Komşudan da yakın; Bulgaristan gezi rehberi yazı serisinin son bölümüne gelmiş olsak da sizi oradan oraya götürmeye gelen Seyahat Blogger’ı Melih Daşgın ile bu yazıda Dövlen ve Filibe’yi keşfe çıkıyoruz. Üçüncü bölüme geçmeden önce serinin birinci ve ikinci bölümlerini okumak isteyenler için linkleri aşağıya bırakıyoruz. Keyifle ve seyahatle kalın…
1- Komşudan da yakın; Bulgaristan… (Sofya)
2- Komşudan da yakın; Bulgaristan… (Bansko – Sandanski)
DÖVLEN
Ülkenin bir diğer kaplıca kenti. Şifalı kaynak suları sayesinde Bulgaristan’ın en bilindik termal şehirleri arasında.
Konum olarak 710 metre irtifada, Rodop Dağları üzerinde bulunmakta. Tıpkı önceki köylere ulaşım gibi Dövlen ulaşımı da kıvrımlı dağ yollarını kat etmekten geçiyor… Bu yolları aştığınızda da sizi nüfusu sadece 7 bin 200 olan küçük bir belde beklemekte.
Daha önce bahsettiğim Sandanski gibi, Dövlen de adeta şifa dağıtan bir şehir. Mineral açısından çok zengin olan suları, tam da olması gereken sıcaklıkta ve olması gereken içeriklere sahip bir şekilde burada bulunduğundan, çok sayıda tedaviyi de beraberinde getirmekteymiş.
Dövlen’de çıkan suyun; kas-iskelet sistemi, sinir sistemi, üreme sistemi ve cilt hastalıklarının tedavisinde haricen uygulandığı, içildiğinde ise, gastrointestinal, safra kesesi-karaciğer, böbrek/ürolojik, metabolik ve endokrin hastalıklarını tedavi ettiği söyleniyor.
Bulgaristan’ın balneoloji alanında kendisini ispatlamış şehirleri arasında Dövlen’i de sağlık seyahati yapma planlarınıza dahil edebilirsiniz.
FİLİBE (PLOVDİV)
Gelelim Filibe ya da Bulgarca adıyla Plovdiv’e. Filibe’ye yazımın sonunda yer verdiğime bakmayın, eğer Türkiye’den karayolu ile Bulgaristan’a gelme niyetindeyseniz, sizi ilk karşılayacak olan şehir Filibe olacaktır. Nitekim İstanbul’a 421 km, araç ile 4-5, otobüs ile 7-8 saatlik mesafede. Trenle de ulaşım mümkün fakat şu an için covid-19 nedeniyle askıya alınmış durumda. Edirne’ye 181 km gibi uzak sayılmayacak mesafesiyle neredeyse günübirlik git gel mesafesinde.
Filibe, yaklaşık 345 binlik nüfusu ile Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehri. Ayrıca Türk nüfusunun en çok görüldüğü şehirlerin de başında. (Nüfusun %10’u)
Şehir toplam 7 adet tepe üzerine kurulmuş. Ancak bunlardan bir tanesinin (Markovo) ortadan kalkmasıyla günümüzde 6 adet tepeden ibaret. Tepelerin isimleri ise oldukça tanıdık; Nöbet-Cehennem-Saat-Taksim-Bunarcık-Cambaz.
Resmi kaynaklara göre Filibe milattan önce 6000 yılından beri yaşam sürülen ve bu özelliği ile Avrupa’nın en eski şehri unvanına sahip. İlk yaşayan topluluğun Trakyalılar olduğu düşünülen şehrin adı, Büyük İskender’in Babası Philip’den geldiği düşünülüyor. (Philippois>Filibe)
Filibe’de yaşam sürmüş halklar arasında, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar da bulunmakta. Şehirde yaşamış her topluma ait kalıntılar görmek mümkün. Özellikle Bulgaristan’ın bağımsızlığından önce buralarda hüküm süren Osmanlı Devleti’ne ait kalıntılar bir hayli fazla. Bunlar arasında ülkemizdeki Safranbolu evlerine benzer mimaride yapılmış Osmanlı evleri, Arnavut kaldırımlı sokaklar ve camiler en fazla sayıda olanlar. Hatta şehirde bu kalıntılar arasında gezerken, kulağınıza gelen Türkçe konuşmaların fazlalığı ile ülkemizden çok da uzak olmadığınızı kolayca hissedebilirsiniz. (Filibe 1908 yılından itibaren Bulgaristan toprağı olmuştur.)
