Türkiye’nin Maldivleri unvanıyla ismini sıkça duyduğumuz Salda Gölü, son zamanlarda ziyaretçi akınına uğraması yetmezmiş gibi bir de yetkililerin yapmayı planladığı ‘Millet Bahçesi’ ile başı dertte. Ki bunların yanı sıra pek yakın zamanda gizli ihalelerle imar tehdidi, Devlet Su İşleri tarafından yapılan göletler ve malzeme ocakları çevre talanında bir ülkenin iç yüzünü gözler önüne serdi. Bu doğa katliamına yönelik uzmanlardan bir bir uyarı gelse de kimin umurunda!
Haber Önerileri: Türkiye’nin Maldivleri Salda Gölü’nün kaderi tehlikede! – Salda Gölü mahkemelik oldu
Düşünün Salda Gölü’nü imar planı ihalelerinden korumak için ‘Millet Bahçesi’ yapılmasına canla başla çalışıldığı bu mekanizma neyi, kimi dinleyecek? Hukuk mücadelesi, çevreci protestoları veyahut uzman ve akademisyen uyarıları bu rant ve çıkar çarkının dönmesini ne kadar engelleyebilecek? Kafamızdaki bu deli sorularla haklı mücadelemizi sürdürürken bizler bu doğa harikası hakkında ne biliyoruz? Bizler ki savunduğumuz şeyleri tam olarak bilmeden savunan bir toplum kültürüyle hareket ediyoruz. Buna bir dur deyip, sizi Habertürk Yazarı, Gazeteci Fatih Altaylı‘nın ‘Salda Gölü’ne yaklaşmak bile yasak olmalı‘ başlıklı köşe yazısına götürmek istiyorum.
Haber önerisi: Solunum uzmanı hekimlerden Kazdağları ve Salda Gölü uyarısı
Altaylı, bugünkü köşesinde Doğa ve çevre bilimi konusunda önemli çalışmalara imza atmış olan Doç. Dr. Yıldırım Güngör’ün Salda Gölü ile ilgili aralarında geçen bir sohbetle bağlantılı olarak kendisine hazırladığı yazıyı kamuoyuyla paylaşıyor.
Doç. Dr. Yıldırım Güngör,’doğal bir doğa bilimleri müzesi’ olan Salda Gölü’nün sadece kumlarının renginden dolayı Maldivlere benzetmenin ve bir plaja indirgemenin ne kadar yanlış olduğunu şu çok önemli ifadeyle dile getiriyor:
“Bırakın Millet Bahçesi yapmayı, çevresini tel örgü ile çevirip içine insan sokmamamız, etrafına bir seyir terası yapıp sadece oradan bakılmasına izin vermemiz gerekir.”
Salda Gölü’ne ilk kez 3 yıl önce gittiğini ve gördüğü insan seli ve plaj manzarası karşısında hayretler içerisinde kaldığını belirten Yıldırım Güngör, ayak basılmayacak kadar önemli bu doğal mirasın neden bu derece önemli olduğunu da şöyle vurguluyor:
Salda Gölü bir dünya mirası, bir jeolojik miras
“Dünya üzerinde yaklaşık 3.5 milyar yıl önce ortaya çıkan Stramatolit denen ve sığ sularda yaşayan bu deniz yosunları yaklaşık 2 milyar yıl boyunca dünyaya oksijen pompaladılar ve Salda Gölü’nün kıyılarında bu görevlerini yapmaya devam ediyorlar. Dünyada sadece birkaç yerde bulunan (Bir de Van Gölü kıyıları) bu yosunlar Salda Gölü’nün bir jeolojik miras unsuru olarak kabul edilmesi için yeterli bir neden.
Gölü çevreleyen kayaçlardan çözünerek Salda Gölü’nde yeniden kristallenen hidromanyezit oluşumları ise, gölün bir başka özel jeolojik oluşumu. Dünyada sadece birkaç noktada bulunan ve dünya canlı tarihinde çok önemli bir yere sahip olan Stramatolitler ile göle beyaz rengini veren hidromanyezitler bu gölü dünya çapında çok özel bir konuma getiriyor.
Göl etrafında yapılan ve yapılmakta olan sulama göletlerinin göle gelecek suyu azaltacağı ve 185 metre derinliğe sahip gölün zaman içinde iyice küçüleceği de iddialar arasında. Dünyanın herhangi bir yerinde olsa yaklaşmanın bile yasak olacağı kadar önemli bilimsel, aynı zamanda da görsel değere sahip Salda gölü mutlaka korunmalıdır.
Öncelikle yapılması düşünülen Millet Bahçesi göle uzak bir noktaya yapılmalıdır. Göl Millet Bahçesi’nin bir parçası olabilir, bunun bir sakıncası yok. Ancak gölde yüzülmesine, çadır kurulmasına ve kumlar üzerinde yürünmesine izin verilmemelidir. Gölü ziyarete gelenler için yapılacak yürüme yolları bilgilendirme notları ile zenginleştirilmeli ve yürüme yollarının dışına çıkılması engellenmelidir. Salda Gölü bir dünya mirası, bir jeolojik miras. Dünyaya tam 2 milyar yıl oksijen pompalayan canlılar burada yaşamaya devam ediyor. Bize düşen tek şey dünya çapında öneme sahip olan bu gölü ve sahillerini insan tahribatından korumak olmalı.”
Haber önerisi: Turizmciden Salda Gölü’ne Millet Bahçesi tepkisi!
Ünlü filozof Platon (Aristokles – Eflatun)’un “Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür” sözünü de buraya not düşüyorum. Salda Gölü’ne ilişkin bu önemli yazı ve bilgiler gölün kaderini umarım bir gün değiştirmeye yeter!