Doğanın yok edilişinde 93 yaşındaki Sevim nenenin çocuklar karşısındaki çaresizliğini Dr. Ahmet Güler kaleme aldı. İşte duygu yüklü o yazı:
“Gözü dönmüş “beton rantçılarının”, “rezildanscıların” yeni hedefi Urla/Çeşme yarımadası.
Urla/Çeşme elden gidiyor, her karış toprağı, tarlası, tarım alanları, zeytinlikleri, koyları, denizleri bir şekilde işgal ediliyor, çirkin villalar, beton bloklar, işe yaramaz yazlık evler, diskotekler, rezildans binalar, çakma oteller ile dolduruluyor.
Bu işgal çerçevesinde Çeşme’nin cenneti andıran Ovacık Gücücek Koyu’nun burun kısmında, denize 50-100 metre hazineye ait arazi üzerinde 2019 Mart ayında birileri dozer ile giriyor, ekolojik dengeyi yok edecek şekilde toprak üzerinde ağaç, ot, ender bitkiler, kısacası yaşayan her şeyi yok ediyor, üç adet devasa beton platform döküyor. 25 katlı gökdelene yetecek demir filizlerin arasına 3 tanede prefabrik ev konduruyor, tek kazma vurmanın yasak olduğu doğal ve tarihi SİT alanı araziyi tel örgü ile çevirip halkın malına el koyuyor.
Çevreciler tüm resmi makamlara şikayet ediyor, Çeşme Belediyesi müdahale ediyor, ancak işgalcilere destek bakanlıktan geliyor: “İmar Affı Çerçevesinde İzinleri var.” Çevreciler sahte resimler ile sahtecilik yapılarak yapı kayıt belgesi aldıklarını, inşaatın 2019 da yapıldığını ıspat ediyor, ancak Çevreyi koruması gereken Bakanlık, işgalciyi koruyarak bu binalar 2017’de oradaydı diye ısrar ediyor, Belediyenin eli- kolu bağlanıyor.
Çaresiz kalan Çeşmeli çevreciler işgalin yapıldığı yere gidiyor, betonların üzerinde ve kendilerine ait işgal olunan hazine arazilerinde piknik-protesto yapıyorlar…
Tam piknik başlamış ulaşılması gerçekten çok zor olan araziye tarlaların içinden yanındaki oğlunun koluna tutunarak gelmeye çalışan sırtı kamburlaşmış, adım atmakta zorlanan yaşı geçkin bir anneyi görüyoruz.
Toplantı duruyor, herkes bu engebeli araziye gelenin kim olduğunu merak ediyor.
O da ne?
93 yaşına gelmesine rağmen, bizim tüm çevre toplantılarını hiç kaçırmayan, hep en önde olan, Sevim anamız. (Sevim efeler). Toplantıyı durduruyoruz tabii ki, Sevim anamızı güneşin altında bir taburenin üzerine otutturup söyleşiye devam ediyoruz.
Çocuklar toplanıyor Sevim ananın etrafına,
Ona bakıyorlar, tam gözlerinin içine,
Sanki soruyorlar ona,
Bize sadece bu betonları mı bıraktınız?
Biz bu betonların üzerinde mi oynayacağız
Size emanet ettiğimiz dünyadan bize bıraktığınız sadece bu betonlar mı?
dercesine…
Sevim ana da bakıyor onların gözlerinin içine derin derin, sanki “sizlerden çok özür dilerim çocuklar, koruyamadık emanetinizi… Saklayamadık Tanrının size bahşettiği bu güzellikleri. Mücadele ettik ama fayda etmedi,
size ancak bu beton blokları bırakabiliyoruz çocuklar. AFFEDİN BİZİ” dercesine.
Çocuklar ve Sevim ana denize bakıyorlar bir süre,
üzgün gözlerle
denizin de yok olacağı,
denizin bile binalarla dolacağı güne dek…”
Dr. Ahmet Güler
Çeşme
21.07.2019