“TÜRSAB’a biçilen rol mü, yoksa TÜRSAB kendi kaderini tayin etme hakkı mı…” Başlıklı bir yazı kaleme alan deneyimli turizmci Deniz Emin Tüfekçi, “TÜRSAB bu ülke ekonomisinin Kızılırmağı’dır, Dicle’sidir, Fırat’ıdır. TÜRSAB bu anlamda yatağı başkalarınca hazırlanıp belirlenen basit bir su kanalı olmadığını en başta kendisi bilmelidir.” Tüfekçi, hiçbir öngörüsü, vizyonu olmayan, ülkesinin çıkarları ile kendi işinin gerektirdiği ortamın çıkarını özdeşleştiremeyenlere, evde cam kenarında yün örmelerini önerdi.
TÜRSAB’a biçilen rol mü, yoksa Türsab kendi kaderini tayin etme hakkı mı…
TÜRSAB Sınırlı Sorumlu Esnaf Kooperatifi, ya da Sınırlı Sorumlu Kamyoncular Kooperatifi değildir.
Neden değildir diyorum, çünkü ilgi alanı, sadece üyelerinin sınırlı taleplerinin yerine getirilmesi gibi görünen bir rolü oynamaya çalışan başkan adayları ve onların yönetim kurulu üyelerinin Türkiye gibi ekonominin henüz en büyük lokomotif sektörü olma niteliğini yitirmemiş ülkemizde ülkeye katkıda bulunmamak ya da yurt dışından sadece belli bir miktar döviz getirmekle içeride yurttaşlarımızın gezi gereksinimlerini karşılamakla yetinmesi kabul edilemez.
Aktığı yatağın sınırlarını ve şeklini, hatta debisini, yüzeyi aşındıra aşındıra, şekil verirken engelleri sabırla aşan derelerin gösterdiği direnci ve çalışkanlığı göstermek Seyahat acentaları ve onun birliği TÜRSAB’ın temel görevi olmalıdır.
TÜRSAB bu ülke ekonomisinin Kızılırmağı’dır, Dicle’sidir, Fırat’ıdır. TÜRSAB o anlamda yatağı başkalarınca hazırlanıp belirlenen basit bir su kanalı olmadığını en başta kendisi bilmelidir. Hiçbir öngörüsü, vizyonu olmayan, ülkesinin çıkarları ile kendi işinin gerektirdiği ortamın çıkarını özdeşleştiremeyenlere tavsiyem, evde cam kenarında yün örmeleridir.
Hem sektör içinde öncü olduğunu iddia edeceksin, ki konumu öncüdür, bütün diğer sektör içi aktörlerle tek ilişkisi olan Türkiye Seyahat acentaları birliği olacaksın, hem de kendinde sektörün sözcüsü, önderi olarak bir misyon, önderlik rolü biçemeyeceksin.
Eğer bu ülkenin doğru dürüst turizm politikaları, hedefleri, stratejileri, taktikleri bu güne dek birkaç iyi niyetli girişim dışında oluşturulmamış ise işi bilmeyen konudan haberdar olmayan politikacıları suçlamak yerine, doğal yaşam ortamımızı korumanın gerektiğini bıkmadan usanmadan bir ülke politikasına, hedeflerine, stratejelerine ihtiyaç duyduğumuzu, bunun nasıl olacağını da diğer paydaşlarımızla birlikte kamuoyuna yerel ya da ulusal ölçekteki politikacılarımıza, ülke kamuoyuna anlatmalıydık. Bunu yapmadık, yapamadık, gündemimize getirip ne Birlik olarak, ne sektör olarak hiç tartışmadık.
O yüzden Ayder elimizden kayıyor, o yüzden Uzungöl yok oluyor, o yüzden cennet köşeler betonlaşıyor, Kaz dağları kazılıyor, ağaçsız doğasız bırakılıyor, o yüzden bu gün Kuşadası, Didim, Alanya, Marmaris gibi onlarca sahil kasabamız içinde yaşayanlara bile yabancı, doğası ,tarım alanı yok edilmiş, denizi temiz olmayan, trafiğe teslim olmuş durumdadır. En eğitimli, en çok gezen, gören elit tabakayız demekle bu işler olmuyor .Cebi doldurmanın sürekliliğini sağlayamazsan, geleceği değil sadece cebini düşünürsen, deniz bitti der, paydos eder gidersin.
Hükümetlerden beklediğimiz ciddiyet yukarıda saydığım, politika, hedef, strateji ve taktikleri oluşturma konusunda sektörün tamamı ile birlikte bunu onların katkı ve destekleri ile gerçekleştirmekti.
Maalesef bir çok konuda geç kaldık, hiç olmazsa kalanı kurtaralım yangından. Vurguncu yatırımcı dışında yatırım için gelmez buraya yabancı turizm yatırımcısı.
Yasamızın yenilenmesi çalışmasında bir iki bilgilendirme toplantısı dışında bir şey bilmiyoruz, ne içeriyor, nedir ne değildir bunu bilemiyoruz. Ne TÜRSAB, ne Bakanlık bu konuda sır vermiyor.
Yeterince üyeler tarafından tartışılmamış bir yasa denilerek kasada tutulan yasa, bakanlık tarafından hangi bilgilendirme muamelesine tabi tutuldu, tutuluyor onu da bilemiyorum. Şunu açıklayın diyen bir aday da göremedim. Tartışmaya niyetli bir kamuoyu da yok Birliğimiz içinde.
Yasayı tabii ki bakanlık eliyle TBMM’ye götürecekler, ama kendi birliğinin yasasını bürokratlara bırakmadan yapmalı, öyle sunmalıydı yönetimimiz Bakanlığa.
Ülkenin hem istihdam, hem döviz geliri olarak öncü sektörü olan Turizm, bunun sürdürülebilirliğini sağlamayı talep edebilmeliydi diyorum. Sadece TÜRSAB Yönetim kurulu değil, BTK yönetimleri de bu konularda ortak fikri oluşturmak zorundadır.
Seyahat acentaları yanında rehberler, konaklama sektörü, hava yolları, kara ve deniz ulaşımının turizm paydaşları, TYD’ni, ilgili eğlence, katma değeri yüksek ürünleri yüksek gelir kazandıran turistik ürün satıcıları gibi paydaşları içine almayan, TÜRSAB’ın patronajındaki bir yeni yapılanmaya yeni yasa ile gitmediği takdirde hiç kimse memnun olmayacak hem Bakanlık hem TÜRSAB yönetimi eleştiri oklarını üzerilerine çekecektir.
Yeni yasa böyle hazırlanmadığı takdirde, ertesi gün bunu değiştirelim çalışmaları acentalarce talep edilecektir. Sorumluluk tüm bilinçli seyahat acentalarınındır.
Yoksa hem kaos, hem de siyasetçinin oyuncağı olma kaderi ile karşı karşıya kalır.
Deniz Tüfekçi
Seventur Turizm Kurucusu