2019 Aralık ayında tüm dünyayı bir anda etkisi altına alan Coronavirus pandemisi, hemen hemen tüm sektörlerin gelecek planlarını altüst etti. 2020’ye hiç olmadığı kadar yüksek beklentiyle giren turizm sektörü ise mecburen tüm dinamiklerini gözden geçirmeye ve yeniden yapılanmaya odaklandı. Bu zorlu süreçte konaklama sektörünü değerlendiren Mimar Orhan Bayrak, yeni yatırımların yerini başka mecburi düzenlemelere bıraktığını, sektörün mevcut sistemi korumaya, yeni standartlara uyum sağlamaya ve tüm hizmetleri müşteri beklentilerine göre yeniden şekillendirmeye odaklandığını söyledi.
Turizm ve konaklama sektörünü, gelecekteki yeniliklerin neler olduğunu ve yeni yatırım planlarını birlikte masaya yatırdığımız Kinesis İnşaat AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Mimar Orhan Bayrak ile konuştuk. İşte röportajımızın detayları:
Turizm ve konaklama sektörü hakkında görüşlerinizi alabilir miyiz?
2019 yılı turizm ve konaklama sektörü açısından oldukça hareketli ve yeni yatırımların gerçekleştiği bir yıl olmuştu. Bu yatırımların etkisiyle sektörün 2020 yılında hız kazanacağı öngörülmüştü. Ancak yılın başında tüm dünyayı etkileyen pandemi, hemen hemen tüm sektörlerin planlarını altüst etti. En çok etkilediği sektörlerin başında da turizm geliyor. Biz konaklama alanında faaliyet gösteriyoruz ancak sektör ulaşımdan yan hizmetlere geniş bir yelpazede salgından etkilendi ve tüm dinamikler yeniden gözden geçirildi. Bu kapsamda yeni yatırımlar yerini başka mecburi düzenlemelere bıraktı. Sektörümüz mevcut sistemi korumaya, yeni standartlara uyum sağlamaya, tüm hizmetleri müşteri beklentilerine göre yeniden şekillendirmeye odaklandı.
Biz hem Alaçatı’daki Alâ Otel’de hem de İstanbul’daki Asmalımescit Jurnal Otel ve Ataşehir The City Suites otellerimizde açıldıkları günden bu yana benimsediğimiz butik hizmet anlayışımız ve titiz yaklaşımımız sebebiyle açıkçası çok büyük bir değişim sancısı çekmek durumunda kalmadık. Her zaman mahremiyeti ve butik hizmet konforunu ön planda tutarak kalitemizi misafirlerimizin beklentisinden bir adım ötede olmasına özen gösterdik. Süregelen bu yaklaşımımız, otoritelerce pandemiye özel belirlenen sıkı düzenlemeleri kolayca hayata geçirmemizi sağladı.
Değişimleri öngören, hızlıca yeni standartlara ayak uydurabilen, dinamik ve titiz çalışan sektör oyuncularının da aynı şekilde bu süreci rahatça atlattığını gözlemliyoruz. Dilerim ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olan turizm adına yatırımların katlanacağı, uluslararası seyahat kısıtlarının kalkmasıyla sektörün eski ivmesini kazanacağı güzel günler yakındadır. O günlere dek misafirlerimizin tüm kaygılarını minimuma indirecek titizlikte çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Önümüzdeki dönemde ne gibi yenilik ve değişiklikler olmasını öngörüyorsunuz?
