Last Updated on 26 Temmuz 2019 by Yaşar Çelik
Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, bir açıklama yaparak 3 milyon işçinin çalıştığı turizm sektöründeki emek sorunlarını, özellikle de kadın emeği yoğunluklu sektörün aşması gereken zorlukları dile getirdi.
Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Yahyaoğlu, turizm sektöründe çalışan işçilerin sorunlarının dile getirildiği yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada kadın emeği yoğunluklu sektörün üstesinden gelmesi gereken sorunlara ve çözümlerine de yer verildi. Açıklama metninin tamamını yayımlıyoruz:
Antalya’da 900 bin, Türkiye genelinde 3 milyon işçinin çalıştığı turizm sektörü, sadece otellerden, turizm şirketlerinden oluşmuyor. Spor salonları, sinema, tiyatro ve konser salonları çalışanları, restoranlar, barlar, eğlence yerleri ve her tür kültür etkinliklerinin gösterim alanları çalışanları da, Devrimci Turizm İşçileri Sendikamızın potansiyel üye adaylarıdır.
“Topyekün kalkınmada kadın emeği önemli”
81 ilde yüzlerce ilçede, beldede turizm olanakları fark edilmeye başlandı. Bu durum topyekun kalkınmamıza ve kadın istihdamına daha fazla imkan yaratacaktır. Genel olarak, turizmde yarıya yakın ‘’kadın emeği’’ kullanılıyor. Genç eğitimli kadın işçiler, yönetimlerde, bürolarda, seyahat acentelerinde, rehberliklerde, resepsiyon ve rezervasyonda, restoran ve barlarda, mutfakta, güvenlikte çalışmaktalar. Oda temizlikçilerinin tamamı, çamaşırhane, mutfak, bulaşıkhane, animasyon kadın işçilerin en yoğun çalıştığı departmanlar.
Turizme “kadın eli değmesi’” ülkemiz ve turizmimiz açısından çok önemli sonuçlar doğuracaktır. Bundan 70 yıl önce, o günkü polis selahiyet kanununda, garsonluk sufli(pis) meslek sayılır ve şahitliğine itibar edilmezdi. O dönemde sendika mücadele ederek bu mesleki karalama maddesini yasadan kaldırtmayı başardı.
30-40 yıl öncesine kadar “garsonlara kız verilmez” anlayışı hakim iken, bu gün ‘’pırıl pırıl’’ gençlerimiz, kızlı, erkekli, bu sektörde işçilik yapıyorlar. Emek yoğun bir sektör olan turizm, ülkemizin, dünyayla rekabet konusunda önemli bir sektör.
Kadın istihdamında gelinen bu nokta da, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu ülkemizde, bir o kadar, önemli bir kazanım oluşturuyor. Daha da çok sayıda istihdama olanak sağlayabilecektir.
Turizm, çok genç bir işçi ortalaması ile çalışıyor. Stajyerlerle başlayarak, 16-35 yaş aralığı, çalışanların yüzde 85’ini oluşturuyor.
“Çocuk Emeği Sömürüsü’’ diye adlandırılabilecek, stajyerler sorunu, kadın, erkek her işçinin, ortak sorunu olarak, orta yerde duruyor. Kadın emeğinin bu kadar yoğun kullanıldığı ‘’Turizm Sektörü’’ kadın işçilerin “Kadın olmaktan kaynaklanan ” sorunlarına da, duyarsız kalmamalıdır, görmezden gelmemelidir.
Genel işçi sorunlarını ve kadın işçilerin özel sorunlarını çözemeyen turizm sektörü, işini eksik yapıyor, sürekli eleman kaybediyor, işçi öğütüyor, demektir. Sonra da ‘’Yetişmiş eleman sorunu var’’ diye yakınmamalılar.
Uzun çalışma saatleri, ağır ve çok sayıda iş yaptırılması, örneğin, günde 30-35 oda temizlemek, işini bitiremezse, mesaisi bitmiş olsa da, gönderilmemekteler. Sürekli ve uzun saatler ayakta çalışmanın oluşturduğu rahatsızlıklar, bel, boyun fıtıkları, varis ve benzeri, işgöremez durumlara düşmeler, hastalık ve sakatlanmakar, kaçınılmaz hale geliyor. Ücretli yıllık izin, hastalandığında kullanabilmesi gereken mazeret izinleri, haftalık ücretli izinler, doğum izinleri, süt emzirme izinleri, kullanılamaz hale gelmiş.
Daha evine gittiğinde, geleneksel görev dağılımlarından kaynaklanan, evde onu bekleyen, ev işleri de var. Evden çıktığı saatle evine döndüğü saat arsında geçen zaman, bütün günü dolduruyor. Serviste hergün, 2-3 saati geçiyor. 10-12 saatte mesai yaptırılırsa, sabah 5,5 ta evden çıkıp gece saat 21.00 -22.30 da evine dönebilenler var. Çocukları varsa, bakacak kimsesi yoksa, alacağı ücret kreş parasını karşılamayacak. İşten ayrılmak zorunda kalacak.
Buna benzer sayfalar dolusu sorunlar, terfilerde adaletsizlikler, ücretlerde adaletsizlikler, kadrolu işçi olabilmenin önündeki engeller, mobbing ve şiddet uygulamaları, turizm sektöründe en çok şikayet konusu olan sorunların başında geliyor.
“Sosyal devlet ödevini yapmalı”
Bütün sorunları İşverenler çözecek değil. Sosyal Devletin de ‘’Ödev’’ leri var. Ancak işyerinde çözülecek sorunlar da çözülmediği gibi, koşullar ağırlaşarak devam ediyor.
Ucuz işgücü ve maliyetleri kısmalar, kadın, erkek tüm İşçilerin canını yakıyor. Anayasa ‘’Sosyal Devlet’’ diye tanımlıyor olsa da, ülkeyi yönetenler ‘’Taşeron Cumhuriyeti’’ oluşturmanın çalışmasını sürdürüyorlar.
Devleti sosyal görevlerinden arındırıp ‘’Sadaka Toplumu’’ yaratma aşamasına geçildi.
Turizmde kreş sorunu, sezon sonu işsizliklerde ‘’İşsizlik Sigortası’’ sorunu, uzun ve ücretsiz fazla çalıştırmalar, ağır iş yükü sonucu oluşan ‘’İş kazaları, meslek hastalıkları’’ sorunları ve daha birçok sorun çözülebilir sorunlardır.
Eğer turizm ülkemiz için ‘’İstikbal bir sektör ve bir şans’’ olacaksa, çalışanların sorunları, en başta düşünülmesi ve çözülmesi gereken sorunlardır. ‘’ Aile içinde huzursuzluklar varken eve misafir çağıranların’’ durumuna düşmeyelim.
“Bindiğimiz dalı kesmeyelim”
70 milyon Turist, 70 milyar dolar turizm geliri, 5 milyon turizm çalışanı, 54 sektörü tetikleyen, turizmin gerçekleşmesi için her olanağa sahibiz. Bu büyüklükler her geçen gün artarak devam edebilir. Yeter ki, şimdi yaptığımız gibi, bindiğimiz dalı kesmeye devam etmeyelim. Kadın işçilerimizin, genel olarak tüm işçilerimizin genç işçi adaylarımız, stajyerlerimiz çocuklarımızın kıymetini acilen kavramak zorundayız. Ülkemizin olanaklarını, işçisiyle, çarşısıyla, herkesle paylaşmanın mantığını kavrayalım.