Gökten düşen köfteler…

Last Updated on 15 Haziran 2019 by Yaşar Çelik

Kapalı kapılar ardında turizm hizmeti vermeye çalışarak ülkeye gelen yabancı turistleri dış dünyadan tamamen soyutlamak, ülke tanıtımına hiçbir katkısı olmadığı gibi tanıtım ve döviz girdilerine büyük zarar vereceği muhakkaktır. Türkiye’nin turizm gelirlerinin arttırılması “Yerinde Tanıtım” ile mümkün olacağı gerçeğinin artık kabul edilerek bu doğrultuda yeni projelerin kalıcı olarak hayata geçirilmesi gerekir.

Ülkemizin turizm tanıtımlarında yer alan herkes şunu gayet iyi bilir; tanıtım faaliyetlerinin sonu asla gelmez, kısa süreli aralıklar ile tüketici kesime tekrar tekrar hatırlatılır ve görsel malzeme ile desteklenir. Bunca yıldır yapılan turizm tanıtım faaliyetleri neticesinde Ülkemize hatırı sayılır miktarda yabancı turist geldiği muhakkaktır.

Kısa bir örnek vermek gerekirse geçen yıl Türkiye’ye gelen yabancı ziyaretçiler listesinde sırası ile Alman, Rus ve İngiliz turistler oluşturdu. Bu Ülkeleri Bulgaristan, İran, Hollanda, Fransa, Amerika, Gürcistan ve Ukrayna’dan gelenler izledi. Avrupa Ülkeleri ile başlayan turizm işbirliğinde özellikle bugün halen olduğu gibi Almanya liderliğini sürdürmektedir.

ALMANLARIN İLK TERCİHİ ASLINDA İSPANYA

Senede 47 milyon Alman vatandaşın yurt dışına çıktığı Federal Almanya’da, tatil yapmak en önemli ihtiyaç ve giderek “statü” göstergesi haline gelmeye başladı. Türkiye’nin yıllardır değişmeyen ana pazarı Almanya olsa da tatillerde kişi başı ortalama bin 143 Avro harcayan Almanların ilk tercihi aslında İspanya.

PAKET TUR TERCİHİNDE TÜRKİYE ANCAK 3. SIRADA YER ALIYOR

Yaklaşık 9 milyon Alman, İspanya’da en fazla Balear ve Kanarya adalarına gitmeyi seviyor. İkinci sırada İtalya’yı, üçüncü sırada da Avusturya’yı seçen Almanların tatil tercihinde Türkiye 4. sırada. Ancak paket tur tercihinde Türkiye 3. sıraya yükseliyor.

ANTALYA ALMANLARIN “YAZLIKLARI” HALİNE GELDİ

Genellikle ılık sularda yüzmeyi, kumlara uzanıp güneşlenmeyi ve Akdeniz mutfağını tatmayı seven, eğlence isteyen, SPA’dan ve alışverişten zevk alan Almanlar, bu nedenle daha çok tatil köyleri ve otelleri tercih ediyor. Türkiye’ye de bu nedenle Almanların gözdesi, Antalya Almanların “yazlıkları” haline geldi. Ekonomik kriz ve domuz gribi salgınına rağmen tatil planlarından vazgeçmeyen ve 2009’da tatil için 21 milyar Euro harcayan Almanlar, bu yıl da yoğun rezervasyonlarla sektörün yüzünü güldüreceğe benziyor.

Türkiye, seyahat ülkesi olarak krize rağmen turist sayısını arttırmayı başarabilmiş ülkelerden. “Her şey dâhil” paketlerine olan talebin artmasının da etkisiyle Türkiye en çok gidilen ülkeler sıralamasında ikinciliğe yükselmeyi başardı. Ülkelerin ekonomik yapısında meydana gelen negatif değişimler ve genç nesillerin hızla günlük yaşama müdahil olması, önceden ezberlenen nakaratların bozulmasına sebebiyet vermekte. Eski alışkanlıklar kısa zaman dilimi içerisinde terk edilmekte, bunun yerine güncel ihtiyaçlara sunulan çözüm önerileri değerlendirilmektedir.

Buraya kadar her şey güllük gülistan gibi gözükse de, aslında Ülkemizin yabancılar turistler nezdinde yerinde tanınması durumu pek parlak değil. Durumun daha net olarak anlaşılabilmesi için aşağıdaki sorulara cevap bulmamız gerekiyor;

  1. Geçen sene Ülkemize gelen turistlerin yüzde kaçı tatilleri esnasında kısa ve orta mesafedeki ören ve tabiat yerlerini görmüşlerdir?
  2. Seyahat Acenteleri bu 1 veya 2 günlük gezi organizasyonları ile ülke tanıtımında etkin olarak rol oynamışlar mıdır?
  3. Dört duvar arası otelde sabahtan akşama kadar sadece yemek ve içmek fikrine saplanmış turistlere cazip tur programlarının tanıtımları gerektiği şekilde yapılmış mıdır?
  4. Tur satışlarında maddi kaygılar gözetilerek sadece kar oranı yüksek turlar mı yoksa tüm tur programları tanıtılmış mıdır?
  5. Tur programlarının fiyatları turistin ödeyebileceği rakamlar dâhilinde mi yoksa yüksek oranda mı satılmaya çalışılmaktadır?
  6. Kısa süreliğine bile olsa (yarım günlük tur) turisti otelden dışarı çıkaracak ne gibi etkinlikler programlanmıştır?
  7. Tur otobüsleri güzergâh üzerinde vergi denetim birimleri tarafından sağlıklı olarak kontrol edilmekte midir?
  8. Satılan her tur bileti resmiyete dökülüp vergisi ödenmekte midir?
  9. Korsan turları kontrol altına almak amacı ile yeterli denetim yapılmış mıdır?

Kısaca yazılmış ancak birçok ilaveler yapılabilecek olan bu soruların cevaplarını mutlaka vermemiz gerekmektedir. Elimizde bu konuda herhangi bir sağlıklı istatistikî veri olmamakla birlikte, Ülkemize gelen milyonlarca yabancı turistin kabaca %10’u kısa mesafeli turlara çıktığı takdirde bu başlangıç için sizce başarı değil midir? Burada özelikle Avrupalı tur operatörler ve seyahat acentelerine büyük görevler düşmektedir. Otelde konaklayan yabancıların kaldıkları süre içerisinde en az 2 kez günlük turlara katılarak Ülkemizi daha yakından tanıtabilirler. Bir eski rehber ve Otel Genel Müdürü olarak masanın her iki tarafında da görev yaptım. Bu vesile ile hadiseye her taraftan bakma şansım oldu.

Mevcut düzensizlikleri ve buna bağlı çözüm önerilerini yazmak için inanın sayfalar yetmez. Bunu zaten sektör çalışanları bilirler.

Bir acenteci ve rehber olarak; Ülkeyi ziyaret etmeye gelmiş bir turisti geziye teşvik etmek ve başarılı bir gezi organize etmek görevim.

Bir otelci olarak; tesiste konaklayan yabancı misafirin Ülkeyi bir nebze tanıması için geziye katılmasını önermek görevim.

Öyleyse; kendi özgür iradesi ile Ülkemize tatile gelen yabancı bir misafirin bütün gün Otelin plajında yan gelip yatması, gün boyu yemesi, içmesi, adeta ağzını havaya açarak gökten düşten köfteleri kapma yarışını asla tasvip etmiyorum. Bunun ötesinde kapalı kapılar ardında tatil yapan bir turistin Ülke hakkındaki izlenimleri ne kadar yeterli olabilir sizce?

Sevgi ile kalın

Can Bekin