Mimari yarışma ile elde edilen Gökçeada Lise Kampüsü projesi, eğitim ve donatı alanlarının kent hayatı ile entegre bir yaşam oluşturduğu “açık bir kampüs” kurgusu sayesinde, yapıların turizme kazandırılması noktasında sektöre yeni bir model olarak örnek oluşturdu.
Turizm sektörüne entegre edilebilecek bir fikrin ana temasını oluşturabilecek bu proje Göçeada’nın turizmine değer katması açısından dikkat çekiyor.
Alternatif, yenilikçi, öğrenciyi merkeze koyan, katılımcı ve şeffaf eğitim modellerinin test edilebileceği bir öğrenim ortamının sağlanabilmesi bakımından değerli olan bu projenin detaylarını şöyle tanıyoruz:
“Gökçeada Lise Kampüsü Anadolu lisesi, meslek lisesi, yurt, spor salonu, konferans salonu ve kütüphaneden oluşan bir yerleşke. Lise kampüsü proje süreci, 2014’te ilan edilen yarışmayla başladı ve seçilen önerinin uygulama projeleri 2016’da tamamlandı. Aynı yıl içerisinde başlayan inşaat çalışmaları, 2019 yazında tamamlanarak, kampüs 2019-2020 öğretim yılından itibaren kullanıma açıldı.
SOSYAL ETKİLEŞİMİ ÜST DÜZEYE TAŞIYOR
Gökçeada gibi küçük ölçekli, kısıtlı imkanlara sahip bir ada yerleşimindeki halkın, kampüsün kütüphane, çok amaçlı salon, spor merkezi, kafeterya, konferans salonu gibi sosyal alanlarını, meydanını ve açık spor alanlarını iki farklı lisenin öğrencileriyle beraber ortak olarak kullanabilmesi kamu kaynaklarının çok yönlü kullanımına imkan tanırken sosyal etkileşimin de üst düzeye çıkmasını sağlıyor.
SADECE ÖĞRENCİLERE DEĞİL TÜM KENTLİLERE HİZMET EDİYOR
Ada genelinde ve merkezde ada halkının faydalanabileceği meydan, park gibi açık alanlar ile sosyal donatılar konusunda büyük bir eksiklik varken oluşturulan kampüs alanı, doğusundaki parkla birlikte ada halkı için de büyük bir rekreasyonel alanı oluşturma potansiyeline sahip. Kampüs şu an için kent merkezinin yaya ölçeğinde sonu gibi görünmekte. Ancak, hem kampüsü fiziksel olarak sınırlandırmayarak erişilebilir hale getirerek hem de çoklu kamusal kullanım mekanları önererek, kampüsü merkeze bağlayan ana caddeyle kentin kuzeydoğusunda gelişimini sürdüren konut bölgesi arasında bir geçiş sağladık ve aktif bir kamusal alan yarattık. Dolayısıyla kampüs sadece öğrencilere değil, tüm kentlilere hizmet ediyor, kentle entegre ve sosyal donatı eksiğini gideren bir yerleşke olarak örgütleniyor. Bu öngörü, sınırlı kaynakların da tüm kamuyla daha paylaşılabilir ve verimli kullanılabilir olmasını mümkün kılıyor. Temel motivasyon, adada eşi bulunmayan yoğunluk ve gelişmişlikteki bitki örtüsüne sahip alanda, kent merkezi ve konut gelişim alanından gelen yaya akışının bu dokudan faydalanması için “açık bir kampüs” tasarlanmasıydı. Buna göre ana cadde üzerinden gelen yaya akışı, kamusal işlevlerle ve peyzajla desteklenmiş bir rotayla arazinin içine dahil oluyor. Yaya, önce eğitim bloklarını sınırlayan çeperden beslenerek kampüs meydanına ulaşıyor. Kentli, meydan ve çevresinde bulunan kütüphane, açık ve kapalı spor alanlarıyla diğer sosyal donatılardan faydalanabildiği gibi rotanın devamında, yeni geliştirilecek koru dokusu içerisindeki hobi bahçeleri, spor, piknik ve çayır alanlarını da kullanabiliyor. Rotanın devamı yayayı yurt ve eğitim yapılarının etrafından dolaştırarak tepede yer alan park alanına ve bakı terasına ulaştırıyor.
KATILIMCI BİR ÖĞRENİM ORTAMI
Öğrenim mekanlarının zemin katındaki resim, müzik derslikleri, laboratuvarlar, atölyeler gerek cadde gerekse yerleşke içerisindeki avlularla şeffaf ve geçirgen bir ilişki kuruyor. Bu sayede hem ada halkı bu öğrenim faaliyetleriyle etkileşime geçiyor hem de öğrenciler çevrelerindeki sanatsal ve bilimsel faaliyetleri rahatça gözlemleyebiliyor. Örneğin, caddede yürüyen bir adalı müzik dersliğinin taş duvar üzerinde dışarı açılan cephesinden müziği dinleyebilirken, meslek lisesi avlusundan geçen bir öğrenci ise yapılan resim çalışmalarını gözlemleyebiliyor. Şeffaf, geçirgen, erişilebilir, merak ve keşif duygusunu tetikleyen, katılımcı bir öğrenim ortamı… Yine zemin katta yer alan yemekhane ve kantin çift cepheden (hem cadde hem de avlulardan) kullanıma açılarak hem öğrencilere hem de adalıya hizmet veriyor. Yerleşkeye ait donatılar adalının gündelik hayatının bir parçası olacak şekilde kurgulanarak yerleşkenin çevreyi dönüştürecek bir katalizör olması amaçlanıyor.”