Uzun bir bekleyişin ardından 11 ayın sultanı Ramazan geldi çattı! 17 saat açlık sonrası beslenme düzenimiz elbette değişecek. Peki, bu dönemde nasıl beslenmeliyiz? Hangi besinler daha uzun süre tok kalmamızı sağlar? İftar sonrası gelen ağırlık hissinden nasıl kurtulabiliriz?
İşte Ramazanda beslenmeye dair en çok merak edilenleri Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Derya Fidan açıkladı.
“Ramazan ayında uzun süren açlıklar, kan şekerinde belirgin düzeyde düşmelere sebep olmaktadır. Kişiler iftar anında hızlı bir besin alımı yaşarlarsa, kan şekeri hızla yükseleceğinden ağırlık çökmesi hissi, yorgunluk ve uyku hali şikayetlerini yaşayabilmekteler. Bu durumun oluşmaması ve günlük enerjinin daha iyi olabilmesi için mutlaka sahura kalkılmalı ve günlük alınması gereken besin öğelerinin önemli kısmı karşılanmalıdır. İftar sofrasında ise çorba ile başlangıç yapılmalı devamında 10 dakika ara verilerek kan şekeri dengesi sağlandıktan sonra ana yemeğe geçilmelidir.
Sahur Öğününde Hangi Besinler Tüketilmeli?
Sahur öğününde; hafif yiyecekler tercih edilmeli, kahvaltılıklar masada yerini almalıdır. Protein kaynaklarından; süt, yoğurt, ayran, yumurta, peynir çeşitlerinden zengin bir sofra olarak planlama yapılmalı, yağlı ve tuzlu yiyeceklerden, kızartmalardan uzak durulmalıdır. Sahurda zeytin ve zeytin ezmesi gibi tuzlu besinler yerine yağlı tohum kaynaklarından ceviz, badem, fındık tercih edilmelidir. Ekmek, en önemli karbonhidrat kaynağıdır ve kişinin gün içinde ki sağlanacak enerjisinin büyük kısmını karşılamaktadır. Eğer ertesi gün daha uzun süre tok kalmak ve daha dinç bir gün geçirmek istiyorsanız ekmeğinizi beyaz undan yapılmış değil, tam buğday unu veya çavdar unundan yapılmış olmasına dikkat etmelisiniz.
İftarda Hangi Besinleri Tercih Etmeliyiz?
Uzun süren açlığın ardından iftar sofrasında hızlı başlangıçlar yapmak mide şikayetlerinin yanı sıra kan şekeri dengesizliğine sebep olacağından bu noktaya dikkat edilmesi gerekmektedir. İftarın ilk kısmında başlangıç olarak iftariyeliklerden hurma veya kayısı tercih edilerek kan şekeri dengesi sağlanmalıdır. Çorba ile devam edilerek sonrasında en az 15 dakika ara verilmeli ve mide rahatsızlıklarının önüne geçilmelidir. Ana yemekte yağlı ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Etin pişirme yöntemlerine dikkat edilerek proteini denatüre etmeden vücut için gerekli miktarda alınmalı, salata çeşitlerine önem verilmelidir. Kilo problemi yaşayan kişilerin, karbonhidrat kaynaklarından olan pideye dikkat etmeli, bir avuç büyüklüğünden fazla olacak şekilde tüketmemelidir.
Ramazanda Neden Kilo Alınır?
Ramazanda kilo almanın bir kaç sebebi vardır.
* Bunlardan birincisi sahur yapmadan akşamdan yemek yenip yatılması olabilmektedir. Uzun süren açlıkların metabolizma hızını düşürdüğünü ve vücut yağ yapımına neden olduğunu düşünürsek sahura kalkmadan oruca niyetlenmek buna neden olabilmektedir.
* Metabolizma hızını arttıran ve vücudu toksinlerden arındıran su bedenimiz için çok önemli bir yere sahiptir. Günlük vücut su ihtiyacının iftardan sahura kadar olan zaman zarfında karşılanamaması metabolizma hızını düşüreceğinden kilo alımına sebep olabilmektedir.
* Ramazan tatlılarının miktarını ve sıklığını fazla kaçırmak, sebze ve meyveye beslenme tablomuzda az yer vermek kilo alımını hızlandırmaktadır.
* Ramazanda kilo alımının önüne geçmek için, gün boyu aç kalarak metabolizma çalışma hızının azaldığı bu durumda iftarda yemeklere hızlı geçiş yapılmamalı sofrada daha yavaş yemek yenerek besinlerin tolerasyonunu arttırmaya yardımcı olunmalıdır.
Kimler Oruç Tutmamalıdır?
Kronik Hastalığı olup sürekli ilaç kullanması gerekenler ilaç saati ve dozlarıyla alakalı mutlaka hekimine danışmalı, gerekirse bir beslenme uzmanı takibinde oruç tutmalıdır. Diyabet tanısı olan, insülin kullanan veya aktif hipoglisemik ataklar geçiren bireylerin genel sağlık durumları açısından oruç tutmaları sakıncalı olabilmektedir. Emziren annelerin oruç tutması süt verimini ve kalitesini etkileyebileceğinden, hamile bayanların ise gerekli besin ihtiyacının karşılanamayabileceğinden oruç tutmaları risk oluşturabilmektedir.”