Dijital bir dünyada yaşamaya çoktan başladık. Gün geçtikçe dijital entegrasyonumuz daha da hızlanıyor ve bu doğrultuda hayatımız da kökünden değişiyor aslında. Peki dijital dönüşüm nedir? Dijital dönüşüme ayak uydurabiliyor muyuz? Yeni dijital dünya neleri gerektiriyor? İş dünyasının yeni dinamikleri neler? Dijital dönüşüm neden gerekli? Bu sorular aklınızda dönüyorsa, sizi yazının devamına alalım.
Bir devrin kapanıp, yeni bir devrin açıldığına hep birlikte şahit oluyoruz. Eski nesil, manuel ve sınırlı anlayışın hızlı bir şekilde çok daha geniş, otomatik ve hatta yaratıcı süreçlere evrildiğini görmek çok zor değil. Evimizdeki beyaz eşyalardan cebimizdeki telefonlara kadar bu ‘yeni’ dünya, dijital dönüşümün etkilerini bize buram buram hissettiriyor. Tabii ki bu dönüşümün iş modellerine ve işletmelere de doğrudan etkisi var.
Sektör fark etmeksizin her mecrada dijital adaptasyon bir gereklilik halini aldı. Özellikle pandeminin etkisiyle yeşeren ‘temassız dünya algısı’ , bazı alışkanlıklarımızın pek kolay değişebileceğine olan farkındalığımızı artırdı. Doğal olarak da dijitalleşme adımları atmak zorunda kaldık. Bu süreçte pek çok yeni uygulamanın hayata geçtiğini gördük. Fakat yine de, bu uygulamalara ikinci bir bakış attığımızda pek çoğunun pasif ‘günü kurtarma çabasından’ öteye gitmediğini görüyoruz. Dolayısıyla daha sürdürülebilir ve iyi dizayn edilmiş uygulamalara ihtiyacımız var.
Konaklama ve ağırlama sektörleri için de durum bundan farksız değil. Otellerde kullanılmaya başlanan mobil app ve CRM yazılımlarından, restoranlardaki temassız menülere kadar pek çok uygulama hayata geçirildi. Fakat bugün bu uygulamaların misafir tarafından çok benimsenmemekle birlikte, vaat edilen çıktıları sağlamadıklarını da sıkça görüyoruz. Bu da bizi yukarıdaki çıkarıma geri götürüyor: Pasif ‘günü kurtarma çabası’.
Konaklama ve ağırlama sektörlerindeki dinamik yapı ve insan odaklılık bizi dijital dönüşüm konusunda yanılgılara itebiliyor. Özellikle bu uygulamaların misafir talebi doğrultusunda hayata geçirileceği, talep olmadığı taktirde gerekli olmadıkları algısı yaygın. Fakat anlamalıyız ki, dijital dönüşüm artık arz-talep meselesi olmaktan çıktı.
Y ve Z kuşakları bu dijital çağın içerisinde doğdu ve büyüdü. Hayatlarının büyük bir kısmını bu yeniliklere yakinen şahit olarak geçirdiler ve geçirecekler. Bu durumun, eski nesillere nazaran algı ve eğilimlerde çok büyük fark yarattığı da apaçık. Örneğin önceden deneme-yanılma yoluyla işlerinizi yürütebilir, bulunduğunuz lokasyonda (muhtemelen düşük rekabet sebebiyle) kendi yağınızda kavrulabilirdiniz. Kendi kafanıza göre işlerinizi yürütürdünüz ve kimseye eyvallahınız olmazdı. Ama an itibariyle bu bazı sebeplerden ötürü mümkün değil. İşte bu ‘Djital Dönüşüm Neden Gerekli?’ sorusunun cevabını bize verecek. Fakat önce bahsettiğimiz sebeplere kısaca göz atalım;
1) ARTIK KENDİ İŞİNİZİN PATRONU DEĞİLSİNİZ!
Artık lokasyonunuz merkezli sınırlı iş anlayışıyla işletmenizi ayakta tutmanız mümkün değil. Çünkü kendi küçük çeperinizde bile rekabet ettiğiniz çokça rakibiniz var. Dolayısıyla artık eskisi gibi, yalnızca kendi mantığınıza yatan kararlarla işlerinizi yürütemezsiniz. Çünkü artık çok fazla rakibiniz var ve kabul edelim ki müşterileriniz de eskisi kadar sadık değiller.
Tüketicinin önünde çok fazla seçenek olması ve hemen her şeyin bilgisine anında erişebilmesi bu durumun en büyük sebebi. Dolayısıyla eski nesiller gibi alışkanlıklarına sadık müşterileriniz artık yok. Bu yüzden müşterilerinizi tanımalı ve isteklerini anlamalısınız. Aksi halde 100 metre ileride bir dükkan daha var! Bu yüzden artık patronunuz müşterileriniz!
