Last Updated on 21 Ekim 2020 by Sahra Gülal
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Coronavirüs, birçok ülkede paniğe neden olurken Gazeteci Yazar Yılmaz Özdil, konuyu bugünkü köşesine öyle bir taşıdı ki hakikaten yaşananların neresinden tutsanız elinizde kaldığına şahit oluyorsunuz.
Turizm Günlüğü olarak biz de havayollarından oteline manşetlerimize taşıdığımız bu virüs, ortadan kalkana kadar ülkece gündemimizden düşmeyecek gibi görünüyor. Hal böyle olunca köşe yazarları da konuyu ele almakta geç kalmadı. ( Coronavirus ile ilgili tüm haberleri okumak için linke tıklayabilirsiniz. )
Bugün Sözcü Gazetesi Yazarı Yılmaz Özdil’in “Türkiye’ye Çin virüsü girebilir mi?” başlıklı yazısı dikkatimi çekti. Ve yazıyı okumaya devam ettikçe trajikomik halde olduğumuzu ama bunu inatla unutarak yaşadığımızı bir kez daha fark ettim. Dilerseniz Yılmaz Özdil’in Coronavirüs üzerinden bugüne kadar nasıl yaşadığımızı ti’ye aldığı ama gerçekleri de bir bir yüzümüze bir kez daha çarptığı o yazısının dikkat çeken kısımlarını okumaya geçelim:
“Datça’da Myanmarlılar yakalandı. Nereden girdiklerini bilmiyoruz, çıkarken yakalandılar.
Balıkesir’de Eritreliler yakalandı. Adana’da Sri Lankalılar yakalandı.
Suriyelileri zaten artık yakalamıyoruz, kafalarına göre, istedikleri yerden giriyorlar, istedikleri yerden çıkıyorlar.
Sınırlarımız folofoş olduğu için, kaçak girenlerin sayısı her yıl katlanarak artıyor. Mersin’de Moritanyalılar yakalandı. Sivas’ta Burkina Fasolular yakalandı. Vietnamlılar yakalandı birader…
Vietnam’la aramızda 11 bin kilometre var, Türkiye’ye gelene kadar dokuz tane ülke geçmeleri lazım, bu kadar çetrefilli güzergahta tecrübeli rehberler bile yolunu şaşırır…
Memlekete enlemesine giren var, boylamasına giren var, çapraz geçen var, inanmayan internette videolarını seyretsin,
Türkiye’yi İran’a bağlayan E80 karayolundan yürüyerek geliyorlar, yürüyerek! Elazığ’da trafik kontrolü yaptılar, Bangladeşliler yakalandı.
Beyazıt’ta Laleli’de üç dakika dolaş, kamuflajlı tipleri gör, Afganistan’daki Taliban bunların yanında mösyö kalır. Kumkapı’da Somali Sokağı var, bütün Afrika milletleri orada, Somalili manav var, Ganalı otoparkçı var, Etiyopyalı çaycı var, hepsi kaçak, tek kelime Türkçe öğrenmeden altı yıldır burada yaşayanlar var.
Dünya insanlık tarihinde sadece bu ülkede, başbakanın yatıyla insan kaçakçılığı yapılıyor…
Tansu Çiller’in başbakanken kullandığı, bilahare sattığı “President” isimli yatı Bandırma’da bastılar, kamaralardan Suriyeli Pakistanlı Afgan çıktı, bu üçüncü yakalanışı oldu, vapur seferi gibi çalışıyor.
Düzce’de 57 kişilik otobüsü durdurdular, 157 Afgan çıktı, matruşka gibi iç içe koysan gene sığmaz, bunlar sığmış. İskenderun’da tır dolusu kaçak papağan yakalandı, Tekirdağ’da kaçak kuğu yakalandı, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan yurda sokulan kaçak kediler yakalandı, Edirne’de kanguru yakalandı arkadaş, kaçak kanguru girmiş memlekete…
Kaçak göçmen Afganlı, Zonguldak’ta kaçak madende çalışırken öldü. İstanbul’da fabrika yandı, kaçak Özbek işçiler can verdi. Kaçak Pakistanlı çocuklara çöp bidonlarından kağıt toplatıyorlar. Türkiye’de maden, inşaat ve tekstil sektöründe 20 bin Çinli çalışıyor.
Hal böyleyken… İstanbul Havalimanına termal kameralar yerleştirildi. Aman ha… Çin virüsü kapmış yüksek ateşli yolcu gelirse hemen yakalayacağız, Türkiye’ye sokmayacağız!
Şarbonlu et yedirdiler millete. Millet hâlâ Türkiye’ye virüs bulaşır mı acaba diye merak ediyor.