Filibe için büyük bir şehir demek yanlış olur. Ama tek parçada ele alamayacağımız kadar büyük olduğundan şu şekilde şehri ikiye bölebiliriz. Adeta açık hava müzesi olan ve kendinizi tarihin içerisinde seyahat ediyor hissettirecek; “Old Town”. Modern tarzda ve günümüz mimarisine uygun olarak inşa/dekore edilmiş bina, kafe ve restoranların olduğu; “Kapana”
Filibe için bu bölmeyi yaptıktan sonra gezinize daha rahat yön verebilirsiniz. Her iki yer de aslında birbirine yürüyüş mesafesinde ama gözden kaçırılmaması gereken o kadar fazla yer olduğundan bu şekilde bir ayrım hiç fena olmaz. Özellikle de “Old Town” olarak adlandırılan eski şehirde…
Okuma önerisi: Filibe’de mutlaka görülmesi gereken 25 yer!
Binlerce yıldır, farklı toplumların yaşamına ev sahipliği yapan şehrin en görülesi noktaları burada bulunuyor. Burayı şehrin merkezi kabul etsek yeridir. O kadar merkezi ki, uzun olmayan yürüyüşlerle tüm eski şehri bir çırpıda gezebilirsiniz. Eski şehirde sizi bekleyen eserlerden bahsedecek olursak;
Filibe şehrinin simgesi desek yanlış olmayacak; Antik Roma Tiyatrosu. 3000 yıldır ayakta olan, dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biri. Öyle ki 3500 kişi kapasitesi olan tiyatro, çeşitli konserler ve festivallere de ev sahipliği yapmakta. Antik Roma Tiyatro’nun girişi ise ücretli. (Yetişkin 5 Leva, öğrenci 2 Leva)
Tiyatrodan kısa bir yürüyüşle ulaşacağınız Lamartin Evi, simetrisi en güzel müze ev olarak sizi bekliyor. Tıpkı bu ev gibi müzeye dönüştürülen Klianti Evi, Balabanov Evi, Atanas Krastev, Hindliyan Evleri de mutlaka görülmesi gereken diğer müze evlerden. Yürüyüşe devam ettiğinizde şu an lüks bir restoranın hizmet verdiği Osmanlı Mevlevihanesi’ni görebilirsiniz.
Birkaç adım ötede ise içi ayrı dışı ayrı süslemelerle bezeli Aziz Konstantin ve Aziz Elena Kilisesi gerçekten görülmeye değer. 4. yüzyılda pagan bir tapınağın kalıntıları üzerine inşa edilmiş, kentin en eski Hristiyan dini mekânı. Kiliseden çıkışta sağa doğru dönüş yapıp biraz ilerleyip tekrar sağa döndüğünüzde de karşınızda Hisar Kapı.
Bir zamanlar Nöbet Tepe’nin giriş kapısı olarak da kullanılan bu kapı, üzerine kurulu cumbalı evler ile göz alıcı bir ihtişamla hala ayakta. Hisar Kapı karşısında bulunan Tarih Müzesi’nin dışı emin olun içinden çok daha güzel! Dilerseniz tabi ki içini de ücret karşılığında gezmeniz mümkün. Hisar Kapı‘ya geldiğiniz tarafa geri döndüğünüzde Etnoğrafya Müzesi’ni görmeden edemeyeceksiniz. Yaklaşık 40 bin eser olduğu söylenen bu müze, müze severler için kaçırılmaması gereken bir yer.
Müzenin devamındaki yolu takip ettiğinizde de sizi doğruca şehri tepeden görebileceğiniz, üzerinde antik kalıntıların olduğu Nebet Tepe’ye götürecektir. Eski şehirde bu yazdıklarımın yanında aslında attığınız her adımda görebileceğiniz onlarca güzellik mevcut. Biz biraz da Old Town dışında neler var onlara bakalım.
