Dünyanın en eski şehri

Last Updated on 8 Mayıs 2020 by Yaşar Çelik

Suriye’nin başkenti Şam (Damascus) iç savaş öncesi verilere göre 4,5 milyon nüfusu ile ülkenin de aynı zamanda en büyük kenti. Kesin tarih bilinmese de kentin geçmişi M.Ö 8 bin yılına kadar uzanıyor. Dünyanın en eski şehri olan Şam Asya-Afrika arasında Doğu ile Batı kavşağında oldukça stratejik öneme sahip şehirlerden biri.

Şam yüz yıllar boyunca bölgenin kültürel, ticari ve idari başkenti konumunda bulundu. Yerli ve yabancı tüccar ve kervanların uğrak yeriydi. Şam eski mimarisi, dar sokakları, yeşil bahçeleri ve beyaz evleriyle Helenistik, Roma, Bizans ve İslam medeniyetinin izlerini taşıyan doğal görünümü zengin bir kent. Tüm bu miraslarına rağmen dünyanın en eski şehri olan Şam değeri ölçüsünde yeteri kadar turistin ilgisini çekemedi. Yıllardır iç savaş halinde olan Suriye’nin tarihi yapı niteliğindeki mimarisi ise maalesef büyük zarar gördü.

Şam, kent tarihinin birçok farklı dönemine dayanan zengin bir tarihi bölgeye sahiptir. Şehir, her işgal sonrasında yeniden inşa edildiğinden, mevcut yerleşim seviyesinin 2,5 m altına kadar inen Şam’ın tüm kalıntılarını kazmak neredeyse imkânsız hale geldi. Şam Kalesi, Eski Kent’in kuzeybatı köşesinde yer almaktadır. Bab Sharqi Caddesi küçük dükkânlarla doludur ve Bab Tuma’nın (Aziz Thomas Kapısı) eski Hıristiyan mahallesine götürür. Şam’da da ana pazar olan Mithat Paşa Çarşısı, adını Souk’u yenileyen Suriye’nin Osmanlı valisi Mithat Paşa’dan alıyor. Bab Sharqi caddesinin sonunda, Ananias’ın evinin mahzeni olan bir yeraltı şapeli olan Ananias Evi‘ne ulaşılır.

Şam Ulu Camii olarak da bilinen Emevi Camii, dünyanın en büyük camilerinden biridir ve aynı zamanda İslam’ın yükselişinden bu yana en eski sürekli dua alanlarından biri olma niteliği taşımaktadır. Camide bulunan bir tapınakta Vaftizci Yahya’nın cesedinin gömüldüğü rivayet edilir. Selahaddin’in gömüldüğü türbe, caminin hemen dışındaki bahçelerde yer almaktadır. Hüseyin ibn Ali’nin en küçük kızının tapınağı olan Sayyidah Ruqayya Camii de Emevi Camii’nin yakınında bulunabilir. Amara antik bölgesi de bu alanlara yürüme mesafesindedir. Ziyaret edilen bir başka yer de Zaynab bint Ali türbesinin bulunduğu Sayyidah Zaynab Camii‘dir.

Eski Kent’in geleceğine yönelik tehditler

Şam, sayısız doğal afet ve fetihlerin üstesinden geldi. Karlı ticaret yolları ve su vahası gibi iştah yaratan zenginlikleri nedeniyle Şam, farklı kültürlerin çeşitli yöneticilerine tabi oldu ve bu da Mısır, Yunanistan, Roma, Asur, Babil, Türkler, Moğollar, Fransız ve İran’dan halkları birleştirme fırsatları yarattı. Zaman içinde biriken bu sayısız kültür, kentin mimarisinin ve süslemesinde bulunabilen, eşsiz bir melez kimliğe yol açtı. Büyük Şam Camii, İslam halkı için en popüler hac sitelerinden biridir ve muhtemelen antik dünyanın en büyük cemaat camilerinden biridir, bu da sayısız insana değer verdiği anlamına gelir. İnşaatı 706 yılında Emevi halifesi I. Waldid idaresi altında başladı, ancak caminin varlığı Roma dönemine kadar uzanır ve Jüpiter için birinci yüzyıl tapınağı olarak başlamıştır. Cami aynı zamanda dördüncü yüzyılda Bizans bazilikası ve Vaftizci Yahya Kilisesi üzerine inşa edilmiştir. Site, çeşitli dinler ve güçler arasında sürekli olarak dönüştürülmüş ve bu da birden fazla din, ırk ve etnik kökene değer verilmesine vesile olmuştur. Örneğin, El-Hamidiye gibi eski sokaklar, 19. yüzyılın sonlarından Osmanlı döneminden bu yana yüzyıllardır faaliyette olan kapalı bir pazara uyarlanmıştır. İnsanlar nesiller boyunca aynı yerde mal satın alıp geçimini sağladılar, bu da yerin zaman içinde yerel değer toplamasını sağladı.

