Last Updated on 26 Ağustos 2019 by Yaşar Çelik
Zaman! Tutamadığımız! Ömür ise onunla sınırlı olan. İşte bir Yazı daha geride bırakıyoruz. Umarım gönlünüzce geçirdiğiniz günlerinizin sayısı kasvetli olanlardan fazladır. Anlamlı olanlar ise tümüne denk. Pencerelerimizi kapatmaya başlamadan önce birkaç sıcak günümüz daha var, onu da yollarda geçirelim diyorsanız 30 Ağustos Zafer Bayramı’ndaki 3 günlük tatil için rotalarımıza bir göz atın!
Leyleklerin göçü başladıysa hazan mevsimi kapıda demektir. Yazın son demlerini yaşıyoruz. Deniz, kum, güneş sakinliğine çekilmesine az kaldı. Rüzgârda salınan tiril tiril elbiseler, bir dahaki yaza kadar itinayla katlanıp dolapların arka köşelerindeki yerlerine yerleştirilecekler. Doğa bir süreliğine uykuya dalarken, yaprak hışırtıları yerini kuru dallara bırakacak. Sabahları iş yolunda, güneşin doğuşunu süpürgesiyle yaprakların senfonisini yazarak karşılayan temizlik işçilerini selamlıyor olacağız.
Ancak öncesinde 30 Ağustos Zafer Bayramı dinlencesi, kıştan önceki son durak. 3 gün kısa bir mola için hala zamanımız var. Yaz tatili yapamamış olanlar için de güzel bir fırsat. Yakın çevrede nereye gitsek? Ne yapsak diye düşünenleriniz var ise neredekal.com gönlünüzce geçirebileceğiniz bir bayram için keyifli seçenekler listesi yapmış. Aklınıza karpuz kabuğu düşürelim istedik!
Homeros’un Adası’nda şiir tadında birkaç gün: Bozcaada
Arnavut kaldırımlı şirin sokaklarının iki yanında sıralanmış taş evleri, masmavi denizi ve birbirinden sevimli, sıcacık konaklama seçenekleriyle uzun ya da kısa her türlü tatil kaçamağının adresi olmaya aday Bozcaada. Sezon finalini yapmak için de ideal bir durak. Hazır Bozcaada’dasınız bunları yapmadan dönmeyin: Fotoğraf makinenizi alıp ada halkı ile sohbetleyerek sokaklarında kısa geziler yapıp hem müthiş öyküler dinleyebilir hem de harika fotoğraflar çekebilirsiniz. Gün batımına karşı adanın meşhur şaraplarının tadını bakmayı da ihmal etmeyi. Şiirin büyüsüne başka türlü dahil olmak mümkün olabilir mi? Denizi bir harika, birkaç kulaçtan fazlasını istiyor olacaksınız. Bir yolunu bulup gün batımını Polente Feneri’nde yakalamayı da ihmal etmeyin.
Filozofa yakın olmak yaşamayı anlamlı kılar: Behramkale
Kazdağları’nın yanı başında, belki de yaşamınız boyunca unutamayacağınız bir tatil deneyimi yaşatacak olan Behramkale namı diğer Assos, ülkemizin popüler beldelerinin aksine nispeten daha sakin bir seyahatin kapılarını aralıyor. Öyle yaşamlara ev sahipliği etmiş bir bölge ki mesire alanlarında gezerken tarih kulağınıza dingin ritimli şiirler fısıldıyor olacak. Ağaçlara kulak verdiğinizde de yaşam pınarının çağıldayışını duyuyor olacaksınız. Kısa bir deniz dinlencesinin yanı sıra felsefeye de yakınlaşacağınız mekânları barındırıyor. Naçizane önerimiz, Assos Antik Kenti’ni, Athena Tapınağı’nı ve Kadırga Koyu’nu görmeden dönmeyin. Hatta fırsatını bulursanız Kazdağları’nı da tatil planınıza ekleyebilirsiniz. Belki Su ve Vicdan Nöbeti tutan doğa/insan severlere selam vermek istersiniz.
Küllerinden doğan şehir: Eskişehir
Deniz değil de bir şehrin yıllar içinde yaşadığı dönüşümü gözlerinizle görmek isterseniz Eskişehir olağanüstü bir seçenek. Yılın dört mevsimi ziyaretçi ağırlamaya devam eden Eskişehir, ülkemizde aktivitesi bol destinasyonların başında geliyor. Doğal güzellikleri, tarihi değerleri, meşhur yemekleri ve tabi ki hareketli sokaklarıyla gönlünüzü fethedecek. Eskişehir’e gitmişken bunları yapmadan dönmeyin: Odunpazarı’nı ziyaret, Porsuk Çayı’nda tekne turunu, Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı’nı, Atlıhan El Sanatları Çarşısı’nı ve Şelale Park’ı içine alan seyahat planı size şehir hakkında fikir verecektir.
Yerli üretim desteklendiğinde ne mi olur: Seferihisar’a yolunuzu düşürün
Ülkemizde fastfood restoranlarına karşı, yerli üretimin desteklendiği “Cittaslow” unvanına sahip olan Seferihisar, özellikle İzmir ve çevresinde yaşayanların favori tatil beldelerinden biri olmayı başarmış. İlçeyi tercih edenlerin çoğu berrak denizi, yöre halkının misafirseverliği, meşhur balık restoranları ve tarihi değerleri nedeniyle tatillerini geçirmek için bölgeyi seçtiklerini söylüyorlar. Tabi ahşap panjurlu evleri ve dar sokaklarıyla Sığacık’ı da unutmamak gerek. Yolunuzu Seferihisar’a düşürmeye görün dönmek istemeyeceksiniz. Valizde fotoğraf makinenize de yer açın. Kısa notlar alabileceğiniz bir de küçük blok notu da ihmal etmeyin. Belli mu olur gezi güncesi tutacağınız gelir.
Bir cezaevi ne anlatır, hele de Sabahattin Ali’nin hücresinden deli dalgaları izlerken: Sinop
Tarih boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapan Sinop, tarihi durakları, doğal güzellikleri, plajları ve Sinop Cezaevi ile her yıl gezginlerin uğraklarından biri olagelmiş. Plajları sayesinde özellikle yaz aylarında sıklıkla ziyaretçi ağırlayan şehir, sezon boyunca keyifli bir seyahat rotası olmaya aday. Sinop Cezaevi’ni gezerken Aziz Nesin’lik düşünselemelere dalıp gidiyor insan ister istemez. Ama sonra Sabahattin Ali dağıtıveriyor ironik ruh halini ve söze giriyor: Başın öne eğilmesin/ Aldırma gönül aldırma/ Ağladığın duyulmasın / Aldırma gönül, aldırma. Sinop’tayken başka nereleri gezelim diyorsanız işte kısa bir liste: Sinop Kalesi, Erfelek Şelaleleri, İnaltı Mağarası ve Hamsilos Koyu bizin önerilerimiz.