Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti öncesinde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türkiye-Rusya Kültür ve Turizm Yılı’nın önemini, bu kapsamda gerçekleşecek etkinlikleri ve bunların iki ülke ilişkilerine katkısını Sputnik’e değerlendirdi. Bakan Ersoy’un Yurdagül Şimşek’in sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
‘RUS TURİSTLER BİZİM AÇIMIZDAN HEM NİCELİK HEM NİTELİK ANLAMINDA ÖNEMLİ’
-Türkiye-Rusya ilişkilerinde turizm önemli bir yer tutuyor, turizmde ilişkiler istenilen seviyede mi, Rus turistlere yönelik, turizmde işbirliğini daha da geliştirmek için yeni projeler var mı? Rusya’ya yönelik turizm hedefleri neler?
2017 yılında Türkiye’deki Rus turizm hareketinde çok ciddi bir hızlanma oldu ve Rusya, Türkiye’ye en çok turist veren ülke konumuna geldi. Toplam 46 milyon ziyaretçimizin yaklaşık 6 milyonunu gönderen Rusya, 2018’de birinciliğini korumuştu; 2019’da da ilk 2’de yer alacağını söyleyebilirim. Rus turistler bizim açımızdan hem nicelik hem nitelik anlamında önemli. Türkiye’nin nitelikli turizme geçişi için çalışırken, aslında mevcut olanı kaybetmekten değil, bunun yanı sıra konaklama dışı harcaması ve gelir grubu yüksek turisti kazanmaktan söz ediyoruz. Bu kategorideki Rus turistlerin de artık Avrupa yerine Türkiye’yi tercih etmeleri için gerekli altyapıyı ve imkânları hazırlıyoruz. Antalya, Bodrum, İzmir, Dalaman havalimanlarına business class ve tarifeli seferleri başlattık. İstanbul’un yanı sıra bu havalimanlarımızdan da karşılıklı business class ve tarifeli seferler olacak. Ulaşım, planlamalarımızın sadece bir parçası, nitelikli turiste hizmet verecek nitelikli personelin eğitimi de dâhil olmak üzere, her türlü çalışmayı titizlikle yürütüyoruz. Turizm meslek liselerimizde okuyan öğrencilerimizi Rusça zorunlu olmak üzere üç lisan bilecek şekilde yetiştirmeyi, sezon boyunca da otellerde derslerini uygulamalı görmelerini sağlayacak bir müfredata geçtik. Bugüne kadar Türkiye’de yaptığınız tatillerde memnun kaldığınız her şeyi gözünüzün önüne getirin, işte biz bunların kalitesini daha da artırarak, hep üzerine daha iyisini ekleyerek yolumuza devam etmek için çalışıyoruz. Rus ziyaretçilerimizin aklında sadece uygun fiyatlı seyahat imkânları sunduğu için değil, eşsiz tatil deneyimleri yaşattığı için tercih ettikleri bir ülke olarak kalmak istiyoruz.
‘HEDEF TURİZM BİLİNEN MERKEZLERİN DIŞINA ÇIKARILARAK 81 İLE YAYILMASI’
Rus turistlerin seçimi çoğunlukla Antalya’dan yana oluyor. Biz Bakanlık olarak büyüttüğümüz hedeflerimiz kapsamında turizmi bilinen merkezlerin dışına çıkarmayı, 81 şehrimize yaymayı planlıyoruz. Akdeniz’de de, özellikle Mersin bölgesinde, yeni turizm alanları yaratacağız. Yatırımlar gerçekleştiğinde, birkaç yıl içinde burası çok daha popüler olacak. Ek olarak, Rus turistlerin henüz tanışmaya başladığı, Türk misafirler tarafından çok talep gören Ege Bölgesi var. Başta Bodrum olmak üzere, bu bölgede de Rus turist sayısında önemli oranda artış bekliyoruz.
