Last Updated on 26 Ekim 2019 by Turizm Günlüğü
AK Parti’nin Meclis’e sunduğu teklif ile “konaklama vergisi” adıyla yeni bir vergi kalemi oluşturulacak. İşletmeciler yüzde 2’lik verginin uluslararası rekabette ellerini zayıflatacağı, hizmet kalitesinde düşüşlerin yaşanmasına yol açacağı uyarısında bulunuyor.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni vergi paketi yaklaşık 100 AK Parti milletvekilinin imzasıyla Meclis’e sunuldu.
Dijital hizmet vergisi ile değerli konut vergisi getiren teklifte bir başlık da “konaklama vergisi” olarak belirlendi.
Teklifte vergi alınması özetle şöyle gerekçelendirildi: “Başta turizm merkezi ülkeler olmak üzere çok sayıda ülkede, ilgili ülkede veya şehirde konaklama veya turistik amaçlı verilen hizmetlerden faydalanan kişilerden konaklama vergisi gibi adlar altında, konaklanan gece sayısı üzerinden maktu veya verilen hizmet bedeli üzerinden oransal olarak vergi alınmaktadır.”
TURİZMCİLER KAYGILI
Süreci yakından takip eden turizm işletmecileri ise hükümetin talep ettiği konaklama vergisinin işlerini olumsuz etkileyeceği görüşünde. 2020 yılına ilişkin rezervasyonları ve tur operatörleriyle sözleşmelerini geçen temmuz ve ağustos ayında yapan işletmecilerin bu vergiyi doğrudan müşterilere yansıtamayacağını ifade eden turizm işletmecileri kaygılarını paylaştı.
CUMHURBAŞKANI ÜÇ KAT ARTTIRIP YÜZDE BİRE DE DÜŞÜREBİLİR
Yeni vergi kalemlerini içeren 45 maddelik yasa teklifinde otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesislerin sunduğu hizmetlere “konaklama vergisi” uygulanacak.
31 Aralık 2020’ye kadar yüzde 1, 2021’den itibaren ise yüzde 2 oranında uygulanacak konaklama vergisi doğrudan işletmecinin geliri üzerinden tahsil edilecek. Cumhurbaşkanı, belirlenen oranı üç katına kadar artırmaya veya yüzde 1’e indirmeye konaklama tesisinin sınıfına, türüne ve bulunduğu yere göre yetkili olacak.
ÜLKAY ATMACA: SEKTÖR İÇİN AĞIR BİR DARBE
Yasa teklifindeki konaklama vergisini, “Sektör için ağır bir darbe” olarak niteleyen Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ülkay Atmaca’ya göre yüzde iki konaklama vergisi işletmeleri zor duruma sokacak ve uluslararası rekabette Türkiye’yi olumsuz etkileyecek. Yüzde iki rakamının çok yüksek olduğunu ve işletmecilerin bunu ödeyecek bütçelerinin bulunmadığını ifade eden Atmaca, Gazete Duvar’dan Serkan Alan’a konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
“DESTEK BEKLERKEN…”
“Yüzde 2 nasıl telafi edilecek bilinmiyor ve sektördeki işlemeciler şaşkınlık içerisinde. Sektör destek beklerken böyle bir vergiyle karşı karşıya kaldık. Talep edilen şey kâr payından yüzde iki değil, doğrudan ciromuzdan yüzde 2. Biz zaten her türlü giderimizin vergisini ödüyoruz. Sektördeki dev seyahat firması Thomas Cook’un batmış ve yüzlerce milyon liralık bir gelir kaybı yaşamışken böyle bir paket herkeste şok etkisi yarattı.”
