Türkiye’ye turizm üzerinden şantaj uygulanıyor

HOTEL BY MFD Consulting Yönetim Direktörü Mehmet Ferman Doğan

Last Updated on 26 Ağustos 2020 by Turizm Günlüğü

✍️Mehmet Ferman Doğan

—O—

Avrupa Birliği ülkeleri tarafından alınan kararlar Türkiye’ye karşı çifte standart uygulandığını açık açık gösteriyor.

Nitekim Türkiye’deki Avrupa Birliği menşeili sanayi yatırımlarında çarklar dönmeye başlarken turizmde aynı durum söz konusu değil. Çünkü bir tarafta kazanıyor, diğer tarafta harcıyor. Kısacası AB, paranın Avrupa sınırları içinde kalmasını istiyor.

Bu durumu Almanya merkezli büyük tur operatörlerinin büyüme ve genişleme stratejilerinde de görüyoruz.

TUI, 4 şehre seyahat uyarısının kaldırılmasının ardından Türkiye için sadece 20 bin koltuk ayırırken; Alltours Yunanistan ve İspanya odaklı büyüyeceğini açıkladı. DER Touristik’te ise rota; İspanya, Yunanistan ve Almanya merkezli olarak şekillenirken yine TUI’nin otel yatırımları Almanya’ya kayıyor.

Bununla birlikte Akdeniz Çanağı’nda rekabetin kızıştığı bir ortamda Avrupalı tur operatörlerinin tek başına karar vermesi beklenemezdi zaten. Üstelik bu operatörler hükümet destekli olarak ayakta kalırken; örneğin en son TUI, 1.2 Milyar Euro’luk bir destek paketi ile tünelin sonunda ışığı görebildi.

Şu an için mevcut pazarın daralması eldeki turist potansiyelinin sadece AB ülkeleri arasında paylaştırılacağını gösteriyor.

Fakat, ekonomisi güçlü AB ülkelerinin anlayamadığı gerçek şu: Türkiye Avrupa’daki tur operatörlerinin uzun yıllardır ortağı ve Avrupalı turist Türkiye’ye gelmek istiyor.

İşte bunun farkında olan Avrupalı seyahat ortaklarımız hükümetler nezdinde girişimlerde bulunuyorlar. Fakat mevcut turist potansiyelini Türkiye, İspanya ve Yunanistan arasında paylaştırmak istemeyen güçlü AB ülkeleri Türkiye’ye karşı ayak diriyorlar.

Her ne kadar Türkiye’ye gelen vatandaşlarını COVID-19’a karşı yalnız bırakacaklarını açıklasalar da Avrupa’dan sonbaharda Türkiye’ye yönelik ciddi bir turist hareketi başlayacak.

Yeter ki; pandemi bahaneleri ellerinden alınsın. İşte bizim bu noktada gelen turiste güvence vermemiz yerinde olacaktır.

Bir diğer etken ise Avrupa’nın zayıf halkaları İspanya, İtalya ve Yunanistan’ı ekonomik olarak desteklemek. İşte bu noktada maalesef bize turizm üzerinde şantaj uygulanıyor.

Doğu Akdeniz’de bağımsız bir duruş sergileyen ve haklarını korumaya çalışan Türkiye, özellikle Avrupa Birliği’nin güçlü ortağı Fransa’nın, Almanya ve diğer ülkeler nezdindeki girişimleri neticesi turistlerin Yunanistan ve İspanya’ya yönlendirilmesi gerçeği ile karşı karşıya bırakıldı.

Bununla birlikte ikinci dalga korkusu Avrupa Birliği’nin mecburen bu ülkelere seyahat yasağı getirmeye itti. Şimdi bugüne döndüğümüzde tek alternatif kalan Türkiye’ye geniş kapsamlı turist hareketinin başlatılmaması (üstelik Avrupalı turist tatil yapmak isterken) çifte standart ve şantaj dışında başka nasıl açıklanabilir?

Fakat, AB’nin bu oyunu kendilerine pahalıya mal olacağa benziyor. İkinci dalga endişesi ile ellerinde kalan tek ülke Türkiye ve Türkiye’ye turist göndermemek için her türlü yola başvuran Avrupa’da tur operatörleri bir bir şube kapatmaya ve personel çıkarmaya başladılar.

DER Touristik Suisse, 810 tam zamanlı pozisyondan yaklaşık 140 kişiyi işten çıkarıyor. Globetrotter ise Haziran ayı sonunda koronavirüs krizi nedeniyle 22 şubesinden dördünü kapatmak zorunda kaldığını açıkladı. Hotelplan ise 425 kişiyi işten çıkardı. TUI zaten küçülme kararını aylar önce aldı ve binlerce çalışanını işten çıkardı.

İşte bu nedenle turizmden gelir elde etmek ve ekonomik olarak sekteye uğramak istemeyen Avrupa Birliği Ülkeleri Türkiye’yi satışa açmak zorunda kalacaklar.

Bize düşen ise bu kötü niyetli tutum süresince daha dikkatli olarak turizm için güvenli ülke olduğumuz algısını daha da güçlendirmek. Türkiye’ye gelmek isteyen Avrupalı turistlerin hareketi gurbetçi Türklerin sonbaharda gelişi ile hız kazanacak.