Dünyada olduğu gibi ülkemizde de turizm pandemi nedeniyle “afet” koşulları altındadır.
Nedir afet koşulları?
29.05.2009 tarihli 5902 sayılı, 17.06.2009 tarihli resmi gazetede yayınlanan KANUN bakın nasıl tarif ediyor tanımlar bölümünde:
Tanımlar MADDE 2 – (1) Bu Kanunda yer alan;
a) Acil durum: Toplumun tamamının veya belli kesimlerinin normal hayat ve faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan ve acil müdahaleyi gerektiren olayları ve bu olayların oluşturduğu kriz halini,
b) Afet: Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olayları.
Acil durum ve Afet başlıklı tanımı tekrar tekrar okuyarak, içinde bulunduğumuz durumun bu tanımlara uyup uymadığını kendimize soralım. Toplumun çoğunluğunda, ama en çok turizmin tamamında sosyal ve ekonomik kayıplar oluştu mu? Oluştu. İtirazı olan var mı? Demek ki afet koşulları oluştu.
Normal hayat ve faaliyetleri turizm sektörünün neredeyse tamamında durdu mu? Durdu. Sınırlar kapatıldı, ülke içinde seyahatler durduruldu ya da kısıtlandı. Hava yolu, karayolu, deniz yolu seferleri durduruldu. Bırakın yurt dışından giriş ya da yurt dışına çıkış, ülkemiz içinde bile zaman zaman şehir içinde sokağa çıkma yasağı, şehirler arası seyahat yasaklandı. Yani kanunda belirtilen tanımlardan acil durum tarifine uyuyor değil mi?
“Salgın insan kaynaklı mıdır, doğal bir afet midir, teknolojik kaynaklı mıdır” bunu günlerce tartışabilirsiniz. İnsandan insana geçtiğine göre insan kaynaklıdır diyebiliriz..
İşe bir de tersten bakalım. Doğal, insan kaynaklı ya da teknoloji kaynaklı olduğuna aldırmadan devletin aldığı tedbirlerin çoğu bu tür bir tehlikeye karşı alınacak tedbirleri içeriyor. Tüm toplumu içeriyor ama asıl afete maruz kalan turizm sektörü olduğu için sektöre doğrudan maddi katkıları, önlemleri kanunda yazılan koşullar oluştuğu için yapmak zorundadır. Ama devlet gereğini bugüne dek turizme özel yeterli adımlar atmamıştır.
Afet ve Acil Durum Koordinasyon Kurulu, içine Kültür ve Turizm Bakanı da dahil edilerek derhal toplanıp sektörü yıkımdan kurtarma, zararı azaltma, en aza indirme, afetlerde ve acil durumlarda meydana gelmesi muhtemel zararların yok edilmesi veya azaltılmasına yönelik risk yönetimi ve önleme tedbirlerini almalıdır.
Risk çok büyüktür. Ülke ekonomisinin çökmesine, sosyal problemlerin çoğalmasına asayiş bozukluklarına yol açacak olayları önlemek adına göreve başlamalıdır.
Aynı biyolojik bir bomba atılmış gibi
Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı görevleri içinde
a) Ülke düzeyinde uygulanacak afet ve acil durum müdahale, risk yönetimi ve zarar azaltma planlarını yapmak veya yaptırmak.
b) Muhtemel afet ve acil durum bölgelerini tespit etmek ve önleyici tedbirleri ilan etmek.
c) Zarara uğraması muhtemel yerlerin plan, proje ve imar esaslarını belirlemek.
