Last Updated on 27 Temmuz 2019 by Yaşar Çelik
Antalya’da turizmcilerle bir araya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, seyahat acentelerinin, “Tanıtım ve pazarlama bizim işimiz” söylemini eleştirdi. Ersoy, “maliyet odaklı turizmden, gelir odaklı turizmine geçiş yapmamız gerekiyor. Hatta bundan sonra yatırımcı arkadaşlar, patronlar otele girdikleri zaman, ‘doluluğumuz bu gece yüzde kaç?’ diye sormasınlar. Soracakları ilk soru, ‘gecelik ne gelir elde ettik?’ olsun” dedi.
Ersoy, “2000’li yıllardan sonra tanıtım ve pazarlama sadece onların işi değil. Tanıtım ve pazarlama yeni iletişim metotlarına hakim olan, yeni teknolojileri çözebilen, dijital medyaya hakim profesyonellerin işi. Biz hala, “o kırılmasın, bu üzülmesin, bunun sesi fazla çıkıyor, bunun sesi eksik çıkıyor” mantığıyla dünyanın gerçeklerine kulağımızı kaptırsak, geldiğimiz ve gelebileceğimiz noktalar bunlar.” dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği’nin (AKTOB) geleneksel buluşmasına katıldı. Toplantıda Antalya Vali Yardımcısı Nurettin Ateş ve sektör temsilcileri de yer aldı.
“Patronlar otele girdikleri zaman,”doluluğumuz bu gece yüzde kaç?” diye sormasınlar”
Adımlar atılması gerektiğinin altını çizen Ersoy, her şeyden önce zihniyetin değiştirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Türkiye turizmi genelinde arz odaklı turizm yapıldığını vurgulayan Ersoy, “Eğer siz bir yere gelmek istiyorsanız arzdan, talebe gitmemiz gerekiyor. Maliyet odaklı turizmden, gelir odaklı turizmine geçiş yapmamız gerekiyor. Hatta bundan sonra yatırımcı arkadaşlar, patronlar otele girdikleri zaman,”doluluğumuz bu gece yüzde kaç?” diye sormasınlar. Soracakları ilk soru, “gecelik ne gelir elde ettik?” olsun. Zihniyet olarak maliyet odaklı turizmden, gelir odaklıya geçiş yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“Geriye kalan en önemli şey markalaşmak olacak”
Eylül ayında hazırlanacak master programına ciddi bir şekilde hazırlandıklarını ifade eden Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Bu sadece sektörün ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın beraber çalışarak yapabileceği bir şey değil. Ulaştırma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı da bu projenin içerisinde. Diğer bakanlıklarla da hedefe nasıl yürüdüğümüzü göreceksiniz. Her bakanlıkla tek tek görüşüp, o bakanlıkla neler yapmamız gerektiğini tartışıyoruz. Protokol kararını alacağız. Eylül sonunda hazırlayacağımız programa ekleyeceğiz. Bütün bunları yaptığımız zaman geriye kalan en önemli şey markalaşmak oluyor.” dedi.
“Yoğun sürdürülebilir tanıtım yapmak için Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı’nı kurduk”
Markalaşmak için yapılması gereken önemli hususları da aktaran Ersoy, “Markalaşmak için, yoğun sürdürülebilir tanıtım yapmanız gerekiyor. Hem yoğun bir tanıtım yapacaksınız, hem de bunu devamlı şekilde sürdürebilir olması lazım. Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı’nın doğmasındaki ana sebep bu. Biz 9 aydır bu ajans üzerine kafa yoruyoruz, çalışıyoruz. Sektör dernekleriyle konuşuyoruz, fikir paylaşımlarında bulunuyoruz. Tabi bir şeyleri yeniden keşfetmenize gerek yok. Baktığınız zaman dünyada turizm geliri en yüksek ülkelerin tamamına yakınında bu tarz ajanslar kurulmuş. 2 şey yapmışlar. Biri çok yüksek turizm geliri. Birçok ülkeye uçan global hava yolları. İkincisi de turizm ajansı. Türkiye’ye baktığında bizim global havalimanımız yok mu? Var.” diye konuştu.
“Tanıtım ve pazarlama seyahat acentelerinin işi değil”
Seyahat acenteleri tarafından aldığı eleştiriyi katılımcılarla paylaşan Bakan Mehmet Nuri Ersoy sözlerini şöyle noktaladı:
“Seyahat Acenteleri Başkanımız, “Tanıtım ve pazarlama bizim işimiz. Yönetimde biz yokuz” diyor. Yönetimde varsınız. Seçimle bir tane adayınızı gönderiyorsunuz, bunu kabul etmiyorum. Eğer 20 yıl öncesi dünyasında yaşıyorsak, bu söylemi kabul ediyorum. 2000’li yıllara kadar turizmde tanıtım ve pazarlama seyahat acentelerinin işi bunu kabul ediyorum. Ama 2000’li yıllardan sonra tanıtım ve pazarlama sadece onların işi değil. Tanıtım ve pazarlama yeni iletişim metotlarına hakim olan, yeni teknolojileri çözebilen, dijital medyaya hakim profesyonellerin işi. Biz hala, “o kırılmasın, bu üzülmesin, bunun sesi fazla çıkıyor, bunun sesi eksik çıkıyor” mantığıyla dünyanın gerçeklerine kulağımızı kapatırsak, geldiğimiz ve gelebileceğimiz noktalar bunlar. Büyümek istiyoruz, ilerlemek istiyoruz, rakiplerimize karşı hak ettiğimiz yere gelmek istiyoruz. O yüzden dertlenmeyi bırakacağız. Cesur olacağız, adım atacağız ve hak ettiğimiz yere hep birlikte geleceğiz.”