Türkiye’ye turist olarak gelen yabancılar Sağlık Bakanlığı’na ait hastanelere yaklaşık 140.5 milyon lira borç takarak ülkelerine döndü.
Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı Döner Sermaye İşletmeleri Denetim Raporu’nda, özel sağlık sigortası olmayan ve vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik anlaşması bulunmayan bazı yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’deki sağlık tesislerinde aldıkları tedavi ücretlerinin takip ve tahsilinin yapılamadığı ve bu alacakları güvence altına alan bir kontrol mekanizması kurulamadığı eleştirisi yapıldı.
Raporda, Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı Hakkında Yönetmelik uyarınca toplantı, kongre, ticari veya turizm amaçlı olarak gelen yabancıların Türkiye’de bulundukları sırada hastalanmaları ve acil durumlarında kamu, üniversite veya özel sağlık kuruluşlarında sunulan sağlık hizmetlerinden yararlanabilecekleri, acil sağlık hizmeti almak için sağlık tesisine başvuru yapan yabancı hastaların kabul edilmesi ve gerekli tıbbi müdahalenin gecikmeksizin yapılmasının zorunlu olduğu ve hizmet bedeline ilişkin tahsil işlemlerinin acil müdahale ve bakım sağlandıktan sonra yapılacağının ifade edildiği belirtildi.
Söz konusu yönetmeliğin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve milletlerarası ikili mütekabiliyet anlaşmaları kapsamına girmeyen ancak yurtdışından sağlık hizmeti almak amacıyla gelen kişiler ile turist olarak Türkiye’de bulunduğu sırada sağlık hizmeti ihtiyacı ortaya çıkan kişileri kapsadığı vurgulandı.
YANLARINDA NAKİT VEYA KREDİ KARTI YOKSA ÖDEME YAPMADAN GİDİYORLAR
Türk vatandaşı olmayan, özel sağlık sigortası da bulunmayan ve vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik alanında anlaşma bulunmayan ülke vatandaşlarının sağlık tesislerinden aldıkları hizmetlere ilişkin bedelleri kendilerinin ödemeleri gerektiği ifade edildi. Ancak bu kişilerin yanlarında nakit para ve kredi kartı veya herhangi bir ödeme aracı bulunmaması halinde, bir ödeme yapmaksızın sağlık tesisini terk ettiği ve daha sonra da herhangi bir ödemede bulunmadan Türkiye’den çıkış yapabildiği kaydedildi.
Türkiye’de yerleşik olmayan söz konusu kişilerin sağlık tesislerindeki teşhis ve tedavi hizmetleri nedeniyle oluşan alacağı garanti altına alacak bir kontrol mekanizmasının da bulunmaması nedeniyle, bu alacakların tahsilinin tamamen ilgili şahsın inisiyatifine kaldığı ve Türkiye’de hukuki takibinin de mümkün olmadığı belirtildi.
140.5 MİLYON LİRA BORÇ TAKTILAR
Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın derlediği habere göre; raporda, Sağlık Bakanlığı’na bağlı döner sermaye işletmelerinin 2020 yılı konsolide mali tablolarında yer alan “Yurtdışı Gerçek Kişilerden Alacaklar Hesabının” borç bakiyesinin 70 milyon 398 bin lira olduğu belirtildi.
Bu tutarların genellikle acil sağlık hizmetlerinden kaynaklandığı ancak genel poliklinik hizmetlerine ilişkin alacakların da bulunduğu kaydedildi.
“Yurtdışı Gerçek Kişilerden Alacaklar Hesabının” konuya ilişkin gerçek tutarları yansıtmadığı vurgulanan raporda, yabancı uyruklu olduğu anlaşılan çok sayıda kişinin fatura bedellerinin hatalı olarak “Yurtiçi Gerçek Kişilerden Alacaklar Hesabına” kaydedildiğinin tespit edildiği belirtildi. Bu hesabın 2020 yılı borç kalanının da 70 milyon 76 bin lira olduğu ifade edildi.
Böylece Türkiye’ye turist olarak gelen yabancıların hastanelere taktığı toplam borç miktarı 140.5 milyon lira oldu.
2018 ve 2019 yılı Sayıştay denetim raporlarında da yer alan konuya ilişkin olarak, Bakanlık tarafından döner sermaye işletmelerinin muhasebe programına modül ekleneceği, bu alacakların güvence altına alınabilmesi adına gereken tedbirlerin alınacağı ve düzenleyici işlemlerin tesis edileceği ifade edilmiş olmasına rağmen, sonuçlandırılmış bir tedbir ve güvence mekanizmasının oluşturulmadığı kaydedildi.
Raporda, “Özel sağlık sigortası olmayan ve vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik alanında anlaşması bulunmayan bazı yabancı ülke vatandaşlarının Türkiye’deki sağlık tesislerinde tedavi görmeleri sonucu İdare lehine oluşan alacağın takip ve tahsilinin yapılması ve zamanaşımı nedeniyle oluşacak kamu zararı riskinin giderilmesi bakımından bu alacakları güvence altına alan kontrol mekanizmasının kurulması gerekmektedir” denildi.