Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), bir hafta sonra seçime gidiyor. TÜRSAB eski başkan adayı Deniz Tüfekçi, mevcut yönetim tarafından muhalefete yönelik demokratik olmayan tavırlara yönelik, “Ne ara bu noktaya geldi TÜRSAB?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
TÜRSAB eski başkan adayı Deniz Tüfekçi, 2000’li yıllarda kendi seçim çalışmalarını yaparken yaşadıklarını yazdı… İşte Tüfekçi’nin o yazısı…
Ne ara bu noktaya geldi TÜRSAB?
“AKLIMA GELMİŞKEN;
Yıl 2001,TÜRSAB yönetimine bir grup arkadaşımızla adaylığımızı koyduk. O zaman başkan adaylığı yok, şeklen seçilen yönetimden bir kişi başkan oluyor.
Sayın Başaran Ulusoy dönemin TÜRSAB başkanı . Bir grup arkadaşımla Fethiye’ye gittik. Amacımız oradaki seyahat acentalarına düşüncelerimizi anlatmak.
Sevgili meslektaşımız Alesta turizm sahibi Hikmet Selçuk dönemin Fethiye BYK başkanı, orada her şey ondan soruluyor.
Fethiye’ye gittim, önceden haber vermiştim, Hikmet bey’i buldum, yanlış hatırlamıyorsam bizi öğle yemeğine götürdü. Sohbet ediyoruz. Normalde Hikmet bey, Başaran Ulusoy’u destekliyor.
“Arkadaşlara haber verdim, gelenlerle beraber toplantı yaparız, seni dinlerler Deniz bey” dedi. Bilirsin sizi severim, ama bir şeyi daha söylemeden geçemeyeceğim dedi.
Başaran bey telefon etti, “Deniz bey geldiği zaman, TÜRSAB binasının kapısını açıp, ulaştığınız herkesi çağırın, onu da orada dinlesinler” diye tembih etti, dedi.
Öyle de oldu, yaklaşık 15-20 kişi ile (o dönemde iyi sayıydı) toplantıyı yapıp ayrıldık. Çayı, kuru kurabiyeyi de Hikmet bey hazırlatıp, misafir etti.
Çok ciddi muhalefet yaptığım, kıyasıya eleştirdiğim dönemin TÜRSAB başkanı ve ona o dönem sempati duyup yandaş olan BYK başkanı Hikmet bey, gayet demokratik bir tavır ve yaklaşımla, bırakın kendi düşüncelerimizi anlatmamızı engellemek, aksine yardımcı olmak gibi bir tavrı gözlerini kırpmadan, tereddüt etmeden göstermişlerdi. Buna benzer muameleleri diğer bir çok bölgede de duyduk, gördük. Kimse bir diğerinin arkasından laf etmiyor, ne yapıyorsa yüzüne karşı yapıyor, söylüyordu.
Günümüzde, başkan adaylarının toplantılarına, yemeklerine katılmak için davet edenler kadar, o adayın davetine gitmememiz için telefon eden, hatta “Gidersen senin için iyi olmaz, aynı karede fotoğrafın görülmesin!” deme cesaretini gösterenleri duydukça, nereden nereye gerilediğimizi görüyorum.
Ne ara bu noktaya geldi TÜRSAB?
Mevcut başkanımız ya da yarın başkan olabilecek meslektaşlarımızın söyleyeceklerini duymak neden birileri için tehlikeli olsun?
Fikirlerden ne zamandan beri korkar olundu?
Demokrasinin hakim, mutlak olmadığı yerlerde, kurumlarda başka güçler at oynatır. Bu hiçbir adayın lehine olmayacağı gibi, TÜRSAB’ın varlığına da zarar verip, tehlikeye atar.
Aman dikkat!, benden uyarması.
Deniz Tüfekçi”