Site icon Turizm Günlüğü

Köln’e yakın iki farklı rota

kozmopolit, hoşgörülü şehrin sakinlerinin çoğu için seks yeni dindir

kozmopolit, hoşgörülü şehrin sakinlerinin çoğu için seks yeni dindir

Bu yazıya başlarken asıl düşüncem sadece Xanten’i yazmaktı. Ancak sohbet esnasında bir arkadaşım iki gün sonra Köln’e gideceğini söyleyince ben de oraya çok yakın bir rotasyon olan ve yazmaya başladığım Xanten’den bahsettim. Defalarca Köln’e giden birinin burayı mutlaka bildiğini düşünerek uzun bir sohbete gireriz düşüncesindeydim fakat arkadaşım bu güzelim şehri bilmediğini söyleyince hemen Köln’den Xanten’e doğru araya Oberhausen’ı sıkıştırarak bir gezi planı çıkardık.

Sonradan aklıma Köln’de yaşayan ve azımsanmayacak sayıda olan Türk nüfusu geldi. Türkiye’den oradaki eşini dostunu ziyarete gidenler bir kaç gün Köln’ü gezdikten sonra buraya yakın alternatif yerler arayacaklardır elbette diyerek size önce Köln’den sonra yakınlarındaki Oberhausen ve Xanten’den bahsedeceğim.

KÖLN’E GİDİŞ

Türkiye’den Köln’e (Bonn (CGN) Cologne) her gün birkaç farklı havayolu firması (Sun Expres, Pegasus, THY, Lufthansa) tarafından direkt ve aktarmalı uçuşlar bulunuyor. Havalimanı ile şehir merkezi S-13 nolu tren ile 15 dk kadar sürüyor, tek yön gidiş fiyatı 2.80 euro. Mesafenin kısalığından dolayı isteğinize göre taksi de tercih edebilirsiniz.

Aşıkların uğrak yeri Hohanzollern Köprüsü

KOZMOPOLİT BİR ŞEHİR

Çok sayıda yabancıya ev sahipliği yapmasından dolayı kültür, sanat, üniversite, bilim, ticaret, iş dünyası, eğlence alanları ve karnavalları ile oldukça renkli olan Köln’de Ren nehri şehrin ortasından geçiyor. Demir ve havayollarının kesişme noktası olan şehirdeki nehir üzerinde ise 8 adet köprü bulunuyor ve bu köprülerden iki tanesi demiryolu taşımacılığı için kullanılıyor. Sonunda Kral Heykelleri ve Belediye Sarayı bulunan Hohanzollern Köprüsü ‘Aşk’a Kilit’ mottosuyla üzerindeki binlerce asma kilitten dolayı en ilgi çeken köprü diyebiliriz.

Köln tren istasyonunda (Köln Hbf) inip Dom tabelasını takip ettiğinizde kaşınıza çıkan bu görkemli yapıya şaşıracaksınız.

DB ve Dom Kilisesi yan yana

DOM KİLİSESİ (KOLNER DOM)

1248 yılında yapılmaya başlansa da ekonomik ve teknik sıkıntılardan dolayı yapımı tam 632 yıl süren Dom Kilisesi, 157 metre uzunluğunda ve 509 basamaktan oluşan çift kuleye sahip. İçine girdiğinizde sizi loş ortamdaki ışık oyunları altında çok sayıda sivri kemer, kubbe ve İncil’den alınmış hikayeler ve anlamlı desenlerle kaplı vitray süslemelerinin yanı sıra eşsiz güzellikteki heykeller karşılıyor. Bu güzelim atmosferi ücretsiz olarak gezmenin yanı sıra performansınıza güveniyor ve eşsiz bir manzaraya şahitlik etmek istiyorsanız; kuleye tırmanış için 4 euro, hazine odası için 5 euro, kombine bilet içinse 8 euro (kule+hazine) ödemeniz gerekiyor.

Dom Kilisesinin gece görünüşü

Akşam karanlığı çökünce ışıklandırmalar ile aydınlatılarak etkileyici bir görünüme bürünen kilisenin alanı fotoğraf çekimi için gezginlerin uğrak yeri oluyor. Detaylı bilgi için: https://www.koelner-dom.de/home/

Yapımı uzun yıllar sonra bitse de günümüzde tadilatı bir türlü bitmeyen bu kilisenin korunması için 70 uzman kişiden oluşan bir ekibin çalıştığı söyleniyor. İhtişamı ile tüm şehre egemen olan ve Gotik mimarinin uç örneklerinden biri olan bu kilise dünyanın en yüksek katedrali olma özelliği ile de UNESCO kültür mirası listesinde yerini alıyor.

Seyahatinizi noel zamanına denk getirirseniz meydanda kurulan keyifli stantların sizi beklediğini bilin.

Ren kıyısında gitmek istediğiniz yeri seçin yeter

Hohe ve Schildergasse alışveriş caddeleri, Schokoladenmuseum (Çikolata Müzesi, giriş 9 euro ), Ludwig müzesi (giriş 11 euro), Grüngürtel şehir parkı, Köln hayvanat bahçesi, Köln Teleferiği, 2009 yılında açılan Köln Merkez Camii, Rathaus (Belediye binası) gibi seçeneklerinizin olduğu Köln’ü ister metro isterseniz de ginger ile gezebilirsiniz.

Yaya olarak gezmeyi tercih edenleri ise Nehir kenarında bulunan şirin kafeler bekliyor olacak.

