TÜİK tarafından açıklanan göç istatistikleri çarpıcı bir gerçeği ortaya koydu. Türkiye’den ülke dışına göç eden nüfus 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 27,7 artışla toplam 323 bin kişiye ulaştı.
Türkiye’ye göç eden erkekler ile kadınlar arasındaki makasın son yıllarda kapandığına dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Tuba Demirci’nin verdiği bilgilere göre 2018’de Türkiye’ye göçle 577 bin 457 kişi geldi. Bu sayı, bir yıl önceye göre yüzde 23,8’lik bir artışı ifade ediyor. Türkiye’den ülke dışına göç eden nüfus ise 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 27,7 artışla toplam 323 bin kişiye ulaştı.
“Bu neredeyse ortalama büyüklükte bir kentin nüfusuna eşit bir nüfus artışı demek” diyen Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’nin göç anlamında hem nihai hem de geçici hedef ülke niteliğinin pekiştiğini belirtiyor.
TÜRKİYE’YE EN ÇOK HANGİ MİLLET GELİYOR?
Doç. Dr. Tuba Demirci’nin TÜİK verilerinden aktardığına göre geçen yıl Türkiye’ye yurt dışından gelen göçmenlerin 110 binini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 466 bini ise yabancı uyruklular oluşturdu.
Türkiye’ye 2018 yılında gelen yabancı uyruklu nüfusun içerisinde ilk sırada Irak vatandaşları (%23) yer alıyor. Irak vatandaşlarını %9,6 ile Afganistan, %8,4 ile Suriye, %7,5 ile Türkmenistan ve %6,8 ile İran vatandaşları izliyor. Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’ye göç eden yabancı ülke vatandaşlarının ağırlıklı olarak komşu ve çevre ülkelerden geldiğine dikkat çekerek, “Bunlar siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, savaş, çatışma ve insani krizlerle anılan ülkeler” dedi.
KADINLARIN ORANI ARTIYOR
2018 verilerine göre yabancı göçmenlerin %53,3’ünü erkekler, %46,7’sini ise kadın nüfus oluşturuyor. Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’ye yönelik uluslararası insan göçünün erkek ağırlıklı seyrettiğini fakat son yıllarda kadın ve erkek göçü arasındaki makasın kapandığını belirtti.
Türkiye’ye gelen orta-üst sınıf ulus aşırı profesyonel çalışanların sayısında da artış yaşandığını belirten Demirci, “Bu grup daha çok bölge ülkelerinde İstanbul ve İzmir gibi küresel kentlere göç ediyor” dedi. Ulus aşırı profesyonel gruba ek olarak, yüksek öğrenim alanında uygulanan ERASMUS ve benzeri öğrenci değişimi protokollerinin de Türkiye’ye göç veya oturma izinleri başvurularında artışa neden olduğunu kaydetti.
“Akademik protokollerle gelenler ile profesyonel meslek erbapları arasında kadınların oranı yükselmektedir” diyen Doç. Dr. Tuba Demirci, geçtiğimiz 30 yılda uluslararası göçte kadınların payının arttığını ifade ederek şu açıklamalarda bulundu:
“Son yıllarda hizmet sektörünün değişik kollarında, çoğunlukla kayıt dışı olarak ev hizmeti, hasta ve çocuk bakımı, tekstil gibi alanlarda istihdam edilen kadın göçmen sayısında artış yaşandığı gözlemlenmektedir. Özellikle Türkmenlerin ev hizmetlerinde ve çocuk bakıcısı olarak büyük kentlerde çalıştıklarını biliyoruz ve bu konuda çeşitli araştırmalar yürütülüyor. Türkiye’ye göç eden yabancı kadın göçmenlerin oranının artması dünyadaki uluslararası göç sürecinin kadınlaşmasına paralel bir görünüm arz etmeye başlamış diyebiliriz. Öte yandan kadınların Türkiye’ye gerçekleşen uluslararası göç verilerinde yükselen payı ailelerin birlikte göçüyle de açıklanabilir.”
TÜRKİYE’DEN GÖÇTE YABANCILAR ÇOĞUNLUKTA
Türkiye’den ülke dışına göç eden nüfus ise 2018 yılında bir önceki yıla oranla yüzde 27,7 artışla toplam 323 bin kişiye ulaştı. Türkiye’den göç edenlerin 136 binini T.C. vatandaşları, 187 binini ise yabancı uyruklular oluşturuyor. Türkiye’den göç edenler içinde erkeklerin payının yüzde 53, kadınların payının ise yüzde 46,7 olduğu görülüyor.
Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’den göç edenler konusunda ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Öncelikle Türkiye dışına çıkan nüfusun büyük bir bölümü, hala ülkemizde geçici veya uzun sureli ikamet eden yabancı ülke vatandaşları. Bu durum Türkiye’nin nihai göç hedefi ülke olmaktansa transit ülke olmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik, siyasi sıkıntıların istihdamda daralmaya yol açtığı düşünülürse, biraz önce bahsettiğim orta-üst sınıf profesyonel beyaz yakalı çalışanların da Türkiye’den gidenler arasında yer aldığı söylenebilir.”
GENÇ NÜFUS GİDİYOR
25-29 yaş grubunda bulunanlar Türkiye’ye göç edenlerin yüzde 11,9’unu, Türkiye’den göç edenlerin ise yüzde 15,7’sini oluşturuyor. Türkiye’den göçün ve Türkiye’ye göçün 20-24, 25-29 ve 30-34 yaş gruplarında yoğunlaştığına dikkat çeken Doç. Dr. Tuba Demirci, “Türkiye’ye göç eden ve Türkiye’den ayrılanlar, eğitim ve çalışma yaşındaki kişiler. Bunlar ekonomik ve siyasi anlamda daha istikrarlı, eğitim ve iş olanaklarının daha iyi olduğu, bireyleri daha güçlü ve avantajlı kılacak yerlere göç etme arzusu içindeler. Kısacası insanlar hayatlarını değiştirmek, daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak, ülkelerinde karşılaştıkları iş, istihdam, eğitim sorunlarından kurtulmak için göç ediyorlar” diye konuştu.
BEYİN GÖÇÜ KORKULACAK SEVİYEDE DEĞİL
Türkiye’nin gerçekleşen beyin göçünün birçok olumsuz sonuca yol açabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Tuba Demirci, bununla birlikte durumun henüz alarm zillerini çalmayı gerektiren bir düzeyde olmadığını belirtti.
“Pek çok gelişmekte olan ülkeye kıyasla Türkiye’nin beyin göçü sınırlı düzeyde” diyen Doç. Dr. Tuba Demirci şöyle devam etti:
“Uluslararası düzenli göç mekanizmaları da Türkiye’den gerçekleşen büyük bir nüfus grubuna işaret etmiyor. Mevcut beyin göçü, ailelerin ekonomik ve siyasi iklimin açmazlarına çözüm bulma çabalarını işaret ediyor. Kentli yüksek gelir gruplarının, çeşitli etnik gruplar ve cemaatlerin, yatırımcıların, eğitimli-vasıflı iş gücünün ciddi anlamda beyin göçü gerçekleştirdiği iddiasında bulunabilmek için verileri iyi analiz etmemiz, daha fazla veri toplamamız gerekir.”
Doç. Dr. Tuba Demirci, Türkiye’den beyin göçünün diğer nedenlerini şöyle anlattı:
“Düşük ücret politikası ve gelir, vergi oranlarının yüksek olması göçün sebepleri arasında yer alıyor. Türkiye’deki kentlerde yaşam standartlarının gelişmiş ülkelere kıyasla düşüklüğünü, Ar-Ge çalışmalarına yeterli kaynağın ayrılmıyor oluşunu, bilim- araştırma-teknolojiye yeterli kaynağın aktarılmamasını, genel değer sistemimizdeki kayırmacılığı, liyakatsizliği ve demokrasinin az gelişmişliğini beyin göçüne neden olan faktörler arasında sayabiliriz. Profesyonel ve yatırımcı kesimin iştiraklerini büyütecek girişim sermayesi fonlarının Türkiye’de bulamaması, girişimcilik ve yatırım ikliminin Türkiye’de gelişmemiş olması da sebepler arasındadır. Varlıklı kesimler ise yurtdışında konut/gayrimenkul alarak oturma izni-vizesiz dolaşım hakkı elde ediyor…”
Türkiye’nin göçlerle kurulmuş bir ülke olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Tuba Demirci, “Bin yıldan daha da geriye götürebileceğimiz göç hareketlerini, imparatorluk dönemindeki ve ulus devlet sürecindeki göçleri hatırlamak, bugünkü uluslararası göç olgusuna yapıcı ve çözüm merkezli bir perspektifle bakmayı yarayabilir. Göç, insan hakları perspektifinden ve hak temelli ele alınması gereken bir olgudur. İnsanlar çoğunlukla hayatlarını idame ettirmek ve can güvenliği için göç ediyorlar. Bu durum ilk insan toplumlarının ortaya çıktığı andan beri geçerli. Kimse çok mutlu olduğu, hayatını idame ettirebildiği yerden durduk yere göç etmez. Göçün ardında güvenlik, refah arayışı ve kişiye özgün ihtiyaç hiyerarşisinden oluşan çok öznel bir muhakeme- değerlendirme ve tarihi vardır. Her kesimin göç hikayesi de farklıdır” dedi.