Last Updated on 24 Ağustos 2019 by Yaşar Çelik
Gündemin darlayan yoğunluğunu usulca tınlayan ezgiden dağılan sözcükler kırıveriyor, kapısı açılıyor neşeli düşünsemelerin. Usulca yerleşiyor zihne, örtüveriyor üzerini insanın pespayeliğinin. İlk karşılaşma önemli, bizimkisi sıcacık bir gülümseme ile oldu, iyi ki de öyle oldu. Kalben ile yolculuk keyifli süreceğe benzer…
İnsanın pespayeliği üzerine üzerine geldiğinde, çevir radyonun düğmesini ya da bir CD sür çalarına, açılsın hayali mutluluğun kapıları… Ezgilerin ritmi, yaşamayı beceremeyenlerin tüm kusurlarından öteye taşısın seni. Müziğin sağaltıcı kollarına bırakıver usunu bir süreliğine…
Tweeter Anasayfa’nın kadın cinayetleri, orman yangınları, küresel ekonomik kriz, hayvan katliamları… başlıklı haber akışı içinde rastladım Kalben’e. Kocaman gülümsüyordu, bir davetti sanki neşesi. “Gel” diyordu, “Gel azıcık dertleşelim”, “Belki keyifli bir yolculuk yaparız seninle”, “Olamaz mı, olabilir” dedim ve paylaştığı “Kız Kulesi’nin Anahtarı” isimli üçlemesinin videosunu izlemeye koyuldum.
İyi ki yakalamışım o tebessümü, “Aşk Çeşmesi” EP’sinden “Kız Kulesi’nin Anahtarı” isimli üçlemesinin ilk şarkısı “Çek” ve Kalben bu şarkı için çektiği klibe işaret dili ile başlıyor. Ne güzel düşünmüş dedim. Toplumun geride bırakılanlarını kadınsı bir estetikle müziğine ne tatlı yedirmiş.
İNSANDAN İNSANA İNSANCA BİR ADIM
Üçlemedeki parçaların tamamının Söz&Müziği Kalben’e ait. İçindekileri kendi sözcükleri ile dile dökmüş. Sözcükler içli olsa da insanı melankoliye ya da karamsarlığa sürüklemiyor. Tersine küçük detayları yakaladığınızda başka bir yaşamanın izlerini buluyorsunuz sözlerinde. İnsanın insana başka her şeyi aradan çıkararak insanca yaklaşabileceğini salık veriyor. İşte bir kuple:
“Küçük kadınları sevmez erkekler.
Yalnız kadınları sevmez erkekler.
Gerçek kadınları sevmez erkekler.
Dürüst kadınları sevmez erkekler.
Çirkin kadınları sevmez erkekler.
Bakımsız kadınları sevmez erkekler.
Onlardan uzun boylu kadınları sevmez erkekler.
Fakir adamları sevmez kadınlar.
Çirkin adamları sevmez kadınlar.
Başarısız adamları sevmez kadınlar.
Küçük adamları sevmez kadınlar.
Kariyer yapamamış adamları sevmez kadınlar.
Cebinde tomar tomar para taşımayan erkekleri sevmez kadınlar.
Adam adamı sever belki, kadın kadını sever.
Kadın adamı, adam kadını.
Adamken kadın olup adamı, kadınken adam olup hiç kimseyi.
Kadın ya da adam olmadan herkesi.
Öyleyken böyle severiz belki.
5 kuruşum yokken, rimelim akmışken,
En deli küfürleri savuruyorken, artık sesim çıkmıyorken,
Kistlerimle yara izlerimle, bütün kusurlarımla,
Kalbim kırıkken beni sever belki, beni..”
ACITARAK SEVMENİN ÖTESİNE GEÇMEK MÜMKÜN: AŞK BU DEĞİL
Duyumsayışta öyle yerlere dokunuyor ki Kalben’in müziği insanın yaşama uğraşını nasıl içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini açık seçik yüzüne vuruyor. Sevgi’nin tarifini “olmayan” üzerinden “olana” doğru ne kadar da yalın anlatıyor. Cehennemi körüklemiyor, ona odun taşımıyor, ateşi harlamıyor. Usulca koyuyor orta yere insanın bahtsızlığını ve geri çekiliyor sakince.
N’OLUR BAKIN KIZLAR, N’OLUR BAKIN OĞLANLAR
Değerlerin alt üst edildiği insanın yalnızlaştırıldığı bu çağa “Sevgi”nin dili ile isyan ediyor “Aşk Çeşmesi”nde. Aşk çeşmesinde yalnızlar, yalnızlığı tavlar./Sessizliği avlar; çığlık çığlığa ağlarlar./Aşk çeşmesinde yalnızlar, dokunmadan bırakmaz;/Kolay kolay kırılmaz,/Öyle hemen bağlanmazlar. Sesleniyor içtenlikle “Ah, n’olur bakın kızlar!/ N’olur bakın oğlanlar.”
ÇAĞILDAYIŞIN ÖNÜNDEKİ BENDİ SEVGİYLE YIKABİLİRİZ
Bakamıyoruz kendimize nicedir, anlayamıyoruz nasıl bir nehrin bizi nereye sürüklediğini, neden yalnızlaştırıldığımızı. Anlayamadığımız için de kentlerin duraklarında oradan oraya savrulup duruyoruz. Acıyı ekmek edinmişiz kanattıkça kanatıyoruz yaralarımızı. Tuhaf bir haz hali! Kalben müziği ile bunu kırmayı deniyor kavrayabildiğim kadarı ile… İyi de yapıyor, bu kısır döngü kırıldığında yaşam başka mecralara akabiliyor olacak, çağıldayışın önündeki bendi bir çırpıda yıkıp gürül gürül yaşayabiliyor olacağız. Olamaz mı olabilir.