Bir şehrin kimliğini, kültürünü, geçmişini çözebilmek için ne yapmalı sorusunun başta gelen cevaplarından biridir bence sokak yemeklerini deneyimlemek. Geçmişten günümüze şehrin her yerinde hatta en kuytu köşesinde bile kendine bir tezgâhta yer edinebilmiş sokak lezzetleri o şehrin bir nevi kimliği gibidir.
Tarih boyunca İzmir ve çevresinde yaşayan yerleşik ya da göçebe Türkler, Rumlar, Levantenler, Sefaradlar, Batı Trakya ve Yunan adalarından gelenler, Makedonlar, Boşnaklar, Arnavutlar ve Afrika kökenli Arapların kendine has lezzetlerinin zaman içerisinde İzmir’de benimsenmesi ve sonucunda da İzmir’le özdeşleşmesi bunun en nadide örneklerindendir. Özellikle bazılarını sadece ve sadece İzmir’de tadabileceğiniz geçmişin esintilerini beraberinde taşıyan ve lezzet konusunda birbiriyle kıyasıya yarışa girebilecek nitelikteki bu vazgeçilmez sokak lezzetlerini gelin #TGilekeşfet ’meye çıkalım.
Seferadlardan bize kalan Boyoz
1400’lü yıllardan günümüze miras kalan, İzmir’in en vazgeçilmez sokak lezzetlerinin başında geliyor boyoz. Yapısal olarak milföy gibi her ısırıkta parça parça dağılan ve hamurunun yağ içerisinde bekletilerek açılmasından dolayı yağlı bir özelliğe sahip olan boyozu günümüzde İzmir’in her fırınında, her seyyar satıcısında görebilirsiniz. Ancak bizim bir önerimiz var ki boyuzu orada deneyimlediğiniz de bize teşekkür edeceksiniz. İşte çeşit çeşit boyoz alabileceğiniz tavsiye mekanımız; Alsancak Dostlar Fırını. Önceleri daha çok kahvaltı anlarını süsleyen boyozu şimdilerde günün her saatinde sıcacık yiyebilme imkânınız da var. Boyozun en çok tercih edileni sade boyoz olmakla birlikte; tahinli, köz patlıcanlı, ıspanaklı, çikolatalı gibi birçok tatlı veya tuzlu çeşitlerine de denk gelmek mümkün. “Peki, bu boyozun yanına en iyi ne gider?” sorusunun en net cevabını da çay, haşlanmış yumurta ve İzmir tulum peyniri üçlüsünü yoğun olarak tüketen İzmirlilerden öğrenmiş oluyoruz. Bu arada! Kısa süreli İzmir seyahatlerinizden sonra ‘keşke şu boyozdan benim şehrimde de olsaydı’ diyenlerdenseniz, dondurulmuş olarak satılan ve tüketildiğinde ilk günkü tazeliğini koruyan boyozlardan almanız da boyoz severlere bir tavsiyemizdir.
Konuya açıklık getirelim; simit değil GEVREK
Gevrek de boyoz gibi ihtişamlı kahvaltılardan tutun okula, işe giderken yapılan ayaküstü atıştırmalıkların gözde ürünlerinden. Sabah, akşam öğün fark etmeksizin her yerde seyyar satıcılar tarafından satıldığına mutlaka denk gelirsiniz. Hele ki fırınlardan kokusu buram buram yayılan sıcacık gevreklerin tadına doyum olmadığı herkes tarafından kabul görmüş bir durum. “Ee ama İstanbul’da hatta her şehirde aynısından görüyoruz, ne farkı var bunların?” dediğinizi duyar gibiyim. İzmir gevreği ile İstanbul simidi arasındaki çok belirgin bir fark var aslında. İstanbul’da pekmezleme işlemi ön pişirme olmadan soğuk olarak yapılmaktadır. İzmir gevreği ise, hamura halka şekli verildikten sonra kaynayan pekmez dolu kazanlarda ön pişirme yapıldıktan sonra susama bulanarak fırına verilmekte. İşte bu fark iki ürünü birbirinden ayırmaya ve kendine has lezzete sahip olmasına neden olmakta. O yüzden İstanbul’daki simit, İzmir’deki gevrektir. Hem ne demişler; “İzmirliler simide gevrek demez, İzmirli olmayanlar gevreğe simit der.”
