Last Updated on 14 Mart 2022 by Yaşar Çelik
Çok uzun çok da yakın olmayan bir tarihte 1980’lerde nüfusu kadar turist alan Van, zaman ilerledikçe militarist kapitalizmin kurbanı oluyor. Bir zamanlar yaşamın gece yarılarına kadar aktığı sokaklara ve mekanlara insanlar artık ayak basmakta çekinir hale geliyor. Ve en nihayetinde terörizm sarmalı, bu nadide destinasyonu kıskacı altına alıyor. Van gezilecek yerler
Yıllar geçip terör tehdidinin ortadan kalkması, akıllara yerleştirilmiş olan algı terörizmini ise ne yazık ki yıkmaya yetmiyor. Günümüzde bile devam eden bu algıyı az da olsa bertaraf edecek argümanları mercek altına alıyoruz. VAHATUDER Başkanı ve Ayanis Turizm’in Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tunçdemir ile eşi Ayanis Turizm Başkan Yardımcısı Aytaç Tunçdemir ve Profesyonel Turist Rehberi Ebru Uman, Van’ın en az popüler destinasyonlar kadar güzel olduğunu, düzenledikleri 3 günlük fam trip organizasyonu ile hem gösterip hem de anlatıyorlar bize.
Seyahatimizin ilk akşamında Van Kültür ve Turizm İl Müdürü Muzaffer Aktuğ’dan şehrin öne çıkan değerlerini öğreniyoruz. Van’ın ayrı ayrı incelendiğinde 50’ye yakın tarihi-kültürel değeri ve eşsiz doğası yanı başımızda keşfedilmeden ve geliştirilmeden duruyormuş. Şimdi 3 bölümden oluşan ‘Van’ın bilinmeyen değerleri’ yazı dizisinin ilk listesiyle sizi baş başa bırakıyorum. Van gezilecek yerler
Van gezilecek yerler listesi
1- Van Gölü (Yöresel adıyla Van Denizi)
Tarihi ve turistik özelliğiyle görenleri kendine aşık eden bu göl Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu oluşan kraterde biriken sulardan meydana gelmiş. 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilmiş gölün doğu bölümünde turistlerin uğrak noktası Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuzu adaları bulunuyor. Dünyanın en büyük sodalı gölü unvanına sahip olan Van Gölü’nde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve tek bir tür balık, inci kefali (Chalcalburnus tarichi) yaşıyormuş.
‘Van’da mutlaka yapılması gereken 12 aktivite‘ için buraya tıklayabilirsin.
2- Tarihin izinde: Van, Hoşap ve Çavuştepe Kaleleri
Her biri ayrı başlıklar altında uzun uzun anlatılacak bu kaleler farklı medeniyetlerden izler taşıyor. Tuşpa adıyla uzun süre Urartu Devleti’nin başkentliğini yapan Van Kalesi, Urartu Kralı I. Sarduri tarafından M.Ö. 840-825 tarihleri arasında kurulmuş. Geçmişi Urartu Devletine kadar uzanan Hoşap Kalesi de ‘İç Kale’ giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Mahmudi Süleyman Bey tarafından, H. 1052 (1643) tarihinde yaptırılmış. II. Sarduri tarafından M.Ö. 764-734 tarihleri arasında yaptırılan Çavuştepe Kalesi ise kurucusuna izafeten, Sardur’un şehri anlamında kullanılan “Sardurihinili” olarak adlandırılmış.
3- Adalar: Akdamar, Çarpanak ve Adır
Kutsal Haç adına Vaspurakan Kralı I. Gagik tarafından 915-921 yılları arasında Keşiş Manuel’e yaptırılmış bir kilisenin de içinde yer aldığı Akdamar Adası‘na ayak basar basmaz mavi ve beyazın hakim olduğu bir atmosfer gözlerimizi kamaştırmaya yetiyor.
Gezimizi kış ayları içerisinde yaptığımız için kayma tehlikesinin bol olduğu tepecikler ve merdivenlerden geçerek Surp Haç Kilisesine (Kutsal Haç Katedrali) ulaşıyoruz. İlk yapıldığında saray kilisesi olan bu yapı, sonradan manastır kilisesine dönüştürülmüş. Sonrasında 2007 yılında gerçekleştirilen restorasyon sonucu Anıt Müze olarak hizmete girmiş. Etkileyici mimarisinin yanında dış cephelerindeki figürlü taş plastiği ve merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç planı oldukça dikkatimizi çeken detaylar oluyor. Özellikle İncil ve Tevrat’tan alınmış çeşitli sahnelerden Yunus Peygamber’in denize atılması, Hz. Meryem ve kucağında İsa, Adem ile Havva’nın Cennet’ten kovulması, Hz. Davut ile Kral Goliat’ın mücadelesi, Samson Filistinli ikilisi, ateşte üç ibrani genci, Aslan ininde Daniel sahneleri tasvirleri mutlaka görülmesi gerekenler arasına not ettiğimiz ayrıntılar oluyor.