“MÜŞTERİYE YANSITMAK ZORUNDA KALACAĞIZ”
2020 yılı için turizm sektöründe birçok rezervasyonun aylar öncesinden yapıldığını ve 2020 yılında konaklama vergisini tüketicilere yansıtamayacaklarını ifade eden Atmaca işletmecilerin kaygılarını ve itirazlarını şu sözlerle aktardı:
“Konaklama sektörünün bu vergiyi 2020 yılına yansıtması mümkün değil. Her işletmeci önünü göremediğini, kışı nasıl geçireceğini bilmediğini söylüyor. Müşteriye yansıtmak zorunda kalacağız. Turizmde rekabet koşulları çok ağır ve biz aynı zamanda uluslararası yani diğer ülkelerle rekabet ediyoruz. Bazen yüzde bir bile çok kıymetli hale gelebiliyor. İki gün sonra biz Yunanistan, İspanya ya da Mısır ile nasıl rekabet edeceğiz? Uluslararası piyasalarda yüzde iki fiyat artışı misafir kaybı demek… Bu yıl en çok misafirin geldiği yıl, rekorları konuşuyoruz bu vergiden sonra bunun ne kadar azaldığını konuşmaya başlayacağız. Bunun sarsıcı etkilerini uzun vadede göreceğiz.”
BURHAN SİLİ: İŞLETMELER YAŞAYAMAZ NOKTAYA GELİR
Turizm sektörünün 2018 yılı itibariyle sayısal anlamda toparlanmaya başladığını gelir anlamında ise henüz iyi olmadığını ifade eden otel işletmecisi Burhan Sili’ye göre konaklama vergisiyle işletmecileri kötü günler bekliyor.
Konaklama işletmecilerinin de 1 Ekim itibariyle Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’na binde 7.5 oranında “turizm payı” ödemeye başladığını hatırlatan Sili, “Şimdi de yüzde ikilik konaklama vergisi gündeme geldi. Kâr noktasında sıkıntı yaşayan, rakip ülkelerle diğer maliyetleri kıyasladığınızda çok da yüksek boyutlarda gideri olan sektör işletmecilerinin neredeyse yaşayamaz noktaya gelmesine neden olacak” diye konuştu.
“BU RAKAMLARI ÖDEYEMEZ DURUMA GELİRLER”
Turizmcilere yüklenen ek maliyetler nedeniyle işletmecilerin diğer ülkelerle rekabet etme şansının ortadan kalktığını belirten Sili, işletmelerin hizmet kalitesinin düşeceğini belirterek şöyle devam etti:
“Bu vergileri ödemek zorunda kalınca hizmet kalitesinden ödün vermek durumunda kalıyoruz. Dünya piyasasına baktığımızda kaynak pazarlarımızı değerlendirdiğimizde dünyanın hiçbir yeri ekonomik anlamda rahat değil. Tatile ayırdıkları bütçeler sınırlı olduğu için tüketiciler bizlere bu rakamları ödeyemez duruma gelirler. Bunlar hizmet kalitesinden ödün vermeye ve istihdamda azalmaya gidilmesine neden oluyor.”
“FİYATLARA YANSITMA ŞANSIMIZ YOK”
Tur operatörleriyle 2020 yılına ilişkin tüm anlaşmaları 2019 yılının temmuz ve ağustos aylarında yaptıklarını, tasarının yasalaşmasıyla ortaya çıkacak vergiyi müşteriye doğrudan yansıtamayacaklarını ifade eden Sili, “Bizim toptancı diye tarif edeceğimiz tur operatörleriyle anlaşmalarımız bir sonraki yıl için temmuz ve ağustos aylarında biter. Bu saatten sonra gelecek olan hiçbir vergiyi vs. şeyi anlaştığımız fiyatlara yansıtma şansımız yok. Alınmış rezervasyonlarda da rakamları deklare ettiğimiz için ilave bir rakam belirleme şansımız yok. Bunları cirodan yani kendi imkanlarımızdan feragat ederek ödemek durumunda kalacağız” dedi.
Türkiye’de hem döviz girdisi hem de cari açığa katkısı anlamında şu anda en etkili olan sektörün turizm sektörü olduğunu ifade eden Sili destek beklediklerini ifade ederek sözlerini şöyle noktaladı: “Bizlere yapılacak desteklerin tamamı Türkiye’ye olumlu geri dönüşleri olacak. Nasıl destekler verilebilir? Çok uzun zamandır belirli bölgelerimizde uzun vadeli düşük faizli kredi ihtiyacı duyuyoruz. Bunu gerçekleştiğimiz zaman hizmet şartlarımızı iyileştirme noktasında bir süreç yaşayacağız. Sonuçta bizim genel vergilerimize baktığınızda devlete katkımızın artacağını düşünüyoruz.”