Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Eski Genel Müdürü İrfan Önal, coronavirus salgının ardından Türkiye özelinde, destinasyonların nasıl bir yol ve strateji izlemeleri gerektiğine ilişkin bir makale kaleme aldı.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Eski Genel Müdürü İrfan Önal, kendi blog‘unda “Turizmde COVID-19’un hatırlattıkları” başlıklı bir makale yayımladı. İrfan Önal, bu yazısında Dünya’yı saran coronavirus felaketinin öncelikle etkilediği sektörlerin başında gelen seyahat ve turizmde kriz sonrasında Türkiye’nin tanıtım alanında nasıl bir yol izlemesi ve hangi adımları atması gerektiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Önal, kriz sonrasında izlenecek tanıtım stratejileri için “iletişimin kararı” ve “timing” yani “zamanlama” kavramlarının önemine dikkat çekti.
—o—
Turizmde COVID-19’un hatırlattıkları
Herkesin can derdine düştüğü, kendisinin ve sevdiklerinin sağlığından başka bir şey düşünemediği bu günlerde geleceğe dair stratejiler geliştirmek de ajandamızda yer almalı. Belki bireyler değil ama kurumlar bunu düşünmek zorunda.
Ne felaketler geldi geçti ama hayat devam etti! Bundan sonra da devam edecek…
“İNSAN TECRÜBESİ VE BİRİKİMİ HER ŞEYİ YENİDEN DİRİLTEBİLİR”
Dünyayı saran coronavirus felaketinin öncelikle etkilediği sektörlerin başında seyahat ve turizm geliyor. Düne kadar dünyanın en hızlı gelişen sektörü olarak turizm ve seyahat endüstrisinin başarılarından, geleceğe dair umutlarından bahsederken şimdi her şeyi “sil baştan” kurgulamak zorundayız. Ama umutsuzluğa kapılmadan hareket etmeliyiz çünkü insan tecrübesi ve birikimi her şeyi yeniden diriltebilir. Tarih bununla ilgili sayısız örnekle doludur.
TÜRKİYE “OTELCİLİK” AĞIRLIKLI “TURİZM” ANLAYIŞINI TERK EDECEKTİR
Bu durumda Türk turizm sektörü inişli çıkışlı 40 yıllık “otelcilik” ağırlıklı “turizm” birikimini ve anlayışını zorunlu olarak terk edecektir. “Değişim” yaşanan felaketten ve sonuçlarından güç alarak kendisini zorunluluk olarak hissettirecektir.
Bu zor zamanlar geçip de insanlar normal hayatlarına döndüğünde ilk tepkileri kendilerini dışarı atmak olacaktır. Evde kapanmanın yarattığı psikoloji nedeniyle insanların rahatlama döneminde ilk tepkileri “uzaklaşma”, “kaçma”, “yeni yerlerde zaman geçirme”, “hareket etme” gibi tepkiler olacağından otellere kapanmak istemeyeceklerdir. Bu durumda, kısa dönemde, deneyim ve yenilik odaklı otel konseptleri yaratmak yerinde bir strateji olacaktır.
Türkiye uzun zamandır turizmi yeniden kurgulamak üzerine düşünmektedir ancak ilgili tüm tarafların bu konunun bir yönetim, strateji ve koordinasyon meselesi olduğu gerçeğinde buluştuklarını –eylemde – söylemek zordur. Yaşanan bu derin krizin konunun anlaşılması ve hareket edilmesi noktasında hızlandırıcı etkisi olacağını düşünüyorum. Türkiye’nin turizm ve seyahat endüstrisi ile ilgili bilgi, tecrübe ve odaklanma problemi bulunmamaktadır. Burada sadece “otelcilik” anlayışından bahsetmiyoruz. Turizmin bütünüyle bir yaşam deneyimi – organizasyonu ve yönetim konusu olduğunu kastediyoruz. Yaşamımızı etkileyen her pozitif ve negatif şey turizmi de aynı ölçüde etkileyeceğinden turizmi belirli sektörel faaliyetlerle sınırlamamak gerektiğini de görüyoruz. Bu kriz bunu da açıkça vurguluyor…
TURİZMDE İLETİŞİM NASIL SÜRDÜRÜLMELİ?
Gelelim “turizm iletişimi” ne… Bu konuyla ilgili, özellikle destinasyon örgütlerinin şu günlerde en çok zorlandığı konu iletişimin nasıl sürdürüleceği konusudur. İletişim kesilmeli midir? Devam edilecekse nasıl devam edilmelidir?
“İNSANLARIN ZOR GÜNLERİNDE ONLARLA SICAK BİR İLETİŞİM KURABİLİRSENİZ…”
Destinasyonların iletişimden sorumlu örgütlerinin burada dikkat etmeleri gereken konu; sezgilerini kuvvetlendirmeleridir. Yabancıların “tone of voice” dedikleri “iletişimin kararı” ve “timing” yani “zamanlama” en önemli konulardır. İletişimi kesmek olmaz! Ancak tıpkı insanlar arası iletişimde olduğu gibi kararında ve zamanında iletişim sizin insanların kalbine ve zihnine girmenizi –kalmanızı – sağlayacaktır. Eğer iletişiminizi kesmeyip hiçbir şey olmamış gibi davranıyorsanız bu da sizi duyarsız ve itici kılacaktır. İnsanların hayallerini ve planlarını beslemeye devam etmeli, sempatik olmalısınız. Eğer insanların zor günlerinde onlarla sıcak bir iletişim kurabilirseniz, hassas ve kendiniz olmaya devam ederseniz – ki en kolayıdır – mutlaka gelecekte ödüllendirilirsiniz.
“SADECE GÖRÜNMEK İÇİN DEĞİL”
Ülkemiz açısından değerlendirmeye devam edersek; sosyal ve dijital medyadaki iletişim, herkes için olduğu gibi, çok önemlidir. İnsanların 7/24 sosyal medya takip ettiği bu günlerde belirttiğimiz şartlarda bir iletişim stratejisi oluşturup görünür olmakta fayda var. Elimizde olgunlaşmış sosyal medya hesaplarımız bulunuyor, buralardan “sadece görünmek için değil” doğru strateji ve zamanlamalarla kararında içerikler oluşturup iletişimimizi sürdürebiliriz.
Canlı yayınlanan kültürel programları, zayıf sosyal medya hesapları yerine gücünü ve bilinirliğini kabul ettirmiş hesaplar üzerinden yapmak bu iletişimin bir parçası olmalıdır. Kriz zamanlarında geliştireceğiniz her doğru hareket sizi gelecekte öne çıkaracaktır. Bu zor günlerde bunu düşünmek zorundayız…
Zaman karamsar olma zamanı değil!
Zaman yaptıklarınızı değerlendirme ve gelecek için doğru stratejiler kurgulamak zamanıdır.
İrfan Önal
23 Mart 2020
İRFAN ÖNAL’IN DİĞER YAZILARI:
“The New York Times 2020’de Görülecek 52 Yer Listesi” ve yeni turizm anlayışı
2020 yılında popüler destinasyonlar ve hikayeleri
Destinasyon (yer) markalamanın basit prensipleri
“Thomas Cook’un iflası orta vadede Türkiye için fırsat barındırıyor”