Sadece 30 yıl geriye gidelim ve Kemal Sunal’ın 1987 yapımı Yakışıklı isimli filmine farklı bir açıdan bakalım. Kamyonetle gazete dağıtıcılığı yaparak hayatını kazanan Selim karakteri bir gün arkadaşına özenerek telsiz alır. Telsiz kodu ise yakışıklıdır ve kısa süre sonra bu sayede tanıştığı kızla evlenmeye karar verir. Ana hikaye bu çerçevede ilerlerken, arka planda dönemin en popüler sosyalleşme cihazlarından olan Walkie Talkie’lerin yükselişine tanık oluruz.
Bir dönem arkadaş bulmada son derece etkili olan bu cihazların, kendine ait konuşma jargonu bile vardı. ‘Breko brek’, ‘kanala mandal atmak’, ‘arkadaş arıyorum’ şeklinde başlayan bu giriş cümleleri günümüz sosyalleşme hareketlerinin bir anlamda provası niteliğindeydi. 80’lerin ikinci yarısında masaüstü bilgisayarlarına geçişle beraber GSM teknolojilerinin alt yapılarının kurulması, dijitalleşme anlamında bu provanın devamı oldu. 90’larda İnternet’in evlere girmesiyle beraber ilk cep telefonları ‘akılsız’ olarak piyasaya sürüldü. İlk yıllarında internet hız anlamında kullanıcılarına görsel ve işitsel eziyet yaşatsa da, ADSL servislerinin hayatımıza girmesi ile beraber bu sorun ortadan kalktı. Yine aynı dönemlerde ‘akılsız’ olan telefonlar, internete bağlanarak ‘akıllı’ olmaya başladılar.
İlk yıllarında akıllı cep telefonları da hız olarak tatmin etmese de, bu alanda yapılan geliştirmelerle, dünya kısa sürede 3G teknolojileri ile tanıştı. 2007 yılında Steve Jobs’un tanıtımını yaptığı ve bünyesinde 3 önemli özelliği (dokunmatik ekran, müzik, telefon) barındıran iPhone sonrası artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Hikayenin bundan sonrası sanırım bu yazıyı okuyan herkes tarafından biliniyor. Yazının konusunda aslında tam olarak bilmediğimiz olan kısımla ilgili, yani sahip olduğumuz ama henüz tam olarak kullanılamayan ‘paha biçilmez veriler’.
Yazılım firmasında çalışmanın en keyifli yanı, daha önce dikkatinizden kaçan ve öğrenmeye fırsatınız olmadığı bir çok yeni kavramla karşılaşıyor olmanız. Kişisel anlamda benim hayatıma kattığım favori kavram; data ve datanın işlenmesi. Makinalar ve yapay zekalar açısından ele aldığımızda, data yani veri, bugün hayatımızın her alanında hepimiz tarafından bir eylem karşılığı yaratımız ancak işlenmediği için uçup giden yetersiz bir kavram olarak duruyor. Evet uçup giden diyorum çünkü bir veri ancak ve ancak işlenirse artık bir anlam kazanıyor. Çok teknik konuşuyorsun diyenler için biraz daha basitleştirelim:
Yukarıda da bahsettiğim cep telefonun akılsızdan akıllıya geçiş dönemini hatırlayalım. Cep telefonu akılsız olduğu dönemde sadece konuşmak ve SMS göndermek için elimize aldığımız basit bir cihazken, internete bağlandığı andan itibaren yetenek ve uygulamalarını her dakika geliştirmeye başladı. Bugün cep telefonlarını konuşmak dışında hayatımızın bir çok alanında işimizi kolaylaştırmak için kullanıyoruz. İçinde ki kişisel verilerimizle kimi zaman beslenme programı, kimi zaman spor, kimi zamanda stratejik toplantılarda bize yön göstermesini istiyoruz. Şimdi tam bu noktada şu soruyu soralım; eğer bugün dünyada açma kapama tuşu olan her nesne internete bağlı olsaydı ne olurdu? Bu soru eğer kafanızı karıştırdıysa, o zaman size can alıcı bir soru daha; dünyadaki her nesne akıllı olsaydı bunun bize ne gibi faydası olurdu?
Gartner raporuna göre 2020 yılında 20 milyar internete bağlı cihazın kullanıma sunulması bekleniyor. Yani 2020 yılında etrafımızda bugün gördüğümüz birçok nesne internete bağlı ve zorunluda olsa akıllı hale getirilecekler. Gömülü sensörler sayesinde bulaşık makinası, buzdolabı, diş fırçası, çatal gibi her nesne artık internete bağlı olacak.
Örnek; internete bağlı bir buzdolabının kullanım alışkanlıklarınızı kayıt edip raporlaması, rafında eksilmiş bir yumurtanın siz söylemeden siparişini online olarak vermesi hatta en çok tükettiğiniz gıdaları doktorunuzla paylaşması. Dişlerinizi günde kaç kez ve hangi sürede fırçaladığınızı bilmiyorsanız akıllı diş fırçaları bugün piyasaya çıktı bile. IOT yani nesnelerin interneti çok yakın gelecekte günlük hayatta tarımdan spora, enerjiden turizme her alanda karşımızda olacak.
Siz etrafta olmasanız bile birbirleriyle bağlı olan bu nesneler devamlı bilgi alışverişinde olacaklar. Elbette buradan çıkacak verinin özellikle pazarlama alanında birçok firmanın iştahını kabarttığını da söylemek lazım. IOT yani nesnelerin internetine giriş niteliğinde oluşturulan sıralı makalelerimin ilkini, bugün piyasaya sürülmüş farklı alanlardaki bazı akıllı nesnelerle sonlandırmak istiyorum. Bir sonraki makalede, IOT ile otelcilik sektöründe yaşanılacak yeniliklerden bahsediyor olacağım.
Cenk Caner