ç) Ayni, nakdi ve insani yardım esaslarını belirlemek
d) Afetten etkilenen bölgelerde, kamu kurum ve kuruluşları, mahalli idareler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde afet sonrası yeniden yapılanma ve iyileştirme planlarını hazırlamak, hazırlanan planları Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunun onayına sunmak, onaylanan planların uygulanmasını koordine etmek, uygulamaya ilişkin ilerleme raporlarını hazırlamak…
Görüldüğü gibi turizm sektörü ülkemizin her yerinde faaliyettedir. Ülke çapında bir felaketle karşı karşıyayız. Aynı biyolojik bir bomba atılmış gibi. Kurul sivil toplum kuruluşları, en başta TÜRSAB ile işbirliğine gitmek zorundadır. Sivil toplum kuruluşları içinde sayılan TÜRSAB, afet sonrası yeniden yapılanma ve iyileştirme planlarının oluşumuna katkı vermek durumundadır. Kanun (yukarıda okuduğunuz gibi) böyle yazıyor. Planlama ve Zarar Azaltma Dairesi Başkanlığı Türsab’ın da katkı sunacağı raporu, Afet ve Acil Durum Yüksek Kurulunun onayına sunmak, onaylanan planların uygulanmasını koordine etmek, uygulamaya ilişkin ilerleme raporlarını hazırlamakla yükümlüdür.
AFET VE ACİL DURUM YÖNETİMİ BAŞKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATI başlığı altında çok ilginç bir paragrafı dikkatinize sunmak istiyorum;
Madde 4 -…………………mahallin ekonomik ve sosyal özellikleri, zararın kamuoyundaki tepkisi, normal hayat düzenindeki aksamalar ve benzeri hususlar göz önünde tutulmak suretiyle afetlerin genel hayata etkililiğine ilişkin …..
Devletin alacağı kararlarda ne kadar önemli olduğunun altını çizmektedir. Acaba sektörümüz yukarıda, yukarıda koyu harflerle işaretlediğim ‘zararın kamuoyundaki tepkisi’ konusunda zararın boyutlarını kamuoyunda gösterecek yeteri kadar bir aktivite içine girmişler midir? Kamuoyu sahiden turizmcilerin sesini duymuş mudur? Duyulması için sektörün önde gelenleri, birliklerin, derneklerin, odaların başkan ve yönetimleri yeterince çaba göstermişler midir?
Pandemi afet koşullarına girmiyor mu?
Sonuçları aynı olduğu halde kaynağı mı farklı?
Bakın kanunun 18.maddesi ı) fıkrasında şöyle yazıyor;
ı) Kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer maddeler ile benzeri diğer teknolojik maddelerin tespiti…
Pandemi, acaba biyolojik konulu değilse acaba hangi konuludur?
Yukarıda yazdıklarım kanun maddesinden alıntılar ve yorumlarımdır.
Turizm sektörü çok ciddi risklerle karşı karşıyadır. Aynen sel, deprem, yangın, toprak kayması gibi, sanki bunların hepsine aynı anda maruz kalmış gibi bir durumla yüz yüzedir.
Risk; turizm sektöründeki çalışanların başka sektörlere kaymak zorunda kalmasıdır.
Risk; sektördeki kuruluşların kapanarak faaliyet boşluğunun doğmasıdır. Otellerin, ulaşım araçlarının, konaklama tesislerinin telafi edilemeyecek boyutta maddi sıkıntı içine girmesi, mülkiyetlerin yabancıların eline geçmesine, “banka, tefeci gibi finansörlerin” eline, gerçek değerlerinin en fazla yüzde 40’ına el değiştirmesidir.
Risk; çalışanların işsiz kalıp sosyal yıkıma uğramasına yol açmasıdır,yılların emeğinin heba olmasıdır.
Risk; Devletin gelecekte turizm gelirlerinden uzun süre mahrum kalmasıdır.
Risk; terk edilen, müşterisiz kalan tesislerin normale göre 5 kat daha hızlı yıpranıp yüksek yenilenme maliyetleri nedeniyle ağır yatırıma ihtiyaç duymasıdır.
Yarından tezi yok, afet koşulları ve acil durum gerekçesi ile 5902 sayılı kanunun gereğini devletin tüm kurumları yerine getirmelidir.
Deniz Emin Tüfekçi