Çağlar boyunca yaşayan medeniyetlerin kültürel mirası olan destanlar ve arkeolojik kalıntılar, eski dönemler ile ilgili olan günlük yaşam, inanış, siyasi durum gibi birçok etmen hakkında fikir edinmemizi sağlamaktadır. Gastronomi kapsamında bu süreçleri mitoloji ile araştırıp bu medeniyetlerin yeme-içme kültürü incelememiz destanlar, efsaneler ve arkeolojik kalıntılar aracılığı ile farklı bir bakış açısı sağlamaktadır. İşte tamda bu kısımda gastromitoloji kavramı devreye girmektedir.
GASTROMİTOLOJİ: HOMEROS’UN ODESSA DESTANINDAN GÜNÜMÜZE UZANAN BİR GASTRONOMİ YOLCULUĞU VE DÜNYADAKİ ZEYTİNYAĞI MÜZELERİ
Odessa Destanı ve Mitolojide Bir Parça Gastronomi
Mitolojiye göre ölümsüz olduklarına inanılan Tanrılar ve Tanrıçalarda, her canlı gibi hayati devamlılık için beslenmek zorunda kalmıştır. Ama Tanrılar ve Tanrıçalar kendilerini ölümsüz kabul ettikleri için insanlardan farklı gastronomi ürünleri yemeye ve/veya içmeye çalışmışlardır. Mesela Yunan mitolojisinde “ambrosia” adı verilen ve ölümsüzlüğü ifade eden içecek sadece tanrılar tarafından kullanılmıştır. Bu kavram aynı zamanda çok yakında tanıdığımız ve günümüzde kullandığımız “nektar” içeceğidir (Sungur, 2018). Mitolojiye göre sadece ölümsüz olanlara ait olan bu içeceği insanların içmesi yasaklanmıştır.
Üzerinden çok uzun zaman geçmesine rağmen Antik Yunan’da yaşamış İyonyalı ozan Homeros (MÖ. 8.yy)’un eserlerinde gastronominin mitolojik yönü hakkında bilgi edinebilmekteyiz (Karadağ, 2017). Antik Yunan döneminden kalan duvar resimleri, şarap ve şarap kapları üzerindeki resimlerden o dönemin yeme-içme alışkanlıkları öğrenebilmekte ve yazıtlardan yemeklerinin tarifini elde edebilmekteyiz (Berkin, 2019). Özellikle Homeros’un Odessa Destanında geçen gastronomi terimlerinin uygulama aşamasının günümüzde bile yapıldığını görmekteyiz. Bu bir örnekle açıklarsak;
Odessa Destanında gastronomi bilimi kapsamında olan hijyen ve servis kelimeleri ile karşılaşılmaktadır. İsmi geçen gastronomi kavramları çoğunlukla günümüzdeki “Fine Dining” olarak adlandırdığımız birinci sınıf restoranların servis ve/veya sunum süreci ile benzediği görülmektedir. Odessa Destanında en çok yer alan gastronomi ürünleri; zeytinyağı, üzüm, deniz ürünleri, şarap, su, un, peynir, ekmek, buğday, süt gibi temel gıdalarının olduğu görülmektedir (Bulut, 2019).
Antik çağlar için önemli olan bir diğer ürün, günümüzün popüler meyvelerinden “nar”’dır. Türkiye’nin önemli antik kentlerinden birisi olan Side’nin antik çağda ki ismi de “nar” olarak geçmektedir. Nar antik mitolojide kutsal sayılmıştır ve Tanrıça Hera’ya adanmıştır. Yine Yunan mitolojisinde “nar” Afrodit’in kutsal meyvesi olarak da geçmektedir (Anonim, 2021).
Bir diğer efsaneye göre mitolojide Zaman Tanrısı olan Kronos kehanete göre doğacak erkek çocuklarından birisinin kendine isyan edeceğine inanmaktadır. Bu sebeple doğan tüm çocuklarını doğar doğmaz yemiştir. Eşi Rhea’a ise ondan tek birçoğunu saklayabilmiştir. Onun adı halen günümüzde en çok bilinen efsanelerden olan Zeus olacaktır. Rhea, babasından saklamak için Zeus’u Girit Adasına göndermiştir. Zeus’u burada kutsal bir keçi sütüyle beslenmiş ve Melissa isimli periler ise balla beslemiştir (Sungur, 2018).