‘ARKEOLOJİ, KÜLTÜR, GASTRONOMİ ZİYARETLERİ İÇİN DE GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ’
Tabii tüm bunları hedeflerken tanıtımın ne kadar kritik bir rol oynadığının farkındayız. Türkiye’nin turizm potansiyeli olan bütün şehirlerini ön plana çıkaran kampanyalar hazırladık. Rus turistlerin İstanbul ile birlikte İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da, kültürel etkinliklerin yoğun olduğu bölgelerde de hem arkeoloji, hem kültür, hem gastronomi ziyaretleri için ülkemize geleceğini düşünüyorum.
‘RUS MİSAFİRLERİMİZİN GÖBEKLİTEPE’YE İLGİSİNİN ÇOK YOĞUN OLACAĞINA İNANIYORUM’
-Rus ziyaretçiler ülkenizi ağırlıklı olarak deniz, kum ve güneşi bir arada bulabildikleri için tercih ediyor ancak aslında kültürel zenginlikler de seyahat planlamalarını şekillendirmekte önemli rol oynar. Türkiye’yi bu anlamda öne çıkarabilecek bir çalışmadan söz edebilir misiniz?
Burada öncelikle tarihin akışını değiştiren Göbeklitepe’yi vurgulamak gerekiyor. Biliyorsunuz Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe geçen yıl UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kaydedildi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da 2019’u ‘Göbeklitepe Yılı‘ ilan etti. İnsan medeniyetinin gelişim sürecine dair genel kabul gören tezi çürüten, tarihi yeniden yorumlamak zorunda bırakan bir gerçekten söz ediyoruz ve 12 bin yıllık bir geçmişi telaffuz ediyoruz. 12 bin yıl önce, farklı insan toplulukları, dini bir yapı inşa etmek için burada birlikte çalışmışlar. Bu çalışmanın büyüklüğü ve gerekli olan muazzam insan gücünün ihtiyaçları onları yerleşik düzene geçmeye zorlamış. Bu, bugünkü medeniyete giden yolun ilk adımı anlamına geliyor. Dünyanın dört bir yanından ziyaretçi akını başladı, elbette Rus misafirlerimizin de Göbeklitepe’ye ilgisinin çok yoğun olacağına inanıyorum. Üstelik bu bölgede kazılar hala devam ediyor. Toprak altında gün yüzüne çıkarılmayı bekleyen daha birçok yapı var.
‘TANITIM POLİTİKALARIMIZDA GRUPLANDIRMA SİSTEMİNİ UYGULAMAYA BAŞLIYORUZ’
-Türkiye sağlık turizminde de son yıllarda adını duyurmayı başardı. Daha farklı alanlarda da turizmi geliştirme planınız var mı? Ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?
Türkiye’nin turizm potansiyelini birkaç ana başlıkta sınırlamak çok zor. Örneğin ülkemiz gastronomi alanında çok zengin fakat ne yazık ki yurt dışında bu farkındalık şimdiye kadar yaratılamamıştı. Bu yıldan itibaren tanıtım politikalarımızda gruplandırma sistemini uygulamaya başlıyoruz. Göbeklitepe’yi ziyaret etmek için Şanlıurfa’ya geldiğinizde, seyahatiniz yalnızca bu ille sınırlı kalmayacak. Mardin’i, Gaziantep’i, Hatay’ı da rotanıza alabileceksiniz ve o zaman gastronomi alanındaki bu iddiamın ne anlama geldiğini çok daha somut bir şekilde gözlemleyebileceksiniz. Zaten bildiğiniz gibi, Gaziantep ve Hatay UNESCO tarafından hazırlanan gastronomi şehirleri arasında da yer alıyor. Ancak benim gastronomi başkenti olarak addedebileceğim daha çok sayıda şehrimiz var. Kastamonu, Şanlıurfa, Adana, İstanbul gibi… Türkiye’nin her bir bölgesinde yüzlerce yıllık kültürden beslenerek oluşan Türk gastronomisinin bütün tatlarını tek bir şehirde, İstanbul’da bulmak mümkün. İstanbul, fine dining alanında da dünya metropolleriyle yarışıyor. Buraya gelen misafirlerimiz, her türlü damak tadına hitap eden yemek alternatiflerini dünyanın en güzel manzaraları eşliğinde yeme imkanı buluyor.
