Last Updated on 16 Kasım 2020 by Yaşar Çelik
Bir zamanlar otellerde müdürlük yapan, daha sonra da otel patronu olan Hasan Basri Yılmaz, şimdilerde Mersin’de amelelik yapıyor.
Oğlu, Ankara’da polis müfettişi, kızı ise Mersin’de bir hastanede sağlık görevlisi olan Yılmaz, düştüğü durumdan hiç rahatsız değil.
‘Düşmek de ne demek, görev ve hizmetlerin düşüğü, yükseği olmaz’ diyen dirayetli insan Yılmaz, ‘İnsanların hepsi müdür olsaydı yaşam imkânsız olurdu’ görüşünü savunuyor.
Aslında bu haber biraz eskiye dayanıyor. ‘Biraz eski’ dediğim, birkaç ay öncesine.
Mersin’e yapmış olduğum üç haftalık bir ziyaret sırasında, evimin bulunduğu sitede bir havuz tadilatı yapılıyordu. Bu tadilat işi için bir usta ve birkaç amele çalışıyordu.
Biz tatil zevkini çıkarırken bu ameleler terler dökerek çalışıyorlardı. Arada bir verilen çay molalarında konuşma fırsatı bulduğumuz bu amelelerden biri bana, “Sizi medyadan tanıyorum. Ne güzel, emekliliğin tadını çıkarıyorsunuz” dedi. Ben de, “Bir gün gelir sen de emekliliğin tadını çıkarırsın canım” dedim.
“OTELİMİZİ TERK ETMEK ZORUNDA KALDIK”
Elindeki küreği yere bırakarak yanıma çöken bu amele şöyle devam etti:
“Ben bir zamanlar Marmaris’te otellerde müdürlük yapıyordum. Daha sonra bir arkadaş ile 200 yataklı bir otel kiraladık. Yani ben bir otel patronuydum. Belçika’da bir kardeşim var. Onu ziyarete gittiğim zamanlar Hollanda’ya da gelirdim. Kardeşim üniversiteye gidiyordu. Gerek işlerin ters gitmesi ve gerekse başka zorluklar nedeniyle kiralamış olduğumuz otelimizi terk etmek zorunda kaldık.
Korona krizi çıkınca, bırakın müdürlük işini, garsonluk işi bile bulamadım. İkinci evliliğimden de çocuklarım var. Eve ekmek götürmek mecburiyeti olduğu için günlük yevmiyeli amelelik işleri aradım. Memleketim olan Mersin’de buldum bu işi. Oğlum, Ankara’da polis müfettişliği yapıyor. Kızım da burada bir hastanede sağlık görevlisi olarak çalışıyor. Çok şükür, ikinci eşim ve çocuklarım ile yaşıyorum.”
Hayret ve üzüntü ile dinlediğim bu açıklamadan sonra, adı Hasan olan bu dirayetli insana şöyle dedim: “Çok ilginç bir yaşamın var. Düştüğün bu durumu, kimliğini açıklamadan ve fotoğraflarını gölgeleyerek yayınlayabilir miyim?”
“İBRET OLSUN, BEN BİR YERE DÜŞMEDİM Kİ!”
Aldığım cevap şöyle oldu: “Benim yaşam öykümü ibret olması için yayınlayabilirsin. Hem de alenen. Adım Hasan Basri Yılmaz. Fotoğraflarımı gölgelemeye de gerek yok. Siz bana ‘Düştüğün bu durumu yazabilir miyim?’ diye sordunuz. Ben bir yere düşmedim ki. İnsanlar yaptıkları iş nedeniyle değerlendirilemez ki. Müdürlük veya patronluk yaparken yüksek, amelelik yaparken alçak mı olunuyor?”
İŞLER ARASINDA YÜKSEKTE VE ALÇAKTA OLMAK DİYE BİR ŞEY OLAMAZ!
Hasan’ın söyledikleri çok doğruydu. Yaşam felsefesi zengin olan Hasan’a ‘Şahanesin Hasan, konuşmaya devam et lütfen’ dedim. O da devam etti: “Dünya’da 8 milyar insan yaşıyor. Bu insanların hepsi müdür veya patron olsaydı, yaşam devam etmezdi. Müdüre ihtiyaç olduğu gibi, ameleye de ihtiyaç var. Marangoza, tesisatçıya, elektrikçiye, tarım işçisine, velhasıl bin bir türlü iş yapana ihtiyaç vardır. Bu işleri yapanlar arasında yüksekte ve alçakta olmak diye bir şey söz konusu olamaz. Bu nedenle, benim kimliğimi alenen yayınlayabilirsiniz.”
İşte, bunlar tüm insanlığa ders niteliği taşıyan Hasan Basri Yılmaz’ın söyledikleri.
Hasan Basri’nin amelelik yaparken fotoğraflarını çektim. Müdürlük veya patronluk yaparken çekilmiş fotoğrafı varsa göndermesini rica ettim. Bizim sitedeki iş bittikten sonra Hasan’dan bir daha haber alamadım. O nedenle haberi geciktirmiş oldum.
Hasan’ın anlattıklarından hiç şüphe duymadığım için, göndermediği müdürlük veya patronluk fotoğrafı yerine ekteki hayali fotoğrafı kullandım:
Yazar: İlhan Karaçay