Yunan mitolojisinin tıp tanrısı olarak kabul edilen Asklepious ile ağrıyı azalttığı düşünülen tanrıça Epione’nin çocuklarından birisi olan Hygieia’nın birçok sanatçı tarafından yapılan heykelleri veya resimlerinde görünen bir elinde yılan bir elinde kâse tutması örneği de bize gastronomi ile ilgili bilgiler vermektedir. Mitolojide kâsenin için bal, buğday ve yağdan yapılmış karışımın hastalıklara karşı koruyucu bir gücü olduğuna inanılmıştır. (Ağartan, A. C., 2009: 51)
Antik Çağın En Değerli Gastronomi Öğeleri Zeytin ve Zeytinyağı
Mitolojide ismi “Ölümsüz Ağaç” olan zeytin ağacı İlayda Destanında ozan Homeros, zeytin ağacının ölümsüzlüğünü şöyle ifade etmiştir: “Ben herkese aitim ve kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım”. (Ibis, 2020).
Zeytinyağının mitolojideki yerini incelediğimizde çoğunlukla Yunan mitolojisi içerisinde yer aldığını görmekteyiz (Ibis, 2020). İlk zeytinyağı üretiminin Ege kıyılarında başladığı birçok kaynakta yer almaktayken 2011-2013 yılları arasında İsrail’de yapılan kazılar sonucu elde edilen seramikler bize bu bölgede zeytinyağının kullanımının Katolik Çağ’a kadar uzandığını göstermekte. Yani bu kazıdan elde edilen sonuçlar bize ilk zeytinyağı kullanımının Orta Doğu’da bugünkü adıyla İsrail’in olduğu topraklarda kullanıldığını kanıtlamakta (Süer, 2020). Bu görüşe karşıt görüş olarak da Mısır Mitolojisi zeytin ağacının ilk olarak MÖ. 1600’lü yıllarda Nil Deltasında ekildiği bilgisi öne sürülmektedir (Kaplan ve Karaöz Arıhan 2011).
Yunan Mitolojisine göre ise zeytinin hikayesini incelediğimizde Poseidon ve Athena arasındaki mücadeleden doğduğu düşünülmekte. Mitolojiye göre Athena’nın sapladığı mızrak zeytin ağacına dönüşmekte. Ve böylelikle şehirdeki zeytin ağaçlarının bolluğunu ve bereketinin arttığı düşünülmekte. İşte bu sebeple Athena’nın onurunun her daim yaşatması için kente “Atina” ismi veriliyor. Ki mitolojide de dünyadaki tüm zeytin ağaçlarının bu ağaçtan sonra çoğaldığı söylemekte. Zeytin ve zeytinyağının Antik Mısır, Antik Yunan ve Antik Roma’da çeşitli otlarla ve bitkilerle tıpta tedavi amaçlı kullanıldığı, kadınlar için güzellik masajı olarak kullanıldığı, ölü ve yakma törenlerinde kullanıldığı söylenmekte (Süer, 2020).
Mitolojide genel olarak zeytin, zeytinyağı ve zeytin ağacı ile ilgili ek olarak şu bilgilere ulaşmaktayız;
• Mitolojide Herkül’ün tarafından kullanılan silahın zeytin ağacından yapıldığı söylemekte (Süer, 2020).
• Mısır firavunlarından birisi olan Tutankamon’un (MÖ 1333-1323) zeytin dallarından hazırlanmış olduğu tacı, adaletin sembolü olarak kabul etmektedir. Bu kapsamda Mısırlılar zeytin ağacı yaprağından elde ettikleri yağı firavunları mumyalamak için kullanmışlardır (Ibis, 2020).
• Zeytin ağacı uzun sürede ve zahmetli bir şekilde büyüyen bir ağaç olması sebebi ile hem uzun ömürlü hem de dayanıklı bir ağaç olduğu bilinmektedir. Bu sebeple Roma mitolojisinde zeytin ağacına yedi canlı anlamını ifade eden “vivax oliva” ismini vermiştir (Ibis, 2020).
• Yine mitolojide Olimpiyat kazanlara zeytin dallarından yapılmış taç takılmıştır (Süer, 2020). Ayrıca olimpiyatlarda zeytinyağının güç verdiği inancı ile Zeus sporculara masaj olarak zeytinyağını uygulatmıştır (Anonim, 2021).
• Sezar ise halkın karşısına çıkacağı zaman zeytin ağacından yapılma bir taç takmıştır.
• Firavunlardan III. Ramses’in (MÖ 1186-1156) Güneş Tanrısı Ra’nın tapınağının aydınlatılması için ışık kaynağı olarak zeytinyağını kullanmıştır (Ünsal, 2011).
• Mitolojide III. Ramses bu durumu su sözlerle dile getirmektedir “Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçlarıyla süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır” (Sarı, 2016).
• Başka bir efsaneye göre Roma’nın devlet adamlarından Lucio Cornelio Silla savaşta kullanmak için tüm zeytin ağaçlarını kestirmiştir. Diğer devlet adamı Solon ise bu durumu kötü bir kehanet olarak görüp eskisinden daha fazla sayıda zeytin ağacı diktirmiştir. Solan bu uygulamayı Atina Anayasası gerekliliğini göz önünde bulundurarak yapmıştır (Anonim, 2021).
