ustaca işlemiştir. 30 yıldan uzun süre geçimini kalemiyle sağladıktan sonra 19 Ağustos 1945’te, Yakacık Sanatoryumu’nda veremden ölmüştür.