Antik kentin bir başka tarihi yapısı Şam Kalesi‘dir. Eski kule MS 1076 yılına dayanmaktadır ve kraliyet konutu ile askeri koruma için kullanılmıştır. Bu tür anıtsal yapılar modern kent sakinleriyle birlikte var olmuş ve Şam’ın tarihi manzarasının bir parçası haline gelmiştir. Bu tarihi yerler ve yapılar modern dünyada var olmayı başarmış olsalar da Suriye iç savaşı nedeniyle sürekli tehdit altındalar. Hükümet karşıtı düşünceler, ülkenin Şam’ın başkentine ulaşan şiddetli protestolara ve çatışmalara yol açtı. Diğer bir olay da, 2014 yılının Kasım ayında, kalenin yakın zamanda restore edilmiş olan Taht Odası’nın yakınında bir metre genişliğinde bir deliğe yol açan harç kabuklarının ateşlenmesini içeriyor. Şubat 2015’te Şam Kalesi’nin yakınında meydana gelen bombalama olayı antik kente verilen hasarlardan sadece bir tanesi. Büyük Şam Camii de savaşın verdiği zararlara yabancı değil. Cami kazayla çıkan yangınlar sırasında iki kez ateşe verilerek yakılmıştır. Ulu Cami içerisinde 8. yüzyılda yapılan ünlü cephe mozaikleri yer almaktadır. Şam Kalesi’ne benzer şekilde, cennet imgelerini tasvir eden mozaikler, çeşitli bombalama olaylarından dolayı zarar gördü.

Şam Antik Şehri halen mevcut iç savaş halindedir. Bu tarihi yerler ve yapılar sürekli olarak tehlikelere maruz kalmaktadır. Dünyanın en büyük antika pazarlarından biri olan Londra pazarlarında bir takım antikalar bulunmaktadır. Eserlerin birçoğu, ayırt edici üslup özellikleri nedeniyle Irak ve Suriye anlamına gelen “çatışma bölgelerinden” geldiği anlaşılmaktadır. Devlet kontrolsüzlüğü yasa dışı kazılar ve Şam’ın kültürel mirasının tahrip edilmesi daha da teşvik edilmiştir. Bu miras alanlarının yağmalanması, yasa dışı örgütlerin aracılığıyla karaborsa üzerinde kontrol sahibi olmasını sağlamıştır. Bu yüksek değerli yasa dışı ticari işlemler Şam Antik Kenti için bir tehdit oluşturmaya devam etmektedir.

Antik Kent 2013 yılından bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Şam’ın karşı karşıya olduğu mevcut kaotik politik ve sosyal koşullar ışığında, Antik Kenti nasıl koruyacağınız konusunda çok fazla görüşler mevcuttur. Şam’ın korunması ve yönetimi ile ilgili çeşitli yasalar da bulunmaktadır. Bu yasal işlemlere rağmen, hâlâ sağlam bir plan ve hükümet yapısına ihtiyaç vardır. İç savaş hala çözülmediği için, Antik Kent’in tarihi, kültürel, kentsel ve manevi dokusu fiziksel yıkıma maruz kalmaya devam edecektir. Yağma, doğrudan yıkım ve çapraz ateş karşısında yarın bile nelerin olabileceği konusu belirsizliğini korumaktadır. Durum böyle devam ederse, şu anda az sayıda ayakta duran tarihi değerlerin hepsi yerle bir olacaktır.

Sevgi ile kalın
Can Bekin