 

 

1) Köln’ü ginger ile gezme alternatifiniz var. 2) Sokaklarda sizi bekleyen sanatçılar olacak.

İSTİKAMET OBERHAUSEN

Köln’den tren ile 55 dakika süren Oberhausen’e doğru yol (ray) alıyoruz. Burası birçok kişi gibi adını hiç duymadığım ve hiçbir fikrimin olmadığı bir yer. İyi ki de daha önceden duymamışım çünkü böylesi yerlerin sadece filmlerde olduğunu düşünürdüm. Tek katlı, bakımlı mis gibi çiçeklerle dolu bahçeleri ve balkonları ile mini mini evciklerin olduğu bir film sahnesi düşünün. Her yer yemyeşil, güzelim yolları ve bisikletleri… İşte böyle bir yer Oberhausen.

Sıcacık evlerin görüntüsü ile film karelerini anımsatan Oberhausen

Almanya’ da Türklerin yoğun yaşadığı yerlerden Dusseldorf, Duisburg ve Essen’e de yakın olan bu şehirde de Türk nüfusu çok fazla. Buralara veya Köln Messe’ye (Fuar’a) yolunuz düşerse bir gününüzü Oberhausen’e ayırabilirsiniz.

Madencilerden kalan tuğla evlerde yaşam devam ediyor.

Şehrin bir bölgesinde kömür ve demir cevheri bulunması üzerine, tren istasyonu çevresinde oluşmaya başlamış. Özellikle istasyon çevresinde zamanında madencilerin oturduğu iki katlı turuncu tuğlalı şirin mi şirin evler var.

Bu şehrin güzel sokakları dışında görülmeye değer tarihi yerleri arasında Sterkrade Manastırı (1150), Holten Kalesi (1307) ve 16. yüzyıldan kalma Vondern Şatosu sayılabilir.

Centro meydanı yerel halkın uğrak yeri.

Yolunuz Rhein- Herne- Kanal civarına düşerse burada Centro AVM, Sealife, Aqualand ve Legoland sizi bekliyor olacak. Kanal etrafında ise İtalyan, Japon, Çin ve Meksika mutfakları dışında bildiğimiz hızlı yemek seçeneklerini değerlendirip yemek yiyebilir sonrasında ise kahve keyfi yapabilirsiniz. Oberhausen caddelerinde rastlayacağınız mis gibi kokusu ile hayır diyemeyeceğiniz ballı fıstık ise vazgeçilmeziniz olacaktır.

Göz hizanızda bulunan harika evler…

XANTEN’E GİDİYORUZ

Ayıracağınız bir günün yeterli olacağı Oberhausen’den sonra istikamet Xanten. Oberhausen‘e araç ile 45 dakika Hollanda sınırına ise 30 dakika uzaklıkta olan bu şehir Almanya’nın kuzeyinde yer alıyor. Yaşlı ve zengin bir nüfusu var ve neredeyse hepsi meydandaki kafelerde kahve içip dondurma yemeye bayılıyorlar.

Xanten’a varır varmaz yapacağınız ilk şey meydandaki seyyar tezgahlarda satılan ve tadı damağınızda kalacak kruvasanlardan almak olsun. Sonra siz de diğerleri gibi yola bakacak şekilde dizilmiş olan sandalyelerden birine oturup kahve dondurma eşliğinde bir süre yoldan geçenleri izleyebilirsiniz.

Viktor Dom’un girişi

Markt (meydan)’ da bir süre dinlendikten sonra yine Alman gotik mimarisinden resim ve heykellerin sizi karşıladığı Viktor Dom, Siegfried Museum Xanten, Kriemhildmüehle (Değirmen) ve hemen değirmenin arkasında yer alan Arkeolojik Park gezisine başlayabilirsiniz. Bu yerleri gezerken sergi ve özel gösterim organizasyonlarla karşılaşabilirsiniz, hazırlıklı olup ilginizi çeken bir organizasyona katılabilirsiniz.

Tek kalan bu değirmenin içerisinde doğallığını bozmadan tahtadan un öğütme aparatları ve şarap mahzeninin yanı sıra organik ürünler satan bir büfe/ dükkan bulunuyor.

Ana caddelerde çok sayıda bisikletçi göreceksiniz.

Pahalı-markalı mağazaların, sergilerin ve çeşitli heykellerin bol olduğu kaldırımın olmadığı Xanten sokaklarında yaşlı çocuk herkes bisikletle geziyor. İsterseniz siz de bisiklet kiralayıp bu şirin kasabayı zengin villaların, lüks arabaların, at çiftliklerinin ve tarlaların arasından pedallayarak gezebilirsiniz. Ayrıca gezerken gördüğünüz o şirin evlerin bazılarında ve tarihi yapılarda kalınabileceğini konaklamak isteyenler için özellikle belirtelim.

Bu şirin kasabayı yürüyerek gezmekte çok keyifli.

Biz Xanten’da evlere, yeşilliğe ve doğaya bayıldık. Bu kadar doğal güzelliğin bir arada bulunması harika. Elit bir şehir ve her yerde ki gibi çok fazla kilise var, tabi ki yaşlı nüfus. Çok güldük, çok eğlendik. Sokakları dolaşıp heykellerle fotoğraflar çektik, değirmene çıktık. Dönüş yolu hara ve tarlalarla doluydu, seyir keyfi yüksek.

Amazonlar Kraliçesi Hiera’nın gizemli şehri Denizli’de görülmesi gereken 19 antik kent

Exit mobile version