2) BİLGİ AKIŞINA YENİK DÜŞMEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Değişime sıcak yaklaşıyorsunuz fakat eski anlayışınız doğrultusunda deneme-yanılma yoluyla değişimler yapmaya karar verdiniz. Hemen en yakın camiden işletmenizin salasını okutmanızı tavsiye ederim.
Artık pek çok denenmiş ve sonuçları test edilmiş model veri akışı içerisinde kendine yer buluyor. Bununla birlikte müşterilerinizin eğilimleri ve tercihleri de bu akışa dahil. Dolayısıyla Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışmanız size çok pahalıya mal olacak. Herkesin her şeye kolayca erişebildiği bir dünyada ‘en iyi hizmetleri sunmadan’ en fazla üç gün hayatta kalabilirsiniz. Tekrar tekrar söyleyeceğim ama artık bir sürü rakibiniz var! Bunu anlamalı ve en kısa yoldan en iyi yöntemleri keşfetmelisiniz. Aksi halde, yukarıda dediğim gibi, 100 metre ileride bir dükkan daha var!
3) SANDIĞINIZDAN ÇOK DAHA BÜYÜK KİTLELERE HİTAP EDİYORSUNUZ
Günümüzde herkes başlı başına bir yayıncı. Hatta yan komşunuz ‘Emine Teyze’ bile! Dolayısıyla artık yalnızca kapıdan içeri girenlerle muhatap olmuyorsunuz.
Kitlelerin birbiriyle bu kadar sıkı iletişimde olduğu bir çağda sandığınızdan çok daha büyük kitlelere hitap ediyorsunuz. Hatta tabiri caizse tüm gözler üzerinizde. Attığınız her adımın sizi bir gecede meşhur etme potansiyeli taşıdığını unutmayın. Bu yüzden işlerinizi eskiden yürüttüğünüz gibi manuel yürütemezsiniz.
Artık hepimiz bir karar alırken ‘Google’a bir soruyoruz. Karar alma süreçlerinin eskisi gibi olmadığı çok açık. Önceden eşin dostun önerisiyle gittiğimiz bir kebapçıya artık yüzünü bile görmediğimiz insanlara sorarak gidiyoruz. Dahası, bazen makinelere sorarak!
Bu yüzden eski yöntemlerinizi bir kenara bırakıp çağa ayak uydurmanın vakti çoktan geldi!
4) GÜNAYDIN! ‘KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ DENEYİM’ ÇAĞINA HOŞ GELDİNİZ
Günümüzde kitlesel eğilimler ve etkileşim çok önemli evet. Ama artık bu kitleler içerisindeki her bir birey önemli ve özel olduğunu hissetmek istiyor. Özellikle dijitalleşmenin bu kadar hayatımıza entegre olmasıyla hepimiz cebimizde şahsi alanlarımızı taşıyoruz. Her ne kadar bu şahsi alanlar ‘Zuckerberg’in veri tabanının parçaları olsa da bu böyle. Dolayısıyla kendi isteklerimize, arzularımıza ve eğilimlerinize olan farkındalığımız da arttı ve artık bunlara istediğimiz yanıtları verebilen şeyleri tercih ediyoruz.
Bu yüzden hiçbir şeyi eskisi gibi yığınlara yönelik ve topyekûn yapamazsınız. Kime, neyi, nasıl satacağınızı bilmelisiniz. Bunun da ötesinde; eski ‘satış’ odaklı ticari mantığınızı acilen yenisiyle değiştirmeli ve tüm dikkatinizi ‘değer yaratmak’ üzerine yoğunlaştırmalısınız. Yoksa, vay halinize!
ÇARE #DİJİTALDÖNÜŞÜM
Yukarıda bahsettiğim dört madde, verilebilecek en basit örnekler. Ve bunlar buz dağının yalnızca görünen kısmı. Eski iş anlayışlarını acilen terk etmeniz için sayılabilecek yüzlerce neden var.
Dijital dünyaya adapte olarak bu sorunların hepsinin üstesinden teker teker gelebilirsiniz. Veri ve değer odaklı hizmet ve ürünler geliştirmek günümüz dünyasında sizi kurtaracak tek çare. Bu yüzden vakit kaybetmeden bu konu üzerine etraflıca düşünmeli, araştırmalar yapmalı, süreçler oluşturmalı ve çağa adapte olmalısınız. Aksi halde 100 metre ileride bir dükkan daha var! 🙂