Last Updated on 8 Ocak 2021 by Yaşar Çelik
“Sosyal mahiyetteki sorunlar, ekolojik sorunlardan ayrı ele alınamaz. Zira, bunlar madalyonun iki yüzüdür. Bu da sosyali ekolojikleştirmeyi, ekolojiyi de sosyalleştirmeyi gerektirir.”
Fikret Başkaya, mevcut sistemi çözümleyip radikal bir biçimde eleştirdiği, bunu yaparken de birbiriyle etkileşim içindeki sosyal ve ekolojik sorunlara çözümler ürettiği çalışmalarının bu son halkasında, “eko-sosyalist paradigma”ya ve komünizme işaret ediyor.
Önce “Komünizmi nasıl bilirsiniz?” diye soruyor Fikret Başkaya ve başlıyor “müşterekler”i anlatmaya. “Ütopya”, “insan doğası”, “devletleştirme”, “sosyalleştirme”, “sönümlenme” gibi kavram ve tartışmalar da yanında.
Ardından sıra “modernite, ilerleme ideolojisi ve kapitalizm”e geliyor. Yani “ekonomik büyüme ve kalkınma” ile birlikte sistemin sınırlarına geliyor, ihtiyaçlar ile kaynaklar arasındaki ilişkinin nasıl kurulması gerektiğine.
Bir sonraki adımda büyümenin bir diğer yüzü olarak ekolojik yıkım çıkıyor karşımıza. “Muasır medeniyetler seviyesi”, “Sosyal Avrupa”, “demokrasi” retoriği, kapitalizm dâhilinde kalkınmanın mümkün olup olmadığı ve benzeri konular, Başkaya’nın açtığı diğer tartışma başlıkları.
“Eko-sosyalist paradigma”yı sunarak bitiriyor çalışmasını Başkaya. Kapitalizme karşı, tek bir alanda değil, ekonomik, sosyal, ekolojik ve etik boyutlarıyla bütünsel bir alternatif geliştirmenin önemini ortaya koyuyor. Bu bağlamda ekonomik planlama, ekolojik planlama ve demokratik planlama tek tek ve birbiriyle ilişkisi içinde ele alınırken, en sonda da işçi hareketi ile eko-sosyalizm arasındaki ilişki ve eko-sosyalist mücadelenin yeni özneleri irdeleniyor.