Çitören Köyü mevkiinde bulunan Çarpanak Adası, doğal yaşamın bozulma tehlikesi nedeniyle turizme kapalı tutuluyormuş. Öğrendiklerimize göre adanın üzerinde IX. ya da XI. yüzyılda yapılmış olduğu sanılan, Saint Jean’a adanmış Ktouts Manastırı varmış ve bu yapının günümüzde sadece kilise bölümü ayaktaymış. 1703 yılında gerçekleşen bir depremle büyük ölçüde yıkılan manastır, 1712 ve 1720 yılları arasında Bitlisli Kaskaper Usta tarafından yeniden inşa edilmiş olsa da şapel, vaaz salonları, kütüphane, konuk evleri, yemek ve yatma odaları ile diğer oda bölümleri ne yazık ki günümüze kadar ulaşamamış.
Adır Adası ise üzerindeki Lim Manastırı ile dikkat çekiyor. XI. yüzyılda kurulan manastır, Saint Georges Kilisesi, Saint Sion Şapeli, papaz okulu, keşiş hücreleri, misafirhane ve limandan meydana gelse de günümüze sadece kilise ve şapel ulaşabilmiş.
4- Camiiler- Külliyeler ve Kümbetler
Cami giriş kapısı üzerindeki kitabeye göre, Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa tarafından 1567 tarihinde yaptırılan Hüsrev Paşa Camii, Mimar Sinan’ın eserleri arasında sayılıyor. 1992 yılında define arayıcıları tarafından tahrip edilen caminin içini süsleyen kalemişi ve çinilerden çok az sayıda kalmış.
Koçi Bey’in idam edilmesi üzerine 1663 yılında, Cem Dedemoğlu Mehmet Bey tarafından tamamlattırılan Kaya Çelebi Camii, Osmanlı devrinin önemli yapılarından biri.
Üzerinde inşasına ilişkin herhangi bir kitabe bulunmamasına rağmen Van ve Hakkari Hakimi İzzettin Şir tarafından yaptırıldığı kabul edilen İzzettin Şir Camii‘nin tarihi ise XIV-XV yüzyıllara kadar dayandığı kabul ediliyor.
Yine giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre Melik İzzeddin tarafından 1335 tarihinde, kızı Halime Hatun için yaptırılmış olan Gevaş Halime Hatun Kümbeti de iki katlı inşa edilmiş ve köşeleri pahlanmış kare kaide üzerine onikigen gövdeli olarak yapılmış. Sekiz sütunla oluşturulmuş, baldeken tarzda inşa edilmiş olan İkiz Kümbetler‘den biri 1789 yılında ölen Van Beylerbeyi Teymur Paşa’ya, diğeri 1796 yılında ölen kardeşi Ahmet Paşa’ya aitmiş.
5- Kiliseler: Bartholomeus, Altınsaç Kilisesi ve Yedi Kilise
Büyük Zap Vadisi’ne bakan bir tepe üzerine kurulmuş olan Bartholomeus Kilisesi, 13.-14. yüzyıllarda yapılmış, daha sonra 1647 – 1655, 1760 ve 1877 yıllarında kapsamlı onarımlar geçirmiş. Kilise içerisinde bulunan asıl portal girintisinde iki süvarinin mücadelesi kabartma olarak yer alırken üstteki alınlıkta ise tanrı ve melekler tasvir edilmiş. Tanrı bu tasvirde, altı meleğin taşıdığı bir tahtta oturur vaziyette omuzlarında güvercinler, ayaklarının altında aslan figürleri bulunuyor.
Van Gölü’ne bakan bir vadinin yamacına kurulmuş olan Altınsaç Kilisesi‘nin tarihi 13. yy’dan önceye dayanıyor. Manastıra ait yapıların hepsi yıkılmış olmasına rağmen kilise günümüze oldukça sağlam bir şekilde ulaşabilmiş.
Van merkeze bağlı, Yukarı Bakraçlı Köyü’nde yer alan Yedi Kilise ise aslında sanıldığı gibi yedi adet kiliseden oluşmuyor. Tamamı Warak Wank Manastırı olarak adlandırılan yapı, aslında iki grup halinde beş kilise, kiliseye eklenen bir Jamatun, bir kütüphane ve bir çan kulesinden meydana geliyor. Manastırı teşkil eden kiliselerin en eskisi ise St. Sophia Kilisesi imiş.
Yazı serisinin devamına ve Van ile ilgili diğer içeriklere aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:
Bir keşif gezisi: Van’ın bilinmeyen değerleri #2
Bir keşif gezisi: Van’ın bilinmeyen değerleri #3
Van’da mutlaka yapılması gereken 12 aktivite!
6 mekanda Van’da nerede ne yenir?