‘KONGRE TURİZMİNİ DE UNUTMAMAK GEREKİYOR’
Kongre turizmini de unutmamak gerekiyor. 2017 ve 2018’de yeniden ivme kazandı. 2019-2020 yıllarında daha da gelişeceğine, 2021’de yeni rekorlara koşacağımıza inanıyoruz.
‘AMAÇ KÜLTÜR TURİZM İŞBİRLİĞİNİ DAHA İLERİ SEVİYEYE TAŞIMAK’
-2019’un “Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı” olarak ilan edilmesi size göre iki ülke ilişkilerine nasıl bir katkı sağlayacak? Bu kapsamda yapılacak etkinlikler neler olacak?
Cumhurbaşkanımız ve Rusya Federasyonu (RF) Devlet Başkanı başkanlıklarında 10 Mart 2017 tarihinde Moskova’da gerçekleştirilen Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi toplantısında imzalanan Niyet Bildirgesi ile 2019 yılı “Türkiye-Rusya Karşılıklı Kültür ve Turizm Yılı” ilan edildi. Bakanlık olarak, ülkelerimiz arasında siyaset, ekonomi ve enerji alanında gerçekleşen yoğun iş birliğinin kültür ve turizm boyutunda da daha ileri bir seviyeye taşınmasını amaçlıyoruz. 8 Nisan 2019 tarihinde Bolşoy Tiyatrosu’nda Troya Operası sahnelenecek. Bu gösteri aynı zamanda yılın açılış etkinliği. Her iki ülkede pek çok şehirde kültür, sanat ve turizm alanında çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. Rusya’daki etkinliklerimizi ağırlıklı olarak Moskova ve St. Petersburg’da olacak.
‘VİZE SERBESTİSİ OLMASI TURİZM İLİŞKİLERİNİN GELİŞİMİNE BÜYÜK KATKI SUNACAKTIR’
-İki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine yönelik size göre atılması gereken başka adımlar var mı?
Rusya’dan Türkiye’ye vize anlamında hiçbir sıkıntı yok. Ama iki taraf için de vize serbestisi olması turizm ilişkilerinin gelişimine mutlaka büyük katkı sunacaktır. Türkiye’den Rusya’ya olan turist hareketinde çok ciddi artışlar olacaktır. Bu daha önce yapılmıştı ve söylediğim gibi, çok ciddi artışlar olmuştu. Hayata geçtiği andan itibaren Türkiye’den Rusya’ya giden turist sayısının eski seviyenin de çok üzerine çıkacağına inanıyorum.
‘ORTAK YATIRIMA FIRSAT VERECEK YENİ FORMÜLLER GELİŞTİRİYORUZ’
Türkiye’nin turizm açısından Rusya için çok özel ve nitelikli planları var. Yeni yatırımlar yapılabilmesi için yeni turizm alanları oluşturuyoruz. Burada Rus ve Türk yatırımcıların, hatta iki devletin, ortak yatırım yapmalarına fırsat verecek yeni formüller geliştiriyoruz. Avrupa’dan büyük oranda turizm yatırımcısı şu anda Türkiye’ye gelmeye, yatırım yapmaya başladı. Bizim arzumuz Rus yatırımcıların da Türkiye’de Türklerle veya doğrudan kendi organizasyonlarıyla yatırımlarına ağırlık vermesi ve Türkiye’nin çok çeşitli turizm değerlerini Rus turistlerin dikkatine sunarak bu potansiyeli değerlendirmeleridir.