Bundan böyle tatil seçiminde sağlık ve hijyenin eskisinden daha fazla önem taşıyacağı hepimizin ortak öngörüsü. Sağlık ve hijyenin önemli olması yalnızca fiziksel temizlik rutinlerini etkileyecek bir durum değil. Pek çok sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de tüketici alışkanlıklarında büyük değişimler yaşanıyor. Eskisi gibi kalabalık grupların toplandığı, birbirini tanımayan insanları buluşturan kutlama, düğün, parti benzeri etkinliklere ve bunlara göre düzenlenmiş alanlara talep düştü. Yeni düzende daha küçük ve samimi gruplara özel fiziksel yapılara ve bu gruplara birbirinden ayrı hizmet verebilecek sistemlere talep yükseldi. Örneğin pandemi döneminde evlenenler tek seferde 1.000 kişiyi ağırlayan bir düğün organizasyonu yerine küçük gruplarla birden fazla butik kutlamalara yönelik tercihler yapmaya başladı. Sistemi temelden sarsan bu yeni yaklaşım gerek mimari yapı gerekse hizmet şekillerine yönelik yepyeni kararlar alınmasına sebep oluyor. Bundan böyle tek seferde daha çok misafir ağırlanacak dev salonlar, havuzlar yerine küçük gruplara özel alanları, bu alanların sosyal mesafe kurallarına göre tasarlanmasını, alanı kullananlara sunulan hizmetteki hijyenik standartları konuşacağız. Ülkeler arası seyahat kısıtlamaları sebebiyle de pek çok ülkede iç turizmin yoğunluk kazanacağını, ülke içi dolaşıma yönelik taleplerin artacağını, ulaşım, konaklama süresi gibi konularda da bu taleplere yönelik yeni alışkanlıklar doğacağını öngörüyoruz.
Turizm alanındaki yatırımlarınızdan bahsedebilir misiniz?
2010 yılında otelcilik sektörüne adım attık. Alaçatı’da açtığımız Alâ Otel’deki hizmet ve mimari anlayışımızla sektöre yeni bir soluk getirdiğimize inanıyoruz. Lüks, beş yıldızlı otel düşüncesi yerine şıklık ve konfordan asla ödün vermeyen, kendimize özgü bir ara otel formu oluşturduk. Çünkü Türkiye’de “erişilebilir fiyatlarla sunulan beş yıldızlı otel konforu” alanında bir eksiklik olduğunu gördük. Alâ Otel’in başarısıyla yeni projeler için cesaret bularak, yeni bir lokasyon arayışına girdik ve İstanbul’un yükselen finans merkezi Ataşehir’de karar kıldık. Kıyı şeridi otelciliği dediğimiz yaz turizmine yönelik otelcilikten sonra kent otelciliğine geçmek bizim için farklı bir deneyim oldu ve 25 yıllık birikimimizi aktarabildiğimiz heyecan verici The City Suites projesini doğurdu. Ardından yine İstanbul’da, fakat bu sefer şehrin kalbinde, Asmalımescit’te Jurnal Otel’i açtık. Asmalımescit, bildiğiniz üzere İstanbullular için özel bir yere sahip; hem mimari açıdan hem de sosyal kültür açısından tarihi değeri çok yüksek olan bir semt. Biz de Jurnal sokaktaki iki özel tarihi binamızı otele dönüştürdük ve 2019 yılında faaliyete başladık. Tarihi dokuya eşlik eden, semtin kültürüne katkıda bulunan bir tesis yarattık.
Yeni yatırım planınız var mıdır?
Bu yıl mevcut yatırımlarımızı korumaya ve yeni düzene adapte biçime çalışmalarımızı sürdürmeye odaklanıyoruz. Ancak gelecek yıllar için turizm sektöründe yeni yatırımlar planlıyoruz.
Sezon nasıl gidiyor? Kurban Bayramı için beklentiniz ne yönde?
Alâ Otel’in müdavimleri bizi bu sezon da yalnız bırakmadı. Özellikle normalleşmeye doğru ilerlediğimiz bu günlerde ziyaretçilerimizin mahremiyet, üst düzey hijyen ve konfor beklentilerini rahatlıkla karşılayabildiğimiz için sezonun gidişatından memnunuz. Bayram günleri için talepler gelmeye devam ediyor ve yoğun bir dönem olacağını öngörüyoruz.