#TGilekeşfet önerileri:
- İstanbul’un olmazsa olmazı 15 sokak lezzeti
- İstanbul’un en güzel 20 lezzet durağı -1
- İstanbul’un en iyi 20 lezzet durağı -2
- İstanbul’un alışveriş için en ideal 5 semti
İKİYE AYIRALIM: KUMRU VE ÇEŞME KUMRUSU
Konumuz İzmir’in vazgeçilmez sokak lezzetleriyse kumruya değinmeden olmaz. Orijinal kumru, şekli kumru kuşunun gövdesine benzeyen İzmir kumru ekmeğinin (adını da buradan alır) içerisine; İzmir tulum peyniri, domates, biber konulması suretiyle hazırlanan bir tür soğuk sandviçtir. Her boyoz, gevrek satışı yapan seyyar satıcılarda denk gelebileceğiniz bu klasik kumrunun bir de pişirilmiş sucuk, salam ve kaşar peyniriyle yapılanı vardır ki bu kumruya Çeşme Kumrusu denmekte. Ekmeği yine kumru ekmeği gibi olup, içerisine sucuk, salam, kaşar peyniri isteğe göre ketçap, mayonez gibi soslar konularak sıcak olarak servis edilir. İkisi de apayrı lezzette, yiyenin bir daha yemek istediği sokak lezzetlerinden. Tercih sizin ama bize sorarsanız, kahvaltıda klasik kumru; öğlen veya akşama da bir Çeşme Kumrusu fena olmaz gibi 🙂
Oluşan uzun kuyrukların sebebidir: Lokma
Tüm sevindirici günlerin kutlanması adına veya hüzne sahip günlerin anısına dağıtılan lokmalar İzmir sokaklarında upuzun kuyruklar oluşmasının ana sebebi. “İzmirliler lokmaya para vermez” derler çünkü neredeyse her gün ücretsiz olarak dağıtılan lokmaya denk gelirsiniz. Lokmayı şerbetsiz olarak veya üzerine tarçın dökerek tüketenler olsa da genel tüketici tercihi elbetteki tatlı mı tatlı şerbetiyle çıtır çıtır yenilen lokmadan yana. Ortası delikli halka şeklinde veya deliksiz, küçük yuvarlaklar halinde olabilen lokma tatlısı İzmir’le özdeşleşmiş ve tüketimi yoğun olan bir lezzet. Sizlerin payına düşen tek şey “lokma döküldüğünde” utanıp çekinmeden kuyruğa girip tatlılardan nasibinizi almak ve tadını çıkarmak.
Bir Kemeraltı klasiği: Şambali
Hazır İzmir’in enfes tatlılarından bahsetmişken hemen şambali tatlısına da bir yer açalım yazımızda. Öncelikle şambali tatlısının revani tatlısından farklı olduğunu dile getirmek şart. Şambali yapılırken içerisine yağ konulmaz ve bu nedenle revaniye göre daha sert bir yapısı vardır. Bunun haricinde şambali, daha az şerbet oranına sahiptir ve geleneksel olarak kesim şekli itibariyle de revaniden ayrılır. Şam tatlısı veya şambalı olarak da adlandırılan şambaliyi de her sokakta denk gelebileceğiniz seyyar satıcılardan satın alma şansına sahipsiniz. Yağlı kâğıtlara sarılarak direkt olarak ayaküstü tüketilebilecek olan bu leziz tatlıyı arasına kaymak koyarak veya üzerine tarçın dökerek yiyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar fazla.
#TGilekeşfet önerisi: Mutlaka ziyaret edilmesi gereken 10 gastronomi müzesi!
Aklınıza hemen deniz mahsulü gelmesin: Sübye Şerbeti
Seferad mutfağından günümüze gelmiş ve İzmir’le özdeşleşmiş ürünlerden olan bir lezzet daha var: Sübye. Kurutulmuş kavun çekirdeklerinin dövülüp, “sübyesi çıkartıldıktan” sonra kabuklarının da uzaklaştırılmasıyla birlikte içerisine su ve şeker katılarak hazırlanan sübye şerbetinin İzmir’de tüketimi eskiye nazaran günümüzde biraz daha az diyebiliriz. Bozaya benzer bir kıvama sahip olan sübyeyi, önceleri İzmir’de her yerde görebilmemize rağmen şimdilerde belli başlı yerlerde görmekteyiz. Ama yine de lezzetli, besleyici ve bazı vitaminler açısından tam bir depo niteliğinde olan sübyeyi özellikle Tarihi Kemeraltı Çarşısı’na yolunuz düştüğünde deneyimlemenizi tavsiye ederiz.
#TGilekeşfet önerisi: Turistlerin en sevdiği 7 Türk içeceği
Diyetleri bozduran: Bomba
Bir lezzet düşünün ki incecik çıtır hamurunun içindeki akışkan çikolatasıyla yiyeni kendine bağımlı eden efsanevi bir tatlı. İzmir’in kendine has en müptelası olunabilecek sokak lezzetlerinden biridir bomba. Henüz çok eski bir geçmişe sahip olmamasının da etkisiyle, uğruna oluşan kuyruklar bir lokma tatlısında olduğu kadar değil henüz. Ama bu tatlının da sevenlerinin gün geçtikçe arttığı aşikâr. Günün her saatinde İzmir’deki çoğu fırında bulabileceğiniz bu lezzet, çay veya süt eşliğinde fırından yeni çıkmış sımsıcak haliyle damaklarda ayrı bir lezzete kavuşmakta.
Olmazsa olmazlardan Midye Dolma
Ülkemizin her tarafında denk gelebileceğiniz midye dolmaların kuşkusuz ki en güzeli İzmir’de yapılanıdır. İçerisine kuş üzümü, tarçın veya çam fıstığı katılmaz, sadece karabiber ilave edilerek yanına dilimlenmiş limonlarla, soğuk bir şekilde satışa sunulur. Burada da tabi midye dolmanın satışını yapanlar arasında Mardinliler bayrağı ellerinde taşımakta. İzmir midye dolmasının iç harcındaki farklılıklar haricinde diğer yerlerde yapılanlardan bir diğer ayırt edici özelliği ise küçük olması. Bir iki defa yemekle tadına doyum olmayan bu lezzet için kalabalık arkadaş gruplarının ortaklaşa tepsi kapattığı da çok görülmekte. Eğer siz de birkaç taneyle doymayıp tepsi kapatmayı düşünenlerdenseniz, pazarlık payını unutmayın. (: