Corona sonrasında turizmde yaşanacak 3 önemli değişim

Aşılanmayan AB dışı ülke vatandaşları, AB ülkelerine seyahat edemeyecek. Vize için de normal pasaport ve bu pasaport gerekecek.

Last Updated on 5 Ocak 2021 by Turizm Günlüğü

Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz, coronavirus pandemisi sonrasında turizm sektöründe yaşanacağını öngördüğü üç önemli değişimi kaleme aldı.

Korona süreci sonrasında turizmde önemli değişikliklerin meydana geleceğine dikkat çeken Recep Yavuz, bu alanda yaşanacağını öngördüğü üç önemli değişimi kaleme aldı.

Recep Yavuz, turizm sektörü ve seyahat endüstrisinde öngördüğü değişim ve tatilcilerin davranış kalıplarındaki değişiklikleri, şu üç başlık altında ele aldı:

  1. Kısa süreli yurt dışı seyahatler azalacak
  2. İç turizm artacak
  3. Yurt dışı seyahatlerin süresi uzayacak

—O—

Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz’a göre COVID – 19 sürecinde ve sonrasında yaşanacak değişim ve yenilikler şu şekilde:

ŞARTLAR TERCİHİ BELİRLİYOR, TURİZMDE 3 ÖNEMLİ DEĞİŞİM

Yasaklara takılan seyahat arzusu süre uzadıkça daha da artıyor. Milyonlarca insan bir an önce tedbirlerini alarak, korkusuz ve endişesiz seyahat etmenin özlemini çekiyor.

Bazı ülkeler bu sürece çoktan geçtiler bile. Örneğin COVID – 19 vakalarının neredeyse tamamen bittiği Çin’de 2020 yılının Ağustos ayında iç hat uçuşları geçtiğimiz seneyi yakalamıştı.

Görünen o ki SEYAHAT; tahminlerden daha önce geri dönecek ve turizmin aldığı bu ağır darbe birkaç yıl içinde telafi edilebilecek.

Korona süreci ve sonrasında turizmde önemli değişikliklerin meydana geleceği kuşkusuz…

Bazı alanlarda “soft” ve “yumuşak” değişimler olurken, bazı konularda “sert” ve “radikal” değişikliklere hazırlıklı olmak gerekiyor.

Dünya turizminin kalbi sayılan ve dünyaya en çok turist gönderen Avrupa Kıtası bu değişiklikleri en yoğun hissedecek bölge.

Zira hem pandeminin seyri hayatı çok ciddi anlamda zorlaştırıyor, hem bir senedir evlerinde hapsolmuş milyonlarca insanının tatil arzusu dayanılmaz boyutlara çıkıyor.

Tatil artık güzel zaman geçirme, eğlenme etkinliğinden çıkarak, bir terapi, yaşam sevinci boyutuna geçiyor.

Artık, “Öyleyse tedbirimizi alıp, olabilecek en uygun yere gidelim” düşüncesi hakim tatilcilerde. Buna göre var olan şartlarla birlikte, olası olumlu ve olumsuz korona seyrini de hesaba katarsak; 2021 ve sonrası tatil tercihi konusunda 3 önemli gelişmenin öne çıktığını görüyoruz:

1. KISA SÜRELİ YURT DIŞI SEYAHATLER AZALACAK

2021 yılında geride bıraktığımız seneye göre hareketlilik artacak. İnsanlar, maskeyi, mesafeyi ve hijyeni ön planda tutarak kendi korunmasını sağlayabilmeyi öğrendi.

SEYAHATLER YAPILACAK AMA TEDBİRLER DE ALINACAK.

Seyahate tekrar kapılarını açan ülkeler büyük ihtimalle karantina koşulunu devam ettirecekler. Bu şart özellikle AB içinde çok yoğun olan kısa süreli (3-5 geceleme) seyahatleri olumsuz etkileyecek.

Zira 3-5 günlük kısa tatil için yurt dışına gitmek isteyenler büyük ihtimalle hem gittikleri ülkede hem geri döndüklerinde kendi ülkelerinde 10 -14 gün arası karantinaya girmek zorunda kalacaklar. Böylelikle 3 günlük bir yurt dışı ziyareti 31 günlük bir süreyi kapsayabilecek.

Bu durumda yakın çevredeki komşu ülkelere araba, tren ya da otobüs organizasyonları ile gitmek cazip olmayacak. Özellikle 750 milyon yurt dışı seyahatin gerçekleştiği Avrupa’da çok yaygın olan bu kısa tatil türü karantina yaptırımına takılacak.

Örneğin Almanya’dan birkaç saatlik yolculukla yapılabilen aralarında İtalya, Fransa, Avusturya, Çekya, İsviçre, Belçika, Hollanda, Polonya, Danimarka ve Macaristan gibi ülkelerin olduğu en az 15 ülkeye 3-5 günlük seyahatler oldukça revaçta idi. Bununla birlikte özellikle Schengen kapsamında olan ve vizesiz geçiş imkanı sağlayan ülkelerin komşuları aralarındaki turizm faaliyeti çok yoğundu. Karantinadan dolayı bu seyahatler yapılamayacak.

Kısaca komşu ülke tatil için artık cazip olmayacak. Sanırım buna en çok 200 kişi nüfuslu Polonya’nın Osinow Dolny köyündeki 150 kuaför salonu üzülecek. Karantina öncesinde günde 5 bin Alman, saçını yaptırmak ya da kestirmek için Berlin üzerinden buraya gidiyordu.

2. İÇ TURİZM ARTACAK

Korona şartlarında en kolay seyahat ise ülke içindeki özellikle kara ve demiryolu ile yapılabilen seyahatler olacak.

Böylelikle gidilecek mesafeler kısalacak ve iç turizm büyük olasılıkla tarihinin en iyi yılını yaşayacak. Dünya turizminin önde gelen büyük nüfuslu ülkeleri, dış turizmden oluşacak açığı iç turizm ile telafi etmeye çalışacak. Bu şartlarda en rizikosuz seyahat, ülke içinde yapılan seyahatler olacak. Bu, sıcak yaz günlerinde güneş ve kültür zengini ülkelerde çok daha hızlı devreye girecek.

Bazı ülkeler bu konuda şimdiden hamleler yapmaya başladılar bile. Singapur hükümeti kendi ülkesindeki tatil yerlerini ziyaret edenlere kişi başı 75 Dolar destek veriyor. Amerika, uçuşların yoğunluğunu şimdiden Hawai’ye çevirdi.

Ülkelerin vatandaşlarını yurt dışı yerine iç turizme teşvik etmek için yeteri kadar nedenleri var: karantina süreçleri, PCR testleri, birçok formalite, yurt dışında yeni yaptırımlara maruz kalma rizikosu vs.

Zaten başta Almanya, birçok ülke aylardır vatandaşlarını kendi ülkelerinde tatil yapmaları konusunda yönlendiriyor.

3. YURT DIŞI SEYAHATLERİN SÜRESİ UZAYACAK

2021 yılında 2019 yılının %70’i kadar yurt dışı seyahatinin yapılacağı öngörülüyor. Bu mümkün mü?

Koronanın başladığı ve hepimizi gafil avladığı ve en sert zamanlarının yaşandığı 2020 yılında bile dünya genelinde yaklaşık 500 milyon kişi yurt dışı seyahati gerçekleştirdi. (Benim tahminim)

Dünya, 2021 yılında biten yıla göre her konuda daha bilinçli ve hazırlıklı. Bu yüzden seyahat 2021 yılında da milyonların gündemi olmaya devam edecek. Her hâlükârda denizi, güneşi özlemle bekleyen büyük kitle bütün zorlukları göze alıp seyahatini gerçekleştirecek ve bunu bütçesi ve zamanı elverdiği müddetçe en uzun süreye yayacak.

Karantina sürecini göze alıp, parasını ödeyerek yaptırdığı PCR testlerini ve yurt dışında oluşabilecek bütün olumsuzlukların riskini alan tatilciler, bunun karşılığını alabilmek için tatil süresini mümkün olduğunca uzun tutacaklar. Avrupalılar yılda en az bir kez kısa ve bir kez uzun tatil yapıyorlar. Kısa tatil yukarıdaki nedenlerden dolayı devreden çıkınca bir tane olan uzun tatilini uzatarak seyahati planlayanların az olmayacağını düşünüyorum.

“Hazır PCR Testi yaptırmışken, uçağa binmişken ve karantinaya girmişken bari mümkün olduğunca uzun kalıp hakkını verelim!..” diyen çok kişi olacak.

Hem kısa tatil hem kış tatili iptal olunca bütçeyi tamamen yaz tatiline ayırarak, “az ama öz tatil” düşüncesinin gittikçe ağırlık kazanacağını tahmin ediyorum.

Buna bir de evde dört duvar arasında kalmaktansa, tatilini uzatıp zaten online yürüttüğü işini deniz kenarından yapmayı düşünen kesimi de eklersek, tatil süresinin genel olarak artabileceğini öngörebiliriz.

Hâlihazırda Antalya gibi sahil bölgelerinde ortalama kişi başı geceleme 9-10 gün civarında seyrediyor. Bunun korona sürecinde 14 güne çıkabileceğini tahmin ediyorum.

Biz de artık istatistiklerimizi gelen kişiye göre değil, geceleme sayılarına göre tutmaya başlayalım…

Ve 5 geceden az konaklayan ziyaretçileri “turist” kategorisine dahil etmeyelim.