Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, bu Perşembe 2020 turizm sezonunun kaderini belirleyecek Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Almanya ziyareti öncesinde yaşanan gelişmeleri ve konuyu değerlendiren bir yazı kaleme aldı.
Recep Yavuz’un konuya ilişkin kaleme aldığı yazı şu şekilde:
Almanya bir “seyahat uyarısı” ile bütün turizm trafiğini kilitledi. Bugüne kadar pek de dikkate alınmayan Dışişleri Bakanlığı’nın uyarısı ile seyahat sektörünün bu kadar etkileneceğini sanırım kimse kestiremezdi. Bu kararla AB ülkeleri dışındaki seyahat hareketi sıfırlandı.
Ve bundan en çok etkilenen Alman turistin rağbet ettiği Mısır ve Türkiye oldu. Şimdi herkes kilidini anahtarını elinde tutan Heiko Maas’ın peşinde. Sanırım o da hükümetten aldığı talimatla “önce Almanya bir dolsun bakalım” edasında. Biraz da ekonomisi zayıf düşen ve AB’den aldığı destekle ayakta kalan Yunanistan, İspanya, İtalya para kazansın ve borçlarını ödesin beklentisinde.
Bütün bu kararların altında “Türkiye’ye, Mısır’a yolu kapatırsak turist borçlulara yönelir” tahminleri vardı.
Seyahat uyarısı dayatmasında konunun sağlık olmadığı son alınan kararlarla çok açık ortaya çıktı. İtalya, İspanya, Portekiz gibi Korona sürecini çok ağır yaşayan ülkelere seyahat uyarısı kalkarken, Almanların en çok tercih ettiği üçüncü destinasyon olan Türkiye’ye seyahat uyarısının devam etmesi, bunu da çok komik ve tutarsız sebeplere bağlaması belki önümüzdeki süreci daha iyi okuyabilmemize, bizi daha nelerin beklediğini öngörmemize biraz yardımcı olur.
FİYASKOYA DÖNEN TEST PROJESİ
Almanya bu hesaplar içindeyken çok bariz hatalar içine de girmek zorunda kaldı. Bunun son örneği İspanya kararını haklı çıkarmak için geçen hafta Mayorko’ya gönderilen, havalimanı ve otel girişinde alkışlarla karşılanan 11 bin turistle gerçekleştirilen “test projesi” idi. Ancak turistler 3-5 otelin açık olduğu, çarşısında kepenklerin kapalı olduğu ve sahilinde ölüm sessizliği esen Ada’dan 3. gün geri dönmek istediklerini dile getirdiler. Fiyaskoya dönen test projesi Almanya’yı komik duruma düşürdü. Bu neyin testi idi? 5 otelle yapılan test 12 milyon turisti İspanya’ya göndermeye örnek teşkil eder miydi?
Bununla birlikte mantıksız uygulamalar, alelacele verilmiş kararlar birbiri ardına geliyor. Lizbon 14 günlük karantinaya girdi, ancak seyahat uyarısı yok. Tunus AB üyesi değil ama seyahat mümkün. Belçika dünyada en süreci en ağır yaşayan ülkelerdendi ancak karadan, havadan her türlü geçiş mümkün.
GURBETÇİLER PORTEKİZ’E Mİ GİTSİN?
Bu arada işin bir başka boyutu da Almanya üzerinde gittikçe artan Türkiye baskısı. Gerek Türkiye müdavimi yüzbinlerce Alman turist, gerekse Almanya’da yaşayan 3 milyona yakın Türk vatandaşı ve bunlara ilave olarak diğer Avrupa ülkelerindeki vatandaşlarımız çok önemli bir potansiyel güç oluşturuyor. Şu anki uygulamaya göre turistler ve gurbetçiler Türkiye’ye gelebiliyorlar, ancak Alman Hükümeti tatilleri esnasında sağlığa dair konularda oluşabilecek hiç bir sorumluluğu üslenmiyor, herhangi bir Korona salgını olduğunda Almanya’ya dönüşlerine yardımcı olmuyor – bu konu bu arada bütün dünya için olarak revize edildi – ve dönüşlerinde 14 günlük karantina şartı getiriyorlar.
Özellikle bu son madde Türkiye tatiline en büyük engel. Hadi turisti bir kenara bırakalım. Zaten sayılı izin günleri olan Türk vatandaşları, dönüşte 14 gün evlerinde geçirme lüksüne sahip değil, zira hepsi bir an önce işine başlamak zorunda. Peki tatilini nerede geçirecek Gurbetçilerimiz? Portekiz’e mi gitsinler? Bu sanırım Alman hükümeti nezdinde en büyük baskı unsuru. Bunun yanı sıra seyahat özgürlüğüne yapılan atıflar da var. Türk vatandaşları “konu sağlıksa diğer ülkeler de de o endişe var” teziyle Alman Hükümetine dava bile açabilirler. Şimdilik bu konu masa üstünde …
Almanya bir nevi Avrupa’da -İngiltere dışında- bütün ülkelerin liderliğini yapıyor. Bu yüzden konuya sadece Almanya olarak bakmamak ve yaklaşık 450 milyonluk bir kitleye hitap edildiğini göz ardı etmemek gerek.
Perşembe günü Turizm ve Dışişleri bakanlarımız Almanya’da görüşmelerde bulunup Heiko Maas’ın elindeki kildi açmaya çalışacaklar. Bu, ancak güven vererek ve ikna ederek mümkün.
Taraflar açısından kolay olmayacak bu görüşmeler. Ortada hırpalanmış ilişkiler, kalp kırıklıkları, suçlamalar ve kızgınlıklar var. Bunları ustaca masadan kaldırarak Almanya ile yeni bir sayfa açabilecek miyiz ve 2020 sezonu kuyruğundan da olsa yakalayabilecek miyiz, perşembe günü belli olur.
Gözümüz kulağımız Berlin’de…