Kim neye göre rizikolu ülke kararını veriyor ve sadece Türkiye’nin değil dünya turizminin gidişatını böylesine etkiliyor? Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz’a göre bu kilit soruların cevabı Robert Koch Enstitüsünde…
Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz’un “Seyahat uyarısın gerçek adresi: Robert Koch Enstitüsü” başlıklı yeni yazısı şöyle:
Dünya genelinde seyahat eden 1 milyar 450 milyon turistin 710 milyonu Avrupa’ya seyahat ediyordu
“Dünya turizminin gidişatını aldığı kararlara AB ülkelerini de dâhil ederek Almanya belirliyor. Dünya genelindeki turizm hareketliliğinde Avrupa, Akdeniz gibi güçlü bir kozla hem turist gelişlerinde hem turist gönderme de en önemli kaynak. Korona krizi öncesinde UWNTO verilerine göre (2019 raporu) Dünya genelinde seyahat eden 1 milyar 450 milyon turistin 710 milyonu Avrupa’ya seyahat ediyordu. Bu dünya turist sayısının %51 i demek. Kalanı, Asya %25, Amerika %15, Afrika %5 ve Ortadoğu %4 olarak dağılıyor. Zaten dünya turizminin ilk 10 ülkesinin 6 sı Avrupa’da (Fransa, İspanya, İtalya, Türkiye, Almanya, İngiltere) bulunuyor.
Dünyadaki turistlerin %48’i Avrupa ülkelerinden geliyor
Avrupa’nın turist karşılamadaki bu ağırlığı turist gönderme de oldukça kuvvetli. Dünyadaki turistlerin %48’i Avrupa ülkelerinden (Almanya, İngiltere ve Fransa ilk 5 te) geliyor. Bunu Asya ve Pasifik %26, Amerika %17, Afrika %3, Ortadoğu %3 Diğer %3 izliyor.
Çok rakamla kafa karıştırmayayım, kısacası –yaklaşık olarak- dünyadaki her iki turistten biri Avrupa’dan geliyor. Hatta her iki turistten biri de Avrupa’ya gidiyor.
Almanya’nın ‘rizikolu ülke’ damgasını vurduğu bir ülkeye Avrupa’dan turist gitmesi bugünlerde neredeyse imkânsız
Yani suyun kaynağı Avrupa’da. Bu yüzden burada alınan kararlar, özellikle böylesine krizli dönemlerde çok önemli hale geliyor. Zira Almanya’nın ‘rizikolu ülke’ damgasını vurduğu bir ülkeye Avrupa’dan turist gitmesi bugünlerde neredeyse imkânsız. Bütün kararlarda o ülkenin Rizikolu olup olmadığı etkili. Günlerdir, haftalardır biz de kendimizi, aldığımız tedbirleri, tıbbı imkânlarımızı, Avrupa’ya ve Almanya’ya anlatmaya çalışıyoruz. Ancak bütün görüşmelere rağmen resmi olumluya çevirmek bir türlü mümkün olmuyor. Belli ki bizim konumuzda bir yerlerde takılıyor. Çoğumuz kararların siyasi ve ekonomik olduğunu düşünmüyor değiliz.
Acaba doğru adres neresi? Kim neye göre rizikolu ülke kararını veriyor ve sadece Türkiye’nin değil dünya turizminin gidişatını böylesine etkiliyor?
Bu kilit Robert Koch Enstitüsünde.
Almanya kararlarını Sağlık bakanlığı, içişleri bakanlığı ve Hükümet ile birlikte alıyor. Sağlık bakanlığı burada belirleyici referans. Alman sağlık Bakanı Jens Georg Spahn’ın en önemli kaynağı Robert Koch Enstitüsü. Robert Koch Enstitüsü Dünya ülkelerindeki gelişmeleri gerek o ülkelerdeki Büyükelçilikleri vasıtası, gerekse ülkelerin beyanlarından günlük takip ederek raporluyor.
Bununla beraber Almanya’daki Korona vakalarının sebeplerini de araştırarak, nerede, hangi nedenden dolayı vaka artışı olduğunu belirterek, bir takım kararların alınmasına vesile oluyor. Son günlerde tatillerinden dönen turistlerin bölgelerinde vaka sayısının arttığını sürekli dile getiriyorlar. (Almanya’da yaz tatili her eyalette farklı olduğu için bunu takip edebilmek rahatlıkla mümkün).
Hafta sonu İspanya’daki gelişmeler üzerine Katalonya, Aragon ve Navarra bölgelerini Rizikolu ilan ederek, seyahat uyarısı getirilmesini sağladılar. Yine hafta sonu Ruanda, Uganda ve Birleşik Arap Emirliklerinin seyahat uyarısı son vakalara ait veriler üzerine kaldırıldı. Geçtiğimiz günlerde Robert Koch Enstütüsü 130 ülkeyi rizikolu ilan ederek seyahat uyarısının 31 Ağustos’a kadar uzatılmasını sağlamıştı.
Birtakım çelişen kararlara bakınca ‘bu kararlarda bu kadar etkili olan bu kurum neye göre bu tespitleri yapıyor?’ diye sormaktan kendimizi alamıyoruz.
Robert Koch Enstitüsü bir ülkenin rizikolu ülke olmasına 2 kıstas üzerinden karar veriyor:
1. Son 7 günde 100.000 kişilik nüfusa 50 üzerinde yeni enfeksiyon denk gelmesi
2. Birinci maddedeki kriteri doldurmakla birlikte, potansiyel olarak tehlike arz eden ülkeler (bunun için o ülkelerdeki Alman Elçilikleri ve Ülkelerin güvenilir bilgi paylaşımı önemseniyor)
Büyük bir olasılıkla işleyiş şu şekilde;
1. Robert Koch Enstitüsü araştırma sonucunu sağlık bakanlığına iletiyor,
2. Sağlık Bakanlığı bu verileri Hükümet ile paylaşıyor,
3. Hükümet karar vererek Dış İşleri Bakanlığının yayınlanmasını talep ediyor,
4. AB ülkeleri bu kararı uygulamak zorunda oldukları için buna göre düzenleme yapıyorlar.
Bazen Almanya’nın kararı AB ülkelerinde kabul görmüyor olabilir. Örneğin Türkiye ile ilgili son kararların Fransa’ya takıldığı sıklıkla dile getirildi. Ama genel olarak işleyiş yukarıdaki gibi.