Filibe’de şehrin merkezinde, sanki tüm şehri sırtına almışçasına duran Roma Stadyumu Old Town sonrası ilk durağınız olabilir. Çünkü tam bu noktada durduğunuzda yanı başınızda duran; 1369-1389 yılları arasında Osmanlı Devleti tarafından yapılan ve ibadete açık olan Cumaya Cami’ni ve karşılıklı mağazaların, kafelerin, restoranların ve sokak sanatçılarının olduğu Kynaz Aleksandır Caddesi’ni görebilirsiniz. Araç trafiğine kapalı olan bu cadde minyatür İstiklal Caddesi. Tek eksiği tramvay.
Cadde üzerinde ilerlediğinizde sağ tarafınızda Kamenitsa Su Merdivenleri mutlaka gözünüze çarpacaktır. Merdivenin yanı başında duran size kulak kabartmış Milyo heykeli ve Filibe’nin Avrupa Kültür Başkentliği yaptığı 2019 yılında monte edilen ve şu an kentin simgesi olan “Together” panosu görülmeye değer. Buraya dikkat lütfen! Bu merdivenleri ve önündeki simgeyi görerek geçip gitmeyiniz. Merdivenleri çıkarak ulaşacağınız Nayden Gerov Caddesi’nde sizi renkli güzellikler beklemekte. Cadde üzerinde bulunan binalara çizilmiş rengarenk resimler gerçekten Filibe’de esen gençlik rüzgarlarının en güzel örnekleri. Rahat yaşamların yavaşça aktığı Filibe’de bu sokak sanatlarını görmemek olmaz.
Nayden Gerov Caddesi sonuna geldiğinizde ise biraz ilerde karşınızda Tsar Simyon Bahçesi ve şarkı söyleyen çeşmeleri, sol yanında da bir başka açık hava müzesi, Roman Forum kaçırılmaması gereken yerlerden.
Filibe’de görülesi yerler bunlarla mı sınırlı diyenler olabilir ama eğer zamanınız ve enerjiniz varsa; Alyoşa Anıtı, Danov Tepesi Saat Kulesi, Hisar Kapı, Çifte Hamam’ı gezebilir ve kalan zamanınızı da Kapana Bölgesi’nde bulunan birbirinden güzel ve eğlenceli mekanlarda geçirebilirsiniz.
Son olarak Bulgaristan’ın büyük bir gül yetiştiricisi, gül yağı üreticisi olduğunu biliyor muydunuz? Dünyada üretilen gül yağının %85’inin burada üretildiğini duyunca açıkçası ben de çok şaşırmıştım. Ama ta ki “Gül Vadisi” adında bir yerin varlığını duyana dek. Bulgaristan’da Gül Vadisi diye bir yer, vadinin kalbinde de Kazanlık diye bir şehir bulunmakta. Kazanlık, sadece Avrupa’nın değil, dünyanın sayılı gül sanayi merkezlerinden. Burada yetiştirilen güllerden elde edilen en önemli ürün “Bulgar altını” ya da “altın sıvı” diye adlandırılan gül yağı. 10 gramının yaklaşık 2 bin TL olduğu bu ürünün en kalitelisini Bulgaristan’da bulabilirsiniz.
Kazanlık, Filibe’den yaklaşık 1 saatte ulaşabileceğiniz bir şehir. Buralara kadar geldiğinizde planlarınıza dahil edilesi yerlerden. Hatta gelişinizi her yıl düzenlenen gül festivaline denk getirmeniz halinde emin olun mutluluğunuzun tarifi olmayacaktır.
Diğer güzel şehirler gibi Filibe’den de güzel anılarla ayrılacağınız garanti. Farklı bir ülkede olup da kendimi hiç bu kadar memleketimde hissetmediğim yegâne ülke oldu Bulgaristan benim için. Yazımın ilk satırlarında ifade ettiğim gibi, bu kadar geciktirmiş olmama açıkçası üzülmedi değilim fakat sizlerin bu yazıdan sonra buralara en kısa zamanda geleceğinize olan inancım tam. Gittiğinizde komşuya bizden de selam söyleyiniz. 😊
Melih Daşgın‘ın tüm yazılarını görmek için linke tıklayın.