• Bazı kaynaklarda ise Hz. Adem’in 930 yaşında yaşadığı bir efsaneden söz edilmektedir. Hz. Âdem öleceğini hissettiği zaman oğlu Şit’i cennete göndermiştir ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanoğlunu bağışlamasını istemiştir. Şit cennete gittiği zaman cennet bekçisi ona 3 tohum vermiştir. Bu tohumlardan birisi zeytin tohumudur. Bu efsaneden sonra zeytin ölümsüzlüğün ağacı olarak kabul edilmiştir (Anonim, 2021).
“Ölmez ağacın” meyvesinden elde edilen ve Hipokrat’ın altın sıvı olarak nitelendirdiği zeytinyağının tarihçesi gerçekten araştırılmaya değer bir konu. Günümüzde ise zeytin ve zeytinyağı ile ilgili ulaşılabilen en eski kaynaklara turizm kapsamında zeytinyağı müzeleri ile ulaşmaktayız.
Dünyadaki Zeytinyağı Müzeleri
Son yıllarda ön plana çıkan turizm türlerinden biri olan gastronomi turizmi tutkunların en çok tercih ettiği zeytinyağı müzeleri Yunanistan, Türkiye, Belçika, Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya, İngiltere gibi birçok ülkede bulunmakta. Zeytinyağı kültürünü tanıma amaçlı seyahat eden turistler en güzel örneklere zeytinyağı müzeleri ile ulaşabilmektedirler (Gür, 2017; Büyük ve Can, 2020).
1. The Museum of the Olive and Greek Olive Oil (Yunanistan)
Yunanistan’da yer alan zeytin ve zeytinyağı müzesi, zeytin ağacının varlığı ve zeytinyağı üretimi ile ilgili ilk ifadeleri görme fırsatı sunuyor. Santorini adasından tahminen 50.000-60.000 yıllık nadir fosilleşmiş zeytin yaprakları, Yunanistan’da zeytin ağacının varlığının kanıtını sunan en eski bulgular zeytin ve zeytinyağı hakkında ilk yazılı tanıklıkları olan MÖ 14. yüzyıla ait Lineer B Tabletleri (tam kopyalar) sergilenmekte. Her tarihsel dönem için zeytin ve zeytinyağının ekonomiye ve günlük yaşama katkısını keşfedebileceğiniz müzede; beslenme, vücut bakımı, aynı zamanda aydınlatma gibi artık modası geçmiş kullanımların süreçleri anlatılmakta. Yunan mitolojisinde, dininde, örf ve adetlerinde zeytinin nasıl sembolik bir boyut kazandığını da görebileceğiniz müzede Antik ve çağdaş sanat örnekleri, zeytinin sanattaki yerini ve Yunan sanatçılar için nasıl sürekli bir ilham kaynağı olduğu sergilenmekte.
2. Museo dell’ Olivo – Fratelli Carli (İtalya)
Müzenin bahçesine girdiğinizde sizi binlerce yıllık bitkiler karşılamaktadır. Kavanozlar ve antik çağ yağ değirmenleri eşliğinde zeytin ağacının dünyasını keşfedebilmektesiniz. Müze içerisinde bulunan on sekiz oda, zeytin ağacının dünyasını keşfetmek için heyecan verici bir yolculuğun on sekiz aşamasını sunmakta. 7000 yılı aşkın bir süredir asil bitki ve değerli meyveleri insan yaşamının bir parçası olduğu sunulmakta. MÖ 4. ve 3. binyılların zeytin ağacı uygarlıklarından başlayarak, oda oda tüm ziyaretçileri şaşırtan ve meraklandıran bir patika ile günümüze ulaştırmakta. Bu inanılmaz tarihin en büyüleyici pasajlarının keşfine sanat eserleri, nadir arkeolojik buluntular ve filmler ile eşlik edilmekte. Müzede 12 bin yıllık bir zeytin ağacının fosilleşmiş gövdesini görmenizde mümkün. Mitolojide “ölümsüz bitki” olarak geçen zeytin ağacının mozaik işçilikle yapılmış eserde sergilemesi yapılmakta. Işık, ilaç, baharat, ısı ve tıbbi yağlar ile zeytinyağı sayesinden icat edilen nesnelerde müzede sergilenmekte.
3. Oleatrium Zeytin ve Zeytinyağı Tarihi Müzesi (Türkiye):
Türkiye’de Kuşadası Davutlar yolu güzergahında olan müze ziyaretçilere antik dönemin ilk yıllarında kullanılan zeytinyağı çıkarma tekniklerini sergilemektedir. Dışarıdan gözlemlendiğinde zeytinyağı fabrikası görünümüne sahip olan müze 3 bin m2 bir alan içerisine kurulmuştur. Toplamda 11 adet salondan oluşan müzenin 10 salonunda yer alan sergilemede, antik dönemden günümüze kadar olan süreçte (MÖ. 2 binden itibaren) tarihsel sıralama ile zeytinyağı üretiminde geliştirilen teknolojiler ve zeytinyağının farklı kullanım alanları; eserler ve canlandırmalarla hikâyeci bir üslupta anlatılmaktadır.
Ziyaret edebileceğiniz dünyadaki diğer zeytin ve zeytinyağı müzeleri;
An Olive Oil Cultural Center and Museum (İspanya)
Fransa Olıve Oıl Hıstory Museum (Fransa)
Fransa Museum of the Olive Tree (Fransa)
Olive Culture Museum (Tunus)
Olıve Tree Museum (Tunus)
Ayvalık Zeytinyağı Müzesi (Türkiye)
Adatepe Zeytinyağı Müzesi (Türkiye)
Aydın Zeytin ve Zeytinyağı (Türkiye)
Sabrit Ertur Zeytinyağı Müzesi (Türkiye)
Köstem Zeytinyağı Müzesi (Türkiye)
Hatay Zeytin Yetiştiriciliği Müzesi (Türkiye)
Cyclades Olive Museum (Yunanistan)
Olive and Oil Museum (Yunanistan)
Olive Press Museum Zante (Yunanistan)
Museum of Industrial Olive Oil Production (Yunanistan)
Eggares Olive Oil Museum (Yunanistan)
Kaynakça
Ağartan, A.C. (2009). Sanat Eserlerinde Yaşayan Bir Mit: Sağlık Tanrısı Asklepios ve
Kızı Hygieia, Zeynep Kamil Tıp Bülteni, 40(1):51
Akdeniz, D. (2019). Alternatif Bir Gastronomi Tarihi İncelemesi: Resim Sanatında Yemek Hazırlıkları ve Mutfak Sahneleri. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Dergisi, 22 (2), 490-507.
Berkin, C. (2019). Antik dönemde yemek kültürü. Turizm Günlüğü.
Estin, C. ve Laporte, H. (2003). Yunan ve Roma mitolojisi. Musa Eran (Eds.), İstanbul: TUBİTAK.
Bulut, H.S. (2019). Homeros’un Odesa’sında Geçen Gastronomi Ögeleri Üzerinden Antik Yunan Yemek Kültürüne Genel Bakış. The Journal of Social Science, 5(5), 331-338.
Büyük, Özge ve Can Emel (2020). Zeytinyağı Kültürel Rotalarının Turizm Potansiyeli Açısından Değeri ve Türkiye’de Uygulanabilirliği. AHBVÜ Turizm Fakültesi Dergisi, 23 (1), 191-210.
Gür, Barış (2017). Antik Çağ’da Zeytinyağı ve Günümüzde Zeytinyağı Müzeleri. Journal of History Studies, 9(2), 139-155.
Kaplan, M. ve Karaöz, Arıhan (2011). Antik Çağdan Günümüze Bir Şifa Kaynağı: Zeytin ve Zeytinyağının Tıbbi Kullanımı. VIII. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi. 21-24 Kasım 2011. İzmir, Ödemiş
Karadağ, B. (2017). Homeros ve Felsefe Tarihinde Alegorik Homeros Yorumları. Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi, 3(5), 223-244.
Ibis, F. (2020). Zeytin Ağacının Mitolojik Hikayesi. Peyza.
Ünsal, A. 2011. Ölmez Ağacın Peşinde-Türkiye’de Zeytin ve Zeytinyağı. Yapı Kredi Yayınları. İstanbul. Türkiye.
Sarı, İ. (2016). Kutsal Yiyecek Zeytin. Net Medya Yayıncılık. Antalya, Türkiye
Süer, M. (2020). Zeytin ve Zeytinyağı: Mitolojide, Tarihte ve Güncel Yaşamda. The magger.
Sungur, C. (2016). Tanrılar ve Tanrıçalara Layık Mitolojik Kahvaltılıklar: Ambrosia ve Nectar.
Taş, İ. (2000). Mit ve mitik düşüncenin yapısı. Dinî Araştırmalar, 3(8), 57-72.
http://www.bellaumbria.net/en/museums-and-art-galleries/lungarotti-oil-museum/
https://www.oleatrium.com/tr/hakkinda
https://www.piop.gr/en/diktuo-mouseiwn/Mouseio-Elias-Kai-Ellinikou-Ladiou/to-mouseio.aspx#
http://www.museodellolivo.